OLİMBERA

Olimbera/22☆

Son daki yazı önemli!!!

Ütüyü gömlekten kaldırıp, yatağın üzerinde duran askıya astım. Enseme yapışan saçlar her nekadar rahatsız etse de ütü işinin bugün bitmesi gerekiyor. Kaç gündür ertelediğim ütü bugün denk geldi. Sıcaktan dolayı bunalıp derin bir of çektim. Hava neredeyse 40 dereceye ulaşmıştı. Karnımda ki minikler beni ne kadar zorlasa da ses çıkarmıyordum.

Kalan son üç parça kıyafeti de üstünkörü ütüleyerek astığım askıları elime alıp giysi odasına gittim. Bu adam bunca kıyafeti hangi ara giyiyor Allah aşkına ya? Renklerine göre dizip kendi şallarımı da ait oldukları yere asıp odaya geri döndüm. Ütü masasını katlayıp giysi odasındaki yerine koydum. Bulut eğer o masayı kaldırdığımı görse beni camdan atari heralde.

Sağ elimle başımdaki tokayı çekip aldım. Belime yaklaşan saçlarım bu sıcakta kökünden kesme isteği uyandırıyordu. Kendimi banyoya atıp ılık yada tamam siz yabancı değilsiniz, soğuk bir su ile duş aldım. Yarım saatlik duş fazlasıyla iyi gelmişti.

Üzerime diz kapaklarımın 10 cm üstünde duran bir pijama ve askılı tsihrt giyip saçlarımı kurutmadan açık bıraktım. Nasıl olsa kendi hemen kuruyacaktı. Karnımdaki hareketlenmeler artınca acıktıklarını anlayıp mutfağa indim.

Hızlıca koca bir sandviç hazırlayıp bir tane de ayran aldım. Maalesef ki Bulut bey meyve suyu gibi katkı maddesi içeren içecekleri içmeme izin vermiyordu. Üşenmediğim zamanlarda meyve sıkıyordum veya Bulut'a sıktırıyordum ama şuan hem üşeniyorum hemde Bulut evde değil. Yani ayran doğru tercih.

Hızlıca yemeğimi yiyip televizyonun karşısına geçtim. Elime aldığım kumanda ile sevdiğim bir kanalı açıp, kumandayı 6. Ayıma girdiğim karnıma koydum. Bu hafta sonu tatile çıkıyorduk ve heycanlıydım. İlk defa tatile çıkıyorum. Yanımda sevdiğim adam karnımda bebeklerim... daha ne ister ki bir insan.

Duvarda duran saat 16.23'ü gösterirken derin bir nefes aldım. Bulut bugün 19 da gelecekti. Bu aralar işlerini aksattığı için halletmesi gereken işler birikmişti. Tatile çıkana kadar da yoğun bir şekilde çalışacaktı.

Kanallarda gezerken ekranda gördüğüm çikolatalı pasta ile karnıma iki ağır tekme yedim. Gülümseyerek ayağa kalktım. Mutfakta umarım gereken malzemeler vardır. Mutfağa girip pasta kreması için küçük bir tencere çıkardım. Daha sonra buzdolabından gerekli olan malzemeleri çıkarıp tezgahın üzerine bıraktım. Üst raflara kaldırdığım kek kalıbını sandalye yardımıyla alıp kenara koydum.

Çıkardığım yumurta vb malzemelerle kekin harcını hazırlayıp çatal yardımı ile çırpmaya başladım. Kabarana kadar çırpıp daha sonra da kek kalıbına döktüm. Solumda duran fırını çalıştırıp keki içine koydum.

●●●

Mutfağın musluğunda ellerimi yıkayıp tezgahın duvarında duran askılara koyduğum havlu ile de kuruladım. Pastayı tam tamına iki saatte bitirmiştim. Bulut'un da eli kulağındadır. Pastayı dolaba koyup yorulan vücudumu sürükleyerek içeri attım.

Ah ikiz bebekler gerçekten insanı yoruyor. Tam koltuğa oturacakken çalan telefon ile homurdanarak konsola koyduğum telefonu alıp ekrana baktım.

Hilal arıyor...

"Efendim canım." Diyerek açtım. Gelen birkaç takırtıdan sonra derin bir nefes alarak, "Azra nasılsın kuzum?" Diye sordu. Sanki görebilecekmiş gibi başımı salladığımda kendi kendime 'aptal' sıfatını yapıştırıp, "İyiyim. İyiyim. Sen nasılsın?" Dedim. Bazen bana da gelen geliyordu napalım?

"İyiyim canım. Birşeye ihtiyacın var mı?" Dediğinde gülümsedim. İnsanın onu düşünen bir arkadaşının olmasi çok güzel. "Yok güzelim. Saol." Dedim. "Tamam ozaman. Birşey olursa beni ara ben şimdi kütüphaneye geçiyorum." Dediğinde bu sefer kafa sallamak yerine, "Tamam canım Allah'a emanet." Diyerek telefonu kapattım.