BÖLÜM 17

68 3 0
                                    

-Akın?
Diyerek kapıyı çaldım.  Ses gelmeyince içeri girdim. Uyuya kalmış yerde. Yanına ilerledim. Kucağıma aldım ve öptüm.  Çok tatlıydı.  Maşallah.  Sarı saçlı yeşil gözlü.  Saçları annesine gözleri babasına çekmişti. Yatağına yatırıp üstünü örttüm. Saçını okşayarak konuşmaya başladım.

- Bende senin yaşındayken, şiddete maruz kalan arkadaşlarımı sarıp öperdim. Bizim yurt çok acımasızdı. Beni dövmezlerdi. Dövemezlerdi. Çünkü Erdem babam para yatırıyordu. Bana öyle söylediler. Yurtta bir teyze vardı.  O bir ara bana söylemişti.  Muhtemelen erdem babamdı yani. Neyse yaralarını sarardım. Her gece dua ederdim. "Allahım lütfen yardım et. Onlara zarar vermesinler" diye. Küçüktüm ama çok olgundum yaşıma göre.  Ben çok şey yaşadım.  Belki o şeyleri yaşamasaydım sana yapılan harekete ses çıkarmazdım. Daha çok küçüksün. Çok tatlısın. Çok yakışıklısın.  Senin bunları yaşamana razı gelemezdim. Şimdi ben gidiyorum. Sana iyi uykular.
Diyip öptüm ve kalktım.  İçeri girince Selim ile Sarp Play Station oynuyordu. Mira ortalıkta yoktu.

- Mira nerde?
- Tuvalete gitti. Bugün sanki bir solgun.
Diyince tuvalete doğru gittim.
- Mira?
Ses gelmedi. 
-Miraa?
Kapıyı çal çal açmadı. Bir anda açılınca korktum. Mira bana tip tip bakıyordu. 

- Niye bi saattir açmıyorsun kapıyı?
- Niye bi saattir çalıyorsun kapıyı? 
- Napıyım.  Merak ettim.  Sarp solgun olduğunu söyledi.
- Yok bişey. Hamileymişim.
- He tamam.
Tam arkama dönecekken miraya baktım. 
- Ne?!
- Hamileyimmm.
Çığlık atmaya başladım. Akın aklıma gelince ağzımı kapattım. 
- Peki ne zaman söyleyeceksin?
- Şimdi. 
- Tamam. Hadi. Geç söyle. 
- Tamam. 
Dedi ve salona ilerledik. Televizyonun önüne geçtim.
- Lan çıksana.
Diyen selime;
- Durun bir . Mira önemli bir şey söylemek istiyor.
- Çabuk ol. 
- Hevesimi kaçırıyor ama.
Dedi mira. Bende sarpa çıkıştım.
- Saarp. Sus iki dakika. 
- Söyle sevgilim. 
- Benn. Ben hamileyim.
Sarp şok olmuştu.  Ağzı açık kalmış salyaları akıyordu.  Selim  kafasına vurdu. O da kendine geldi.  Tam sarılacaklarken araya girip;
- Biz kaçalım güzel aile.
- Yaa kalsaydınız.
- Yok siz burdan devam edin. Biz gidelim.
- Tamam.
Diyince biz de veda ettik.
Arabaya binince selim bana baktı. 
- Aslında isteseydim bulurdum sarpı ama senin sayende bulduğum için mutlu oldum. Bu olayı yaşamasaydık belki de onunla konuşmak aklımdan bile geçmezdi.
- Sen bir değişik oldun. Yani eskisi gibi duygularını ifade ettin.
- Öyle mi?  Bidaha yapmam.
Diyip güldü.
- Selim yalnız benim uykum var.
- Olmaz karıcım.
- Ama gerçekten uykum geldi. Hastaneye gidelim. Baksınlar. Bişey yok çünkü
- Orda gidelim dedik. Neden istemedin.
- Bilmiyorum. Ya bak götürmeyeceksen uyuyayım.
- Uyuma. Gidiyoruz hastaneye.
- Tamam. Şarkı aç bari.

****************

- Uyumaması mı gerekiyor çünkü kafamı çarptım ama hissetmedim dedi.
- Evet. Emar hemen şimdi çıkar.  Normalde 1 hafta sürüyor bir zarar var mı? Diye. Ama büyük bir sorunun olduğunu düşünmüyorum. Zaten sıyırmış. Siz yine de bu gece 12 ye kadar uyutmayın Selim bey. Hamile olduğunuz bu durumu zorlaştırabilir.

- Tamam. Beklememiz mi gerekiyor şimdi? 
- Evet selim bey. 15 dakika falan sürer. Geçmiş olsun.
Diyip gitti.
Selime döndüm. 
- Selim çok yorgunum ama ben. 
- Tamam. Anlaşılan bugün seninle biraz uğraşıcam.
- Ne ?
- Bugün uyumaman için parti yapıcaz. Gerçi pek sevmem ama. Arkadaşlar arasında yapıcaz.  Ben egeye haber vereyim.
- Ahh olamaz. Ege ve duygu ile konuşamadım. Onları çok ihmal ettim. 
Bundan sonra konuşmaya çalışıcam.

Derken doktor elinde emar sonuçlarıyla geldi.

- Kafasına aldığı darbe çok zarar vermemiş ama arada bir unutkanlık olabilir. İsim ya da  özel günleri falan unutabilir. Ama bi iki dakikalık oluşur.  1 hafta içinde de geçer.  İyi günler. 
Dedi ve gitti. Yüzsüz ya bi ben konuşaydım.
Neyse neyse. Bu unutkanlık işi abartılı olmasın ya. Selime baktım ve elini tuttum. 
- Hadi. Baydı burası. 
- Yürü bakalım. 

*****************

- Bu akşam bize geliyorsunuz duygu ve emreyle. Sarp ta gelecek eşide. Meleğin uyumaması lazım.  Bayıldı.
- Birşeyi yok ?
- Yok abi yok. Kapat.
- Dur lan. Sarp ne alaka? Nerde buldun?
- Adam kaçmadı oğlum. Aramadım ki bulayım.  Melek sayesinde. Geldiğinde anlatır sana . Kapat hadi.
- Tamam.

Telefonu hoparlöre almıştı. Çünkü üstünü değiştiriyordu.

- Aşkım?
- He?
- Çok sıkıldım ben ya.
- Hazırlan sende. Gel benimle şirkete.
- Gerçekten mi? 
Mutluluğumu dışa vurdum.
- Bu kadar sevineceğini bilseydim baştan söylerdim. 
- Normalde pek götürmezsin ondan.
- Orda sana bakmalarına dayanamıyorum. Her bakanı öldüresim geliyor. 
- Bu sefer olmasın. Benim için. Ben sana aitim. Her bakan alıyor mu?
- Olsun. Bakmasınlar. Başka kadın mı yok bakacak?
- Ay tamam.
Dolabımdan uzun bordo kalem etek ve siyah tişört giydim. Bugün hava sıcaktı. Ayağıma da kalın topuklularımı giydim.  Bordo siyah karışımı. Makyaj masasının önüne geçip hafiften bir makyaj yaptım.  Saçımı da dağınık topuz yaptım.(çok dağınık değil:-)) Selim seslenince çantamı ve telefonumu alıp aşağıya indim.

- Geldim.
- Şükür kızım ya. Bi saattir bekliyorum.  Geç kaldım.  Toplantım var.
- Tamam sende hızlı sürersin arabayı. 
- Yürü yürü. 

Arabaya geçtik.  Sürmeye başladı. 

Yol boyunca sessizlik hakimdi. 
- Selim. Benden soğumadın değil mi?
- Bak bugün iki oldu. Benim sınırlarımı zorluyorsun. Eğer senden soğumuş olsaydım şuan yanında olur muydum?
- Belki oğlumuz için kalıyorsundur.
- Hamilelik sana yaramadı.  Sen böyle değildin.
- Biliyorum çok değiştim.  Ama düzelir herhalde. 
- Yani bu halini de seviyorum.  Ama eskiden daha farklıydın.
- Şunu gözüme sokmayı keser misin artık? 
- Geldik hadi in.

Arabadan indim. Selim gelip elimi tuttu. Bu adam elime aşık.  Şirkete girdik. Herkes selam verdi. Odaya girdiğimizde bir adam vardı. Selime baktığımda yüz hatları değişmişti. Sinirliydi. Elimi sıkmaya başlayınca bıraktım elini. Bana döndü ve kulağıma;
- Dışarı çık ve bekle.
- Ne oluyor burda?
- Dediğimi yap.
Başımı salladım ve dışarı çıktım.  Asistan elinde kahve ile masasına geçti.  Selim her dakika bir asistan alıyor herhalde. Ne zaman gelsem başka bi kadın. Bu da sevimliydi. Güzeldi. Yanına gittim.

- Buyrun?
- Sen yeni geldin dimi?
- Evet. 2. Günüm.
- Peki.  Beni tanıyor musun?
- Maalesef.  Ama tanımak isterim. 
- Ben selimin eşi.  Melek Kayhan.
Kız şok oldu lan.
- Melek hanım.  Anlatılanın tıpkısı. Çok güzelsiniz.
- Teşekkür ederim. Sende çok güzelsin. 
- Hamile olduğunuz da hiç belli olmuyor.
- Gerçekten mi?
- Evet.
- Şu an da çok mutlu oldum. Sevdim seni. Eee sevgilin, nişanlın ya da eşin var mı?
- Var.
Yüzüğünü çıkardı ve sağ eline taktı. 
- Nişanlıyım. Haftaya evlenicez.
- Sen niye hazırlık yapmıyorsun? Ne işi var  haftaya evlenecek kızın burda?
- Ne yapalım. İş işte.  Zaten buraya gelmeden önce hazırlıklar bitti. Gelinlik var sadece onu da bugün çıkışta denemeye gidicem.
- İyi bakalım.  Allah mutluluğunuzu daim etsin. 
- Teşekkürler. 
İçerideki sesler bi saattir beni rahatsız ediyordu ama takmıyordum. Ama ses yükselince korktum. Ve içeriye daldım. 
Sadece karşı karşıya oturup birbirlerine bağıran iki insanı gördüm. 

- Selim? 
- Dışarıya çık melek.
Ordan adam atladı. 
- Ne güzel isim.  Melek.
- Kes sesini lan!
Bana dönüp;
- Melek çık dışarı!
Dedi.
- Tamam. 
Diyerek çıktım. 

Yarım saat dışarı çıkıp dolaştım.  Farkettiğim şey de iki adamın peşimde dolaştığı. Selim takmıştır peşime.  Sorarım ona ben. Selimi kapıda görünce yanına ilerledim.

- Hadi seni eve bırakayım.
- Ama...
- Halletmem gereken işler var hatun.
- Tamam. Yani işinin olduğunu söyleseydin baştan gelmezdim zaten. Buralara kadar getirdin.

Kollarımdan tutup alnımdan öptü. 
- Şu konuşma şeklini bana yapma. Kendini de üzüyorsun gereksiz yere.
- Yok canım ne üzülücem.
- İyi o zaman geç arabaya.
- He dur. Bir şey sorucam.
- Noldu?
- Sen adam mı taktın peşime? 
- Normalde evet ama bugün yanında ben varım diye takmadım.
- Ama vardı.  İki kişi beni takip ediyordu.
- Ne zaman?
- Sen gelmeden önce gittiler.
- Tamam. Ben bakarım kameralara. Gidelim eve.

BENİM KOCAM MAFYA!(Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin