Emre elimdeki kağıtları ve çerçeveyi elimden kibarca alıp baktı. İçindekileri okuyordu.
"Sesli oku."
"Sevgili Günlük,
Bazı şeyler için çok endişeleniyorum. Ya Gizem büyüyünce gerçekleri öğrenirse... o zaman ne yapardım onu kaybetmek istemiyorum. O benim hayatımın tek anlamı. Serkan'la çocuğumuz olmuyordu. Bir karar almıştık. Evlatlık alacaktık. Yetiştirme yurdunda küçük bir kız çocuğu dikkatimi çekti. Altın sarısı bukleleriyle ve canlı yeşil gözleriyle oturmuş topraktaki uğur böceğini hayretle izliyordu. Minik elleriyle onu aldı ve kıkırdadı sonra ise yüzü düştüuğur böceğine annesini çok özlediğini, pişman olduğunu söyledi. Ablasının da ona çok kızdığını...
Daha her şeyi anlayamayacak kadar küçüktü. Fakat o an bir şey oldu.Her şey sanki ağır çekimde gerçekleşiyordu. Böceğini eline alıp ağaçtaki dala bırakmaya çalıştı. Zamanı durdurmak istercesine yanına koştum. Ama her şey için çok geçti olan olmuştu. Yere yığılıp onun kapanmış gözlerini öptüm. Serkan onu kucağına alıp arabaya götürdü. Arka koltuğa yerleştirdi. Bende arka koltuğa geçtim. Ve henüz adını bilmediğim küçük kızın başını bacağıma koydum. Gözümden akan yaşlara mani olamadım. Güzel saçlarını okşadım. Serkan'a bağırıp çabuk olmasını söyledim dikiz aynasından telaşlı gözlerle beni onayladı.
Hastaneye vardığımızda yardım nidalarımı boğazım acıyana kadar duyurmaya çalıştım küçük kızı kucağıma aldım ve yere oturdum. Serkan görevlileri çağırmaya gitmişti herkes başımda toplanmış küçük kıza yardım etmeye çalışıyordu.
Küçük kıza sıkı sıkı sarıldım onu benim elimden alan görevlilere yalvarircasina baktım. Onu sedyeye yerleştirdiler sedyeye yaklaşıp sürüklediğine aldırmadan peşinde koştum. Ameliyathaneye girerken gözyaşlarım daha çok arttı. Serkan bana sıkıca sarılıp gözyaşlarını omzuma bıraktı.
Aradan 2 ay geçti. Şimdi karşımda. Beni Serkan'ı ve kendisini musmutlu el ele çiziyor.
Bizim onun annesi ve babası olduğunu bu kadar çabuk kabul etmesinin nedeni ise kalıcı hafıza kaybıydı. Hastenede gözünü açtıktan hemen sonra bana bakıp anne demesi beni bu dünyanın en mutlu insanı yapmıştı...
Fakat bir sorun var büyük bir sorun...
Yurt müdürü bana onun psikolojik bir rahatsızlığı olduğunu ve..."Mektup burada bitiyordu. Kalan kısmının hırpalanmış ve ıslatılmış olduğu belliydi bu yüzden silinmiş ve gerisini okuyamadık.
"Demek bunca yıl yalanla yaşamışım."
Mektubu da alıp dışarıya çıktım. Ne yapacağımı bilmez hâldeyim. Bana bunca yıl nasıl yalan söylerler. Bu gerçek mi? Hala inanamıyorum. Peki ya gerçek ailem kim? Annem, ablam, babam onlar neredeler?.