33

5.5K 351 38
                                    

Beklemek. Ne kadar zor olduğu hakkında hiçbir fikrimin olmadığı bir diğer konuydu belki de. Bize ne kadar bekleyeceğimize dair bir şey söylenmemişti, sadece bekliyorduk. Zayn, dakikalardır hasta odasının önündeki geniş koridorda volta atıyordu bense Suri'nin baş ucundaki sandalyede oturarak gözlerimi bir onun bir de Zayn'in üzerinde gezdiriyordum. Zavallı kız, ne kadar da solgun ve hasta görünüyordu.. Dolan gözlerimi saklamak adına sırtımı Zayn'e çevirerek  Suri'nin minicik elini tuttum, hala kendinde değildi ve bu durum beni her geçen dakika güçsüzleştiriyordu. Göz yaşlarım minik varlığına düştüğü an içimde bir şeyler kopar gibi oldu. Geçirdiğimiz onca güzel anı zihnimin bana oynadığı oyunlarla gün yüzüne çıkıyordu şimdi. Eve girdiğim o ilk gün, Suri'nin beni henüz tanımadan kollarıma atladığı o ilk an, ilk tanışmamız, ilk uykumuz, ilk oyunumuz.. Hepsi, hepsi dün gibiydi şimdi benim için, sanki çok kısa bir ana sığdırmıştık yaşadıklarımızı.

"Eva," dedi gücünü tüketen bir başka ses, ne kadardır başımda duruyordu bilmiyordum ancak kokusunu alabiliyordum. Canı her sıkıldığında yaptığı gibi bir sigara yakmıştı, belki de birkaç tane bilemiyorum. Bildiğim tek şey, sarılmaların her şeye çare olacağıydı. Beni ayağa kaldırıp kollarıyla sararken veya dudaklarıyla alnımı okşadıktan sonra orada kalmayı sürdürürken bir an olsun açmamıştım gözlerimi. Onun sarılmasına ihtiyacım vardı, sıcacıktı yuvam, her zamanki gibi. Zayn benim evimdi, ailemdi, kaybettiğim tüm değerlerim, kazandığım tüm heveslerimdi. "Her şeyin iyi olmasını istiyorum sadece." Kendimce kurduğum temenni cümlesine karşın beni daha sıkı sararak karşılık vermişti. Ellerimi omuzlarının üstünden geçirerek ensesinde birleştirdim, alnım omzunda çok daha güzel duruyordu belki. Belki de tam yerindeydi her şey. "Sana evde kalmanı söylemiştim." Geniş avucu başımın arkasına yerleşip saçlarımı okşarken doğrudan göz bebeklerime bakıyordu gözleri. "Gelmek zorunda değildin, bu senin meselen değildi." Ansızın söylediği o şeyin beni sarsmadığını söylemem yalan olurdu. Gözlerim, duyduğum şeyden emin olmak için kulaklarımla birlikte iş birliği yaparcasına ona yönelirken dudaklarım, "Ben onun annesiyim." şeklindeki haklı isyanımı dile getirdi. Suri, beni annesi olarak seçmişti.

"Özür dilerim." Kelimeler bir çırpıda dökülmüştü dudaklarından. "Çok özür dilerim, ben sadece ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, saçmalıyorum sanırım." Bedenimi bırakıp Suri'nin yanına çektiği bir diğer sandalyeye oturarak kızının elini aldı avuçlarına. "Dayanamam Eva. Her gün burada, adım adım gidişine dayanamam." Dudakları nazik ve huzurla doluydu kızının küçük eli işin. Gözleri şefkatini döküyordu, acıyla yoğurulmuş, bir gecede tükenmiş umuduyla doluydu yaşları. "Geç kalmaktan korkuyorum." Parmakları gece karası, ipek saçlarında dolandı kızımızın. "Geç kalmaktan, saçlarının dökülmesinden ve sonunda onu kaybetmekten korkuyorum.." Israrla, sanki henüz her şey bitmiş gibi konuşması beni kızdırmış, istemsiz bir hareket sergilememe sebep olmuştu. "Böyle konuşma!" Parmaklarım yaptığı gereksiz hırsla omzuna ufak bir darbe indirmişti. "Nereden biliyorsun ki? Ya iyi olursa?" Sesimdeki ani yükseliş, anlamsız, koca bir hıçkırık dudaklarımdan özgürlüğüne kavuştuğunda benden daha çok ağladı gözleri. "Kızımı kaybetmekten korkuyorum!" Gözlerini küçük, yaramaz bir çocuğun edasıyla kolu boyunca silerken, "Ben onu kucağıma aldığım günü dün gibi hatırlıyorum!" dedi ve hemen ardından bir hıçkırık da kendisi sergiledi. "On dokuz yaşındaydım." Ellerini boyutunu anlatmak istercesine küçülttü. "Bu kadarcıktı, onu tutmaya bile korkuyorken şimdi kaybediyorum!"

"Böyle yaparak işleri zorlaştırıyorsun Zayn." Kendi gözlerimi kurulayarak güçlü durmaya çabaladım. En azından birimiz bunu yapmalıydı. "Sadece sakinleş, henüz hiçbir şey bitmedi." Başını belli belirsiz sallayarak cevapladı, gözleri hala ellerini tuttuğu kızı için ıslanırken doktor odanın içine girmiş, elinde tuttuğu dosyaları bir kez daha sallamıştı. Bu sefer, dosyaların içerikleri benim ve Zayn'in kan testleri sonuçlarıyla doluydu. "Zayn.." Parmaklarım esmer tenine dokunarak uyarıda bulunurken korku dolu bir sıçrayışla kalktı yerinden. "Doktor," elleri heyecanını yansıtırcasına terli ve titrek görünüyordu. "Sonuçlar nedir? Kızım iyileşecek mi?" Peş peşe öylesine çok soru dizmişti ki, sakinleştirmek yine bana kalmıştı sanki. Endişesini anlayabiliyordum, korkusu büyüktü ve haklıydı da. Kim olsa kızı için endişe ederdi. "Bay Malik, bakın.." Doktor sıkıntıyla iç çekerken Zayn her an yumruklarını konuşturabilirmiş gibi davranıyordu. "Testlerin sonuçlarını karşılaştırdığımızda kızınız ile uyuşmuyorsunuz." Sol gözü anlamasız bir şekilde seğirirken beni kendinden uzaklaştırdı. "Ne demek uyuşmuyor? Ben onun babasıyım!" Doktoru yakalamak üzereyken beline sarılarak onu geriye çekiştirdim, hastahanede her an bir olay çıkabilir endişesi, Suri için olan korkumu tetikliyordu. "Zayn.." Benim korku dolu, titrek sesime kulak vermiş olmalı ki saldırgan ruh halinden sıyrılıp kolunu omzuma sardı. "Korkma, sakinim ben." Bir yandan bana sarılmak için çaba gösteren kolları, bir yandan hala cevap vermeyen doktor yüzünden gerginliğimiz büyürken gözlüğünü düzelten adam konuştu. "Eşinizin dokuları, kızınızınki ile son derece uyumlu, uygun donör olabilir ancak.." Zayn'in yüzünde ansızın beliren gülümseyişi, heyecana kapılan bedeni ve yeniden dolmaya başlayan gözlerine bakmak bana hayatı bahşetmişler gibi umut dolu, huzurluydu. Ancak, olayların bir de ancağı vardı. Ancak, neydi? Kendini sevinmeye kaptıran, kızımızın babası benim aksime neşe saçarken dudaklarım o şeyi sordu, "Ancak ne?"

"Ancak Bayan Malik," elindeki dosyanın kapağını indirirken dudakları oynadı. "Ameliyatta gelişen herhangi bir komplikasyon bebeğinizi kaybetmenize sebep olabilir, bu çok riskli."

Bebeğiniz.
Bebek.
Bebeğim..

"Bebek mi?" Kafamda dönüp duran kelime, Zayn'in ansızın sorduğu soruyla dağılıp yok olurken mideme tuhaf bir şey girdi. Gözlerim kararıyordu sanki. Benim.. bir bebeğim mi vardı? "N-ne bebeği?" Farklı iki soru soran bizlere anlamlandıramadığı bir ifadeyle bakan doktor, gayet sakin bir şekilde, "Bildiğinizi sanıyorum." karşılığını verince parmaklarım içgüdüsel olarak karnıma dokundu. "Neyi bildiğimizi sanıyordunuz?" Zayn, artık sabrının sonunu getiren sesiyle konuştuğunda doktor gerçekten şaşkın olmuş bir şekilde bizlere olan bakışını sürdürüyordu.

"Karınızın hamile olduğunu."

Ufaklık | zm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin