Tam tamına 10 gündür evden çıkmamıştım.
Günlerimin boş bir şekilde geçtiğini düşünenlere acıyordum. Ben dolu bir insanım, öyle ki boşluğa hayatımda yer yok. Evde durduğum zamanlarda araştırma yaptığımı sadece bir kaç kişi biliyordu. Onlar da işime yarayan insanlardı. Evet onları kullanıyorum, onları çalıştırıyor olmama kullanmak denirse. Tanrıça olduğumu düşünen insanlar var.Tanrının yapamadığı, yapmaktan çekindiği veya sırf piçlik olsun diye yapmadığı işlere belki de boyumdan büyük işlere kalkışıyordum. Bununla gurur duymuyorum. Gurur beni tanrı yapardı ve ben ötekileşmeyi seviyorum.
Bahadır'a saat 04:50 de benimle buluşması gerektiğini söyledim. Adını bile bilmediğim bir kafe ismi verdim çünkü her defasında farklı bir yerde görüşüyorduk. Dikkat çekmemek benim birinci kuralımdı. Üstümü giyindim, vaktin geldiğini görünce koşa koşa arabama geçtim ve Bahadır'ı aradım. İşini temiz ve sorgusuz yapması onu benim gözümde bulunmaz ve umulmaz kılıyordu.
"Neredesin"
"Yaklaştım yavrum az kaldı"
"Seni içeride bekliyor olacağım acele et biraz"
"Tamam Derda sadece 5 dakika"
Kafede bekliyorum, çoğu insanın aksine beklemeyi severim, bunu suistimal etmedikleri sürece. Neyse ki beni bekletmeyen tek insanı bekliyorum. Ben düşüncelerim içerisinde bitap düşmüşken Bahadır geldi
"Bu ay çalıştığın iş neydi?"
"İnsan bi nasılsın der anasını satayım. Senin tek derdin iş mi?"
"Sinirlenince çok güzel oluyorsun, iyi olmadığını biliyorum çünkü biraz erken çağırdın bu defa."
İyi veya kötü olduğumu hissetmeleri insanlara nasıl olduğumu sormama lüksü vermiyor.
"Ben sinirlenmeden şu belgeyi al da siktir git Bahadır."
"Zaten sinirlisin güzelim, tüm hayatın boyunca sinirliydin. Sinirli olmasan şuan bana birilerinin ölüm fermanını değil ellerini uzatıyor olurdun."
Kafatasının çapını ölçüp ona özel tabut ayarlamak istiyorum.
"Bir dahaki ay için liste yapmama gerek kalmadı teşekkür ederim "
Gülümsedi ve tam ayağa kalktığı esnada arkasındaki adama çarptı. Buraya dönüp bakan o gözleri görmem ve ayağa kalkmam bir oldu.
"Pardon"
"Önemli değil"
Doruğun önemli değil derken dişlerini sıktığını ve bana baktığında dişlerini serbest bıraktığını görebiliyordum. Bu onun çok çabuk sinirlenen aynı zamanda çabuk sakinleşen bir yapısı olduğunu gösteriyordu.
"Tekrar merhaba Ben- "
"Merhaba Doruk ben Derda"
"Nasıl oldun?"
"İyiyim, aslında kliniğe uğrayacaktım, ücret ödemeyi unutmuşum o gün"
"Önemi yok"
"Karşındaki insan kainatta adaletin vücut bulmuş hali Doruk, laflarına dikkat etmelisin. Derda her zaman borçları öder ve alır."
"Tamam Bahadır uzatma"
Sayesinde Doruğun aptal aptal bakışlar atmasına maruz kalmıştım.
Sonra görüşürüz dedim ve arabama doğru yürümeye başladım, arkamdan gelen ayak seslerini iliklerimde hissettim.
"Doruk kim?"
"Veteriner sanırım, dikiş atmaya gelmişti. Saatin kaç olduğundan haberin var mı Bahadır ?"
"Hemen gidiyorum ama bu iş çok ayrıntılı Derda. Biraz uzun sürebilir bitmesi haberin olsun."
"Ben anlamam. İş en geç bir haftada bitmiş olsun. Tezat istemiyorum"
"Tamamdır haberdar ederim"
Eve geldim ve belgelerin kopyalarına son kez göz attım. Saçma bir iş yapmak istemiyorum bu yüzden defalarca kontrol ederim işlerimi. Bilgisayarı açtım ve piç kurularının suratlarına bir kez daha kin ve nefretle baktım. Bu dosya çok özeldi. Bahadır'a belgeler içerisinde bir not bıraktım. Temiz ve dikkatli olması gerektiğini zaten biliyordu fakat bu defa fotoğrafla yetinmek istemiyorum. Çekim yapmasını ve kaydı bana ulaştırmasını istedim. Büyük bir zevkle izleyeceğimden eminim.
Şimdi pedofili olan 3 kurbanımın çığlıklarını düşleyerek rahat bir uyku çekmeliyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURURSUZ
Gizem / GerilimKendini farklı renklerde arayan fakat sonunu siyahın getirdiği kızdı Derda. İsmini duyanlar dert içinde yüzdüğünü, dolambaçlı, dikenli, ıssız yollarda kaybolduğunu sanıyordu. İsminin anlamı iyilikti aslında. Hayatı boyunca iyilik görmemiş bir kızı...