Bayram hediyesi tadında:)
.
Odada bir aşağı bir yukarı yürürken zihnimde söyleyeceklerimi toparlamaya çalışıyordum.Onu kırmayacak cümlelere ihtiyacım vardı.Bunun onun hatası olmadığını anlamasını sağlamalıydım.En değerli varlığımın incinmesini istemiyordum.Bu konuşmayı bu yüzden yapacaktım ya zaten.Onu ikna etmemin bir yolunu bulacaktım.Tuna denen herifin onu hak etmediğini,bir gün ona gerçekten hak ettiği değeri verebilecek birini bulacağını söyleyecektim.Üzüleceğini biliyordum.Konuşmayı kafamda bilmem kaçıncı kez tasarlarken onun hayal kırıklığına uğramış gözlerini sadece canlandırmanın bile bana ne kadar acı verdiğini tarif edemezdim.
Kapı çaldığında derin bir nefes alıp omuzlarımda az sonra yapacağım konuşmanın ağır yükünü hissederek kapıya ilerledim.Açtığımda hafif endişelenmiş ifadesiyle karşılaştım meleğimin.
“Selam.”Bana en büyük gülümsemelerinden birini göndermesine rağmen altındaki gerçek hislerini sezebiliyordum.Onu buraya çağırmamın sıradan buluşmalarımızdan biri olmadığını hissetmiş gibiydi.Endişesini görüyordum.
Ayakkabılarını çıkardıktan sonra içeriye her zamanki neşeli tavırlarını koruyarak sekerek girdi.
“Dikkatli ol.Düşeceksin.Sonra bir de başıma kırık ayak falan çıkarma bücür.”
“Bücür sensin.”Kollarını göğsünde birleştirdi ve kızgın olmaya çalıştığı ancak benim gözüme sadece sevimli görünen bakışlarından birini gönderdi.”Bana bir daha bücür demeyeceğin konusunda anlaştığımızı hatırlıyorum.”
Yanağından makas alıp mutfağa girmeden önce yanlış anlamasını düzelttim.”Sadece başkalarının önünce demeyeceğim dedim.Şu an burada biz bizeyiz.Bücür.”
Arkamdan omzuma bir yumruk yediğimde kıkırdayarak mutfağa daldım.Homurdanmalarına ara vermeden en sevdiği köşeye kuruldu.
“Ne içersin?”Kendime soğuk bir şeyler hazırlamaya başlamıştım.Konuşma esnasında kuruyan boğazıma faydalı olacağını umuyordum.
“Bana da soğuk bir şeyler yap işte.”Omuz silkip telefonuna gömülmeye kaldığı yerden devam etti.Hararetli bir şekilde birilerine mesaj yazıyordu.Kim bilir neler dönüyordu o konuşmalarda.Ufak bir tebessümle içeceklerimizi hazırlamaya devam ettim.Karşısındaki sandalyeye yerleştiğimde dikkatini bana vermesini bekleyerek bir süre onu izledim.Kesinlikle ona hak ettiği değeri verecek birine ihtiyacı vardı.O Tuna dallamasına değil.
Telefonun ekran kilidini kapattıktan sonra tüm dikkatini bana verdiğini göstermek istercesine benimkilerin aynısı olan gözlerini benimkilere kilitledi.
“Ee nasıl gidiyor bakalım?Imm hayat?”Tıpkı yaptığım provalarda olduğu gibi konuyu oraya yavaşça getirmeyi planlıyordum.
“Abi,biliyor musun?Giriş kısmında hiç iyi değilsin.Direkt gelişmeye geçsek?”
Tüm gerginliğime rağmen bir gülümseme yayıldı yüzüme.Ne diyebilirdim ki?Beni tanıyordu.
“Pekala.Tuna’yla nasıl gidiyor?”
“Bu da biraz fazla hızlı oldu gibi.”Elini her gülümsediğinde yaptığı gibi dudaklarına götürdü.Bu yüzün hep böyle gülümsemesini istiyordum ve bana en çok koyan da bugün bu gülümsemeyi ondan alacak kişinin ben olacak olmamdı.”İyi gibi.Biliyorsun bu konuda çok deneyimim yok ama sanırım iyi gidiyor.Her ilişkide olması gerektiği gibi.Sinemaya gidiyoruz,kafelerde takılıyoruz,beni çokça güldürüyor.Gerçekten komik biri.”Yüzünde hafif bir tebessümle anlattıklarını dinlerken içimdeki sıkıntı da katlanmıştı.Tasarladığım onca düşünce kafamdan uçup gitmişçesine ne diyeceğimi bilemeyerek ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİ
Teen Fictionİşine özel hayatı olmayacak kadar takık bir polis memuru,bir gün anlam veremediği şekilde ilgisini çeken birine komşu olursa... *** "Okurken içim ısındı , yüzümde ufak bir gülümseme belirdi ve bu ikilinin en kaliteli şekerden tatlı olduğunu düşündüm...