İçimdeki olumsuz duygular bendimi yavaş yavaş kemiriyordu. Bu durum okuduğum bir kitaptaki ile aynıydı. Gerçek olacağını hiç düşünmemiştim. Hayatta hiç olmaz,diye düşündüğümüz neredeyse her şey olur olmadık karşımıza çıkıyor. Sanki daha önce geleceğimizi görmüşüz de karşımıza çıkınca da normal karşılamamız gerekirmiş gibi.
Genç,güzel,yetenekli ve mutlu biriyim. Herkesin bir hayat felsefesi vardır. Benimki ise "Üzgünsen de mutlu görün" .Kendine aynada baktığında o eşsiz gülüş seni hayatta tutabilsin.
Olumlu yaklaşsak her olaya,kavga gürültü olmasa mükemmel olmaz mıydı hayat? Ama düşününce de insanın yaşadıkları hayat kendi felsefelerinin değişmesine neden olabiliyor. O an için o duruş gerekiyor. Eğer güçlüysen yıkamazlar. Genç ve toy oluşum düşüncelerim ve düşlerimdeki gücü benden esirgiyor. Ve istemeden çoğu kez yıkılıyorum.
İdrak etmek matematikte de lazım, başkasını duygularını anlayabilmekte de... Mavi gözler araya koyulmuş bir işçi gibi. Çelimsiz bir kıza zarar vermeyen ama her an verebilirmiş gibi bir görünüme sahip kişilik...
Uyuyakaldığım koltuktan "uyan" diye ikaz edişi ile kalktım. "Bütün gün uyudun.yemek yemek istersen mutfakta var bir şeyler."
Müzik hala çalıyordu. Hava kararmıştı. Etrafı uzun uzun duvarlarla çevrili olduğundan camlardan yalnızca duvar görülüyordu. İçimin daraldığını hissettim. Enerjime ne olmuştu?Benden uçup gitmişti sanki. Mavi gözler yanıma oturduğunda tip tip suratına baktım. Uzun ve zayıftı. Kısa kollu desensiz beyaz tişörtünden de anlaşıyordu. Kollarındaki kas pek dikkat çekici değildi ama inceydi. Benden güçsüz görünüyordu. Belki de o da hayatındaki zorluklardan zayıf kalmıştı. Bir cesaret ona soru sormak istedim,
-Nerelisin?
-Yetimhaneliyim.
Elleri terlemiş gibi koyu lacivert pantolonunun üzerine sildi. Oysaki sesi normaldi. Karşıdaki televizyona kilitlenmişti. Onunla konuşmak istesem de ne soracağımı pek kestiremiyordum. Yine de denedim,
-Ne kadar daha buradayım?
-Belkide çok kalmazsın
-Ne kadar çok..
-Annenin gözü korksun ve patron ego tatmini yapıp ortadan kaybolsun o arada evine gidersin.
-Annem korkmuştur. Onu çok özledim.
-..
-Patron dediğin kadın benim ve abimin arkadaşlarının annesi nasıl oluyor? Neden her şey birbirine bu kadar denk? Çok saçma...
-Senin her şeye inanman da çok saçma!Aslında ben atanamamış bir öğretmenim. Abinin arkadaşıyla irtibat halindeydik.
Zaten ayarlanmıştı.
-Na-nasıl yani? Ama Nil bana hiç bir şey-
-Neden söyleyip belli etsin ki(!) Patronun gerçekten üvey çocuğu olmasam da bana aynı davranacaktı. Paramı versin yeter.
Çok alaycı konuşmuştu.Olduğumdan daha da aptal hissediyordum kendimi. Bitkinlik ve yorgunluk çöktü üzerime. Nefesim daraldı sanki. Ellerim uyuştu. Annemi bir kez daha özledim.
...
Uyandığımda beni tokatlıyordu. Gözlerim kendiliğinden kapanıyordu zaten. En son yüzüme çarpılan suyla uyanabildim. Telaşlı bir şekilde,
-İyi misin? dedi
Mavi gözlerindeki gözbebekleri oldukça büyümüştü. Anladığım kadarıyla başımı salladım. Yanıma oturup derin bir nefes verdi. Korkmuş gibiydi. Ben bayıldığımda bile korkuyorsa bana kesinlile zarar vercek biri değildir,diye düşündüm. Kendimi güzvende hissedebildim o an. Aptal bir güven ve alayla sordum,
-Çok mu korktun?
Yüzüme yanında duran kırlenti attı. Bunu hep abim yapardı. Güldüm. Ardından yanımdan o da gülerek gitti. Kanepeden kalkmamıştım bütün gün. Karşıdaki kelebek desenli beyaz saate baktığımda akşam 10'u gösteriyordu. Ayaklarımı sürükleyerek bu yabancı eve sahibiymişim gibi hareketlerle mutfağa girdim.
Tezgahın üzerinde küçük bir tenceri altında nihale vardı. Kapağın altında taze fasulye yan tarafta pilav ve birkaç şey daha vardı. Bulduğum tabaklara yiyeceğim kadar koyuk ahşap masada karnımı doyurdum. Ya ben uyurken biri gelip bunları yapmıştı ya da mavi gözler bu konuda çok başarılıydı.Yemeği yedikten sonra bulaşıkları halledip koltuğa geçtim. Yine uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRINTILAR
Teen FictionHer şey aniden olmuştu. Sabır gerekti. Hayat ne gösterdi? Çıkmazlarla dolu,tersköşe günler..