Oturma odasından gelen bağırışlar ders çalışmasını engelliyordu. Ellerinin titremeye başladığını hissetti. Parmakların arasında ki kalem desteğini kaybedip yere düştü. Gözü yere düşen kalem de takılı kaldı. Bir an için ulaşılması zor bir hedefmiş gibi gözüktü, her şey. Başının döndüğünü hissetti. Yutkundu ve kalemi almak için eğilirken içeriden bir şeyin kırılma sesi geldi. Kalemi alamadan durdu ve sandalyesinde doğruldu. Kendi kapısının önüne gitti ve içeride ki sessizliğe bir anlam yüklemeye çalıştı. Hafifçe kapısını araladı ve içeriden gelen mırıltıları dinlemeye koyuldu. Birden kapısının önünden geçen gölge, onu geriye doğru hamle yaptırttı. Korkmuştu, kalbi deli gibi atıyordu. Kapının aralığından bakan yüzün rengi simsiyahtı. Gözler, çıldırmış birinin gözlerinde ki boşluğu yansıtıyordu. Geri adım atarken dengesini kaybetti ve sağ ayağının üstüne düştü. Tatlı bir acı hissediyordu. Gözlerinden akan yaşlarla birlikte gülüyordu. Simsiyah yüz ve gözler artık yoktu. İçeri koşarak giren babası kızına koşup sarıldı. Başını okşadı, alnını öptü. Sakinleştirmek için her şeyi yaptı. Kızını yatağına yatırıp uyumasını bekledi.
Sıla kalktığında içinde oluşan hüznü nasıl bastırabileceğini bilmiyordu. Dün yaşadığı şey hayal gücü müydü? Düşünemiyordu, aklını kaçırabileceğinden korkuyordu. Neden kendisini bulmuştu, bu korku? Baş ağrısı saatin tik takları gibi gidip geliyordu. Odasından çıkıp ilaç almak için mutfağa yöneldiğinde, babasını mutfakta ki sandalye de bir başına sigara içerken buldu. Bir günde bu kadar çöküş olabilir miydi? Bir günde bu kadar yaşlanmak mümkün müydü? Ayak sesleriyle irkilen babası karşısında kızını görünce dudağında bir tebessüm oluşmuştu.
-Uyandın mı kızım? Sıla başını sallamakla yetindi. Baş ağrısını babasını gördükten sonra unutmuştu. Onun yanına gidip karşısına oturdu.
-Baba, annem nerede? Baba elinde ki sigarayı kül tablasına bıraktı ve ellerini birleştirdi. Babasının bu halsizliği, dünden beridir yaşadığı stres gözlerinden okunuyordu. Anlamıştı, her şeyi ama onun anlatmasını bekliyordu.
-Bazen sadece hayal edersin. Evlendiğinde ve bir çocuğun olduğunda nasıl bir hayatın olabileceğini? Ben bunu hayal ettiğimde annenle karşılaştım ve evet olabilir, her şey güzel olabilir diye düşünmüştüm. Düğünden itibaren başlayan aynı evde yaşama ve birbirini daha çok tanıma arifesi insanları birbirinden soğutabilir ya da kaynaştırabilir. Bizimkinin de ikinci seçenek olabileceğini düşünerek; ilk başta yaşadığımız hayal kırıklıklarını atlatabiliriz, diye düşünüyordum. Aramıza zamanla giren iş hayatı, birbirimizle her gün paylaştığımız gün içinde yaptıklarımızın yerini, sadece yemek masasında evet ve hayır cevapları almıştı. Babası yanında ki sigara paketine uzandı. Çakmak aramaya çalıştı. Masayı yokluyordu ama eline gelen bir şey yoktu. Sıla hemen önünde ki çakmağı ona uzattı.
-Gözlük olmadan bir şey göremiyorum. Yüzünde oluşan gülümseyiş anında kayboldu.
-Sonra senin haberin geldi. Bir çocuğumuz olacak. Güneş tekrar kendisini bize gösteriyor sanıyorduk. Sen doğana kadar her şey tekrar ilk zaman ki halini almıştı. Mutluyduk, annen ne isterse yapıyordum. Sen doğdun ve bir zaman sonra seninle uğraşmak bile annen için zor oldu. Burada amacım anneni kötülemek değil. Benim için de bir çocuk bakmak çok zordu. Zira ikimiz de çalışan insanlarız ama her gece durmaksızın ağlayan bir bebekle uğraşmak, olmayan huzurumuzu daha da kaçırıyordu. Sıla boğazında bir şeyin takıldığını hissetti. Acı acı bir tat akıyordu.
-Yine de sana sahip olmanın verdiği gururla bir süre devam ettik. Gitgide gelen işten atılma haberleriyle yıkılmaya başlamıştık. Bir gün benimde işten çıkarıldığımın haberini verdiler. Ondan sonra asıl büyük derdimiz başlamıştı; geçim derdi. İş aramaya çalıştığım her an herkes ekonomiyi bahane edip almadı, işe. Ben evde vaktimi seninle geçirirken, annen işe gelip gidiyordu. Çalışmayan ben, bir zaman sonra onun diline dolanmıştım. Haklıydı da bir zaman sonra bende iş bulma halimden sıyrılmıştım. Çok çabuk hayal kırıklığına uğradığım için annen hep bana kızardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zamanın Hikayesi GirlxGirl
Teen FictionTamamlandı. Sezin etrafa bakınıyordu. O burada mıydı? Yanındaki kızların konuştuklarını duydu. Yan tarafında oturan çocuk da o tarafa dikkat kesilmişti. Bölümün belki de fakültenin en güzel kızı mekandan içeri girmişti. Gözler üstünden ayrılmıyordu...