BÖLÜM 5

239 7 0
                                    

1 ay sonra;

- Alo?
- Aşkım?
- Napıyorsun?
- Dışarıdayım. Duyguyla alışverişe çıktık.
- Hmmm. Bu akşam yemeğe çıkalım mı?
- Tamam. Kaçta?
- 9
- Tamamdır sevgilimm. Şimdi kapatıyorum . Öptüm.
-Bende.

Kapattım. Duyguya bakayım derken yanımda görememiştim. Etrafta göz gezdirirken bi mağazanın önündeydi. Ağzımı akıyordu onun? Oha!
Yanına gidip suratına baktım.

-Amacın ne duygu?
-Ay şuna bak.
-Neye?
-Şuna.

Gösterdiği yere bakınca bir elbise vardı.

-Ee alalım işte. Güzel elbiseymiş.
-Salak mısın kızım? Şu taşa bak.

Arkada bir erkek vardı. Sanki bir yerden tanıyordum. Bu kaza geçiren çocuktu.

- Duygu?
- He ?
- Eee ben bu çocuğu tanıyorum.
- Ne?! Nerden?
- Ya kaza geçiren çocuk bu işte.
- Ne kazası benim niye haberim yok?
- Ya ege ve selim le buluşmuştuk ya biz. Bizimkiler bi adamı dövmüştü. O gün kaza geçirdi. Sonra hastanede refakatçisi oldum.
- Hee yani seni tanıyor.
- Hatırlar mı bilmem.
- İyi gir bakalım . Hatırlayacak mı?

Çeke çeke götürdü beni onun yanındaki rafa.

- Abi yaa. Napcam ben şimdi ? Ben niye alıyorum ? Yollasaydın başka birisini.

Telefonda konuşuyordu ve konuştuğu kişi de abisiydi. Bana doğru dönünce gözümü o taraftan aldım.

-Abi kapat acil kapat.
Diyip telefonu kapattı. Sonra da bizim tarafa geldi.
-Merhaba.

Sanki tesadüfen karşılaşmış onu daha yeni görmüş gibi bende Merhaba dedim.

- İlk olarak abim adına çok özür diliyorum.
- Önemli değil.
- Sizden bir ricam var.
- Buyrun.
- Şimdi yarın benim kuzenimin doğumgünü. Ve malesef abim bana ceza olarak bu görevi verdi. Ancak benim siz kadınların giyimi hakkında hiçbir bilgim yok. Yardımcı olur musunuz?
- Duygu benim arkadaşım. Kendisi tasarımcıdır. O size yardım etsin. Yardım edersin değil mi duygu?
- Elbette.
- Ben gidiyorum o zaman kanka. Malum akşam yemeği.
İsmini öğrenmek istediğim adama dönüp
-Şey bir maruzatı yoksa isminizi öğrenebilir miyim?
- Emre soykanoğlu. Siz?
Soykanoğlu? Bir yerden tanıdık geliyordu.
- Melek Kayhan. Bu da duygu kayhan.
- Kardeş misiniz ?
- Hayır ama kardeş gibiyiz. Herneyse duygu anlatır. Duygu işin bitince ara beni. Hadi ben kaçar.

Diyerek ordan seri adımlarla ayrıldım.
Bir alt kata inip kendi mağazama girdim. En sevdiklerim burdaydı. Bir tulum gördüm. V yakaydı ve beyazdı. Onu aldım. Çanta ve ayakkabı almama gerek yoktu. İsraf ya. Oradan çıktım. Gezdim gezdim ve yorulunca duyguyu aradım. Kapıda buluşalım dedi.

* * * * * *

Restauranta gelmiştik.  Gelip yine ve yeniden elimi tutmuştu.  Masalardan birine oturduk. Yemeklerimizi sipariş ettik. Yemeğimizi yedik . Selim kalkıp iç cebinden bir kutu çıkardı. Allahım evlilik teklifi ediyor. Sonra önüme çökünce şunları söyledi. 

-Seni ilk gördüğüm andan beri sevdim. İyi ki de sevmişim. Ömrümün geri kalanı olmanı istiyorum. Seni seviyorum kadınım.  Benimle evlenirmisin?

-Eveet.
Diyerek çığlık attım ve üstüne atladım ve sarıldım.  Yüzük umrumda değildi. Ama manevi değeri vardı. 

-Seni seviyorum. Seni seviyorum.
-Bende seni.

YARIM SAAT SONRA;

- Düğün tarihini ne zamana alalım?
- Ne düğünü? Ne tarihi? 
- Evlenmeyecek miyiz? 
- Zamanı değil daha aşkım. 
- Ne zamanı değil lan?
- Hayvanlaşma lan.
- Evlenme teklifini beklemiyor muydun evlenmek için?  Al işte teklif ettim . 2 gün sonra istemeye gelicez. Ailem hâlâ amerikada.  Ege ister artık. 
- Ya ben neden sormadım bilmiyorum ama şimdi sorucam. Siz kaç kardeştiniz?
- 3 de konuyu değiştirme. İstemeye geliyoruz hazırlan artık o gün. 
- Tamam. Hazırlanırım .
- Yani istemiyorsan zorlamayayım .
- Ya yok ondan değil. Bir an söyleyince şaşırdım.  Diyorum ki düğün tarihini 2 hafta sonraya alalım. 
- Ciddisin değil mi?
- Evet.

Çok sevinmişti. Ben de öyle.

Evet regl dönemindeyim. Malesef hamile hormonları taşıyan bir kadın gibi habire fikirlerim, duygularım değişiyor.  Bu elbiseyle de nasıl rahatım onu da çözmüş değilim. 

- Kalkalım mı aşkım?
- Hesabı ödeyelim kalkarız.
Dedi sonra garsonu görünce eliyle "gel gel" yaptı.
-Hesabı alalım biz.
Gitti geldi hesabı verdi. Selim parayı koyunca aldı ve gitti. Bende çantamı alıp ayağa kalktım . Selimle birlikte arabaya geçtik.

Selim'den;

Mutluydum . 2 gün sonra istemeye gidicektik . İkinci adımımızı da 2 gün sonra atacaktık. 2 hafta sonrasında evleneceğiz.  Ona resmi olarakta sahip olacaktım. 

Sorduğu soru içimde yine bir mutluluk oluşturdu.  Ailemi merak etti. Belki konuyu değiştirme amaçlıydı ama yine de aklına bunun gelmesi beni sevindirmişti.

İki kardeşim var. Biri kız biri erkek . Ve onlara çok düşkünüm. Çift yumurta ikizleri.

Meleği evine bırakınca bende kendi evime geçtim.  Eve gelince hemen uyudum. Çünkü onunla geçirdiklerimin bugüne özel son anı olsun istedim.

İsteme günü...

Melek'ten;

Çok heyecanlıyım . Bugün isteme günü  . Hazırlandım.  Kahvelerin malzemelerini hazırladım. Duygu da yanımdaydı.

- Kızım bu kadar heyecana ne gerek var?
- Lan ne demek ne gerek var ? Senide istesinler de görürsün gerek var mı yok mu.
- Ay inşallah emreyle olur.
- Vay vay vay.  Hakikaten nasıl geçti bensiz gününüz ?
- Kanka elim ayağıma dolaştı.  Napcam bilemedim.  Üst raftan birşey alayım derken düştüm. Yani düşmedim. Tuttu beni. Çok yakındık. Ooof .
-Hadi inşallah.  Yalnız abisi çok korkunç.  Ve sanki soyadları bana bir yerden tanıdık geldi. Emre soykanoğlu.  Soykanoğlu...
- Kanka bana da geldi. Sanki duymuştum .

Zil çalınca o deriiin düşüncelerimden uzaklaştım. Hemen kapıya yöneldim. Açınca jilet gibi giyinmiş sevgilimi ve kankimi görünce elim ayağıma dolandı. 

- Buyrun. 
Dedim. Ege geçerken selim çiçeği ve çikolatayı bana verdi. Göz kırpınca fısıldadım.
- Bayılıcam şimdi.  Yapma şöyle.
- Sakin ol . Hadi geç. 
Geçtim çikolatamı mutfağa,  çiçeğimi de vazoya koydum.

Kahve yapma zamanı gelince duyguyla birlikte mutfağa gittik. Kahveleri yaptım.
Duygu bir bardağa kırmızı ip bağladı.  Ona tuz döktüm.  Ama az döktüm . Kıyamam kii.

- Ay uf çekil. 
Diyerek beni çekti. 
Aldı eline tuz kavanozunu. İki tatlı kaşığı tuz döktü.
- Napıyorsun lan?
- Az bile. Hadi götür. 
Kalbim sızlaya sızlaya götürdüm birer birer dağıttım.  O da eline almıştı tam içerken gözlerimle "içme" gibisinden işaret yaptım.  Ağzını oynatarak "niye" dedi. Bende "tuz" dedim onun gibi yaparak.  Göz kırptı ve bir dikişte içti.  Öksürük krizine gireceğine eminim . Ve işte öksürük krizi başladı. 
Babamlar falan hep gülüyordu.

- Kızım kalk bi lavaboya götür.  Yardım et. Damadım damat olmadan boğulacak.

Selim ayağa kalkınca koşup koluna girdim.
Hemen odamdaki banyoya götürdüm.  Çünkü en yakını orasıydı. Babamınkine götürmeyeceğime göre?

- Ay aşkım yaa.  Ben dökmedim . Vallahi duygu döktü.  Ben azcık ucundan koydum .

Komodinimin üstünde duran sürahiden bardağa  suyu doldurdum . Eline verdim. İçince kendine gelmişti. Yüzünü yıkadı.
Kolumdan tuttuğu gibi kapıyla arasına aldı. 
-Napıyorsun?
-Hiiç. 
-Zamanı değil. Aşağı inelim. Yanlış anlayacaklar şimdi. 
-Boşver.  Sen bugün ne güzel olmuşsun.  Yalnız bunu dışarda giyersen olay çıkar.  Haberin olsun.
Dedi ve öptü. 

- Lan tamam olum . Bırak evlenince yaparsın. 

Oha! Hemen ağzımı kapattım.  Abi yaa. Azcak şimdi. 

-Fazlasıyla yaparım.  Yeter ki sen iste.
-Aaay of . Azma be azma. Geç hadi .

Yüzü hala ıslaktı. Onun için el havlumu yüzüne bastırdım. 

-Mmm. Bu senin kokuna benziyor.
-Seliiim.
-Şaka.

Diyip çıktı. Bende peşinden gittim.

***********

Çok uzun bir geceydi. Yorgundum. Uyku bedenimi sarmaya başlamıştı.

BENİM KOCAM MAFYA!(Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin