Olimbera/3☆

29.8K 1.2K 62
                                        

Huzur... Huzur... Diye bağırmak istiyorum. Mutlu olmak istiyorum. Yalandan da olsa artık yüzümün gülmesini istiyorum.

Birinin beni yalandan güldürecek kadar değerli olmasını istiyorum. Kardeşim haricinde birine değer vermek istiyorum. Biri için endişelenmek istiyorum. İstiyorum. İstiyorum. İstiyorum. Ben çok mu bencil biriyim?! Hayır kesinlikle!

Tamam bencil insanların arasında büyüyerek biraz bencil olmuş olabilirim ama ben kesinlikle karşımdaki insanın duygularını görmezden gelmem.

Düşünceler düşünceler... Bir gün boğulacağım bu düşünceler yüzünden.

Elimdeki kalemi çevirirken tahtaya boş boş baktığımı anladım. Dersin başından beri ne not tuttum ne de hocayı dinledim. Hocaaa... Bulut...

Sınıfa ilk girdiğinde oda benim ona baktığım gibi bana bakmıştı. Nedense gözlerinde gördüğüm sinir beni korkutmuştu. Sebebi ben olmadığım halde.

Dersi dinlemediğim için şu üç saatlik ders bana fazla gelmemişti. Nedense sesini duymak istemiyorum. Çünkü gözlerindeki siniri tekrar görmekten çok korkuyorum.

Biliyorum saçma ama ben böyleyim işte korkak biriyim. İnsanın gözündeki sinirden bile korkuyorum.

Yanımda olan hareketlilik ile başımı sola çevirdim. Okulun en yakışıklı olan tiplerinden olan çocuk ah pardon öyle böyle hitap etmemize kızıyor. Kamer. Yanıma oturmuş bana bakıyordu.

"Nevar?!" Dedim sitemle. Bana yandan çarpık bir gülüş atıp dudaklarını yaladı.

"Ordan gözükmüyor da." Diye saçma sapan bir yalan söyledi. Çünkü en ön sırada oturuyordu.

"Dinlemeyecekseniz dışarı.!!" Diye bir ses duyunca utançtan yüzüm kıpkırmızı olmuştu.

Nedemek bunca insanın içinde kovmak. Allah'ım benim monoton bir hayatım vardı ne bu ekşın.

Başımı hızla Bulut'a çevirip dinliyormuş gibi yapmaya başladım. 20 dakika sonra zaten bitecek bu ders.

"Biriniz benim asistanlığımı yapacak." Diye Bulut'a sınıfta ben hariç bütün kızlar el kaldırdı.

Ay bu kızlar görmesinler yakışıklı biri hemen atlıyorlar.

Bulut sınıfta göz gezdirip parmağı ile beni gösterdi.

Beni.!

BENİ!

NEDEMEK BEN!

"Ders çıkışında yanıma gel!" Deyip tahtaya döndü.

Ben öylece bakarken sınıfta çoktan fısıldaşmalar başlamıştı. Heh şimdi ne vardı beni seçecek. Şimdi herkes yanlış anladı. Yarın okulda manşet olursak şaşmam.

Elimden çekilen kalem ile tekrar sol tarafıma dönmek sorunda kaldım.

"Gene nevar?!" Bana ve Bulut'a bakıp

"İstemiyorsan ben hallederim." Dedi sıkkın sesiyle.

"Gerek yok." Diye tersledim. Gıcık bir şekilde duygudan yoksun bir şekilde güldü.

"Aranızda ne var?!" Dedi sinirli sesiyle.

"Ne diyorsun be sen?" Dedim sinirli sesimle. İma ettiği şeye bak hadsiz.

"Neden istiyorsun onun yanında hamal gibi gezmeyi." Dedi. Ne hamal mı? Ne diyor bu? Eğer kabul etmesem düşük not verecek. Tıp gibi bir bölümde düşük not demek gece gündüz ders demek .

"Seni ilgilendirmez.!" Diye çıkışıp Çantamdan başka kalem alıp not almaya başladım.

Bikaç dakika sonra Kamer hızla ayağa kalkıp sınıfı terk etti. Çıkarken de kapıyı kıracak gibi çarpmayı ihmal etmedi.

Yüzümde hiçbir mimik oynamazken gözlerimi tahtadadan bir an olsun ayırmadım. Bulut bana gene o gözlerindeki sinirle bakıp elindeki kalemi masasına bıraktı. Ve kapıya doğru ilerlerdi.

"Ders bitmiştir. Azra eşyalarımı al ve gel!" Diye emir verdi.

Göz devirip önce kendi eşyalarımı toplayıp daha sonra masasına ilerleyip onun bıraktığı dosyaları elime aldım.

Uyuşuk adımlarla sınıftan çıkıp koridorda etrafıma bakındım. Göremeyince ofladım.

"Bana vahiy mi inecek acaba nerde bu ya?!" Dedim kendi kendime.

"Burdayım buraya gel!" Dediğini duyunca korkudan sıçradım. Arkamda ne işi var mübarek.

"Geldim." Deyip olduğu yere doğru yöneldim.

Benim önümden yürümeye başladı. Bu benim işime gelirken ayakkabılarıma bakarak yürümeye başladım.

Merdivenlere gelince gözlerimi ayaklarımdan çekip Bulut'un sırtına diktim.

Bir odaya girip kapıyı ben girince kapattı.

Odanın ortasına geçip gözlerimi yere diktim. Bian önce bitse de gitsem.

Bekleyip oda yanıma geldi.

"Aranızda ne var?!" Dedi meraklı sesiyle. Kimi kastettiğini anladığım için direk cevap verecektim. Ama tabiki kimseye hesap vermeyeceğim.

"Sizi ilgilendirmez!" Dedim. Birden elimden dosyaları çekip aldı.

"Çık dışarı.!" Diye bağırdı. Ah lordumuz kızdı. Gülümseyip kapıya doğru gittim.

Elimi kapının kulpuna koyup açacakken dediği cümle içimi ürpertti.

"Herşey bundan sonra başlıyor Azra Soydere!"

▪▪▪

Elimde tepsiyle odama çıkarken tepsideki yarım pastaya bakıyordum. Evet evet tam tamına bir pastanın koca bir pastanın yarısıydı.

Odama gelince tel elimle tepsiyi tutup tek elimle de kapıyı açtım. İçeri girerken bir yandan da iki gün önce olanları düşünüyordum.

Bulut'un bana 'çık dışarı!' Demesinden sonra okuldan çıkmıştım. Zaten istesmese de çıkacaktım çünkü doktor randevum vardı.

Okuldan çıktıktan sonra canım piskoloğumun yanına gittim. Birseyler sordu bende kısa ve öz cevaplar verdim.

Bir saat boyunca hiç yorulmadan konuştuktan sonra seansımız bittiği için çantami alıp ayağa kalkmıştım ve ofisten çıkıp gittim.

Sonra her seans sonrasında yaptığım gibi deniz kenarına gidip her zamanki banka oturup denizin o huzur verici güzelliğini seyretmistim. Zaten şu istanbulun birtek denizi güzel.

Kararlıydım bu şehirden kurtulacağım.

Daha sonra da Seren teyze gelmişti biraz da onunla zaman geçirmiştik.

Sonra da klasik şekilde geçti ve şimdi odamda pastamla baş başayım okula gitmedim gitmek istemedim.

O yüzden de evde keyif yapıyorum. Çatalımı kaldırıp pastaya batırdım. Tam ağzıma atıyordum ki telefonum çaldı.

Yabancı numaranın aradığını görünce içime anlamsız bi huzursuzluk girdi. Bekletmeden açıp.

"Alo?!" Dedim.

"......"

Nasıl yani..........



Bölüm sonuuuuuuu :) umarım beğenirsiniz. Vote + yorumları unutmayın. Sizi seviyorum 💜

OLİMBERA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin