Zihnimin bulanıklaştığını hissediyorum.Gözlerimde ki bakışlar donuk,tek kelime edemiyorum.Dışım sessiz ama içim çığlık çığlığa.Kafamda ki sesleri bir türlü susturamıyorum.Her şey birbirine karışmış da düğüm olan yerde hapsolmuşum gibi hissediyorum.Ne ileri gidebiliyorum ne de geri.Kan akışım bile durmuş sanki dakikalardır nefes almıyorum gibi.Kafamın içindeki düşünceler sanki camdan ve ben hareket ettiğim an kırılıp ruhuma dağılacak gibi.Ruhuma dağılan cam kırıkları en çok kalbime batacakmış gibi hissediyorum.Ve en çok bundan korkuyorum.Eğer o kırıklar kalbime batarsa hissizliğe alışmış kalbimde fırtınalar kopar ve ben bunu kaldıramam.Yıllardır hissiz olan kalbi taşlaşmış olan ben şimdi kalbimin çıkaracağı fırtınada bir yaprak gibi savrulur ve kaybolurum.O yüzden korkuyorum adım atmaya.Kafam karışık ve bu karmaşıklıkta yapmam gereken en iyi şeyin burada böyle dikilmek olduğunu düşünüyorum.Ama bir diğer yanımda gidip yüzleşmem gerektiğini söylüyor.Gidip onunla yüzleşmeli ve içimde çıkan bu savaşa son vermeliydim.
Onunla en son konuşmamızın üzerinden iki gün geçmişti.Hafta sonu bitmişti ve ben okula girip onunla yüzleşmeliydim.Ona soracak çok sorum vardı ama dile getirecek cesaretim yoktu.Benden uzak dur çünkü ben senden uzak duramıyorum demişti.İnsan hiçe saydığı birine bunları der miydi? Neydi onu böyle yapan? Ne yapmıştım ben ona?Sorular bende cevaplar ondaydı.Ama benim ona soru soracak cesaretim onun da bana cevap verecek kadar beni umursadığı yoktu.Belki de hayatımda ilk defa birinin sözünü dinlemeliydim.Onu dinleyerek ondan uzak durmak hem bana iyi gelecekti hem de kafamda ki düğüm olmuş karmaşıklık çözülecekti.Ben şu zamana kadar yaşadıklarına rağmen güçlü ve cesur bir kızdım.Sessizliğim en güçlü duvarım olsa da yeri geldiğinde dilimin ucunda ki zehri saçmaktan çekinmezdim.Şimdi de hayatımda daha iki haftadır olan birinin söyledikleri yüzünden korkacak ya da onun düşüncelerimin içine bu kadar girmesine izin verecek değildim.
Bu düşüncelerimi tekrar ederek okula girdim ve hızla sınıfa çıktım.Sınıfa girdiğim an sanki geldiğimi hissetmiş gibi bana baktı. Ona bakmamaya çalışarak onun yanına değilde cam kenarı en arkada ki boş sıraya oturdum.Madem ondan uzak durmamı o da bende bu kadar çok istiyorduk o zaman onunla oturamazdım.O yüzden bu sıra değişikliği ikimiz içinde en iyisiydi.Tek dileğim bu sırada oturan ve adını bilmediğim kızın sorun çıkarmamasıydı.Bu düşüncelerle boğuşurken içeriye şu anda oturduğum sırada asıl oturması gereken kız girdi.Bir bana bir de Deniz'in yanında ki boşluğa baktıktan sonra hiçbir şey söylemeden Deniz'in yanına oturdu.Ben de tek oturacak olmanın rahatlığıyla derin bir nefes alarak bakışlarımı onlardan çektim.Çok geçmeden öğretmenle beraber içeriye üstünde okulun forması olan uzun boylu esmer kemikli ve kusursuz yüz hatlarına simsiyah gözlere sahip olan biri içeri girdi.Bakışları derin bir kuyuyu anımsatıyordu.Karanlık ve ürkütücüydü.Bakışlarıyla bile birini korkutabilirdi.Onu bu kadar dikkatli incelememin sebebi onun da sınıfa girdiğinden beri ruhsuz bakışlarında yakaladığım ufak şaşkınlıkla bana bakıyor olmasıydı.
"Evet arkadaşlar bu yeni sınıf arkadaşınız Bartu Karalı."
Hoca Bartu'nun ismini söyledikten sonra gelen çat sesi kafamı diğer tarafa çevirmeme neden oldu.Deniz'in elinde ki kalemi kırdığını ve sinirli bir şekilde Bartuya baktığını fark ettim.Öfkeden deliye dönmüş gibiydi.Bartu kendini tanıttıktan sonra sınıfta tek boş yer benim yanım olduğu için sınıfa girdiğinden beri değişmeyen bakışlarıyla benim yanıma geldi ve oturdu.Bartu'nun yanıma oturmasıyla Deniz'in bakışları bize döndü ve gözlerimiz buluştu.Kendimi yakalanmış gibi hissederek bakışlarımı ondan çektim ve önüme döndüm.Ama onun öfkeli bakışlarını hâla üzerimde daha doğrusu üzerimiz de hissediyordum.Öfkeli bakışlarının sebebini bir türlü çözemiyordum ve o bakışları üzerimde hissetmek kaçıp gitme isteği uyandırıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ(Siyah Serisi ~2~)(TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteBir yanda annesi babası tarafından gözleri önünde öldürülmüş kimsesiz ve sevgisiz kalmış bir kız Bir yanda aile şefkati kalbinden bir an bile eksik olmamasına rağmen duygusuz olan bir adam... Hayat yine en kötü oyunlarını oynamış ve bu iki insanın h...