Olimbera/20☆

13.9K 738 30
                                    


Yatakta duran çantamı omzuma alıp, hala giysi odasında olan kocama seslendim. "Bulut, ben aşağıya iniyorum." Birkaç saniye sonra cevap vermeyi akıl edip, "Tamam güzelim sen in bende 5 dakikaya geliyorum." Dediğinde yavaş olmaya özen göstererek odadan çıktım.

Merdivenleri inerken bir yandan da göbeğimin daha az belli olması için aldığım şalımı omzumdan karnıma doğru indirdim. Aşağıya indiğimde Hilal salonda telefonuyla oynuyordu. Beni görünce telefonu kenara atarak gülümsedi.

Yanına oturduğumda elini karnıma koyup bebekleri hissetmek istedi ama onun şansına bir tanesi bile hareket etmedi. Güldüm. "Yoruldular belli ki teyzesi." Dediğimde 'teyzesi' dediğim için yüzünden kocaman bir gülümseme oldu.

10 dakikanın sonunda Bulut hala gelmeyince oflayıp geriye yaslandım. "Bu ne ya? Ben daha çabuk hazırlanıyorum." Diye sitem ettiğimde kapı çaldı. Tam ayağa kalkıp açacakken Bulut bey sonunda merdivenlerden inerek kapıya gitti.

Tabi yanımdan geçerken de dediklerimi duyduğunu gösteren bir bakış attı. Ah canım kocam.

Kapının açılması ve kapanması birkaç saniye sürerken Hilal'le beraber Bulut'un gelmesini bekledik. Adım sesleri yaklaşınca başımı kapıya çevirdim ama giren kişi Bulut değildi. Oğuzhan?

İşte bunu beklemiyordum. Bakışlarımı Hilal'e çevirip tepkisini ölçmek istediğimde oda bana bakıyordu. Omuzlarımı yukarı kaldırıp 'bilmiyorum' dedim. Ardından Bulut odaya girip, "Hadi gidiyoruz." Dediğinde. Önce Bulut'a 'kafan mı güzel?' bakışları attım oda bana karşılığında 'bana uy.' Bakışı atınca yerimden kalkarak Bulut'un yanına gittim.

Kulağına uzanamayacağıma göre kolunu dürterek, "Noluyor?" Dedim. O ise normal ses tonuyla, "Hiçbirşey." Dedi. Hilal'e döndüğümde oda ayağa kalkıp yanıma geldi. Oğuzhan'ın Hilal'den hoşlandıgı belli birseydi ama ben henüz bunu Hilal'le konuşamamıştım.

Biz önden çıkınca Oğuzhan'ın öne oturacağını düşünüp arkaya binecekken Bulut kolumdan tutarak ön koltuğa oturmama yardım etti. Çok kibardır.

Arabaya bindiğimde arka çaprazımdaki arkadaşıma bakarak üzgün olduğumu gösterecek bir bakış attım. Saolsun oda bana 'sorun yok' Dediğinde içim rahatlamıştı. Son olarak Bulut direksiyona Oğuzhan da Hilal'in yanına oturunca tamam olduk.

Araba ilerlerken bu gergin sessizlik beni germeye başlamıştı. Derin bir nefes alıp ellerimle oynamaya başladığımda Bulut anlamış olacak ki sağ eliyle sol elimi tuttu. Bu hareketi beni gülümsetirken onu ne kadar sevdiğimi bir kez daha anladım. Gerçekten çok şanslıydım.

Dakikalar ilerlerken Hilal'in telefonu çalınca arabadaki tek ses onun sesi oldu.

"Efendim?" Deyip karşı tarafı dinledi bir süre, "Evet benim, ama Kerem'in bende numarası yok." Deyip tekrar karşı tarafı dinlemeye başladı. Bulut hariç herkes bu konuşmaya odaklanmıştı.

"Evet benim arkadaşım ama sınıf dışında pek konuştuğumuz söylenemez Burak. O yüzden ona daha yakın arkadaşlarını ararsan daha iyi olur." Dediğinde bu konuşmanın ana kaynağını merak ettim. "Önemli değil hayırlı akşamlar." Deyip telefonunu çantasına koyduğunda beklemediğim bir soru geldi.

"Kimdi o?" Diyen Oğuzhan ile benim bakışlarım Bulut'a gitti. Oysa gözlerini yoldan ayırmadan elimi hafif sıktı. Bu demek oluyor ki 'sen karşıma.' Dediğini yapıp Hilal'in tepkisini bekledim. Oda aynı benim gibi şaşırmış olacak ki, "Arkadaşım." Diye mırıldandı. Oğuzhan bu cevaptan pek memnun olmamış olacak ki kendi kendine homurdandı.

Araba durunca Bulut bana 'hadi' bakışı atıp önce kendi indi daha sonra benim indiğim kapıya gelip elimi tuttu. Ayakta dikilirken önce Oğuzhan'ın inmesi ile Bulut bir sırıtış gönderdi, sanki 'daha yeni başlıyorsun.' Der gibiydi. Oğuzhan ile göz devirip önümüze gelince tek beklediğimiz Hilal kaldı oda bikaç saniye içinde yanımıza gelince hep beraber restorana girdik.

OLİMBERA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin