11.Bölüm

11 3 0
                                    

 O gün de her günkü gibiydi. Sabah çıkmıştı. Kahvaltımı hazırlamış, kanepeleri düzenlemiş, küçük çaplı bir temizlik yapıp gitmişti. Hep arkamı toplamış bana hiç bir şey dememişti. Hiç..

 Ben de o gittikten sonra kahvaltımı yapıp masayı toplamıştım. Bahçeye çıkıp duvarlar arasındaki koşumu bitirdim. Biraz spor yaptım ve sıkıcı mabede geri girdim. Televizyonu açtım,çalan şarkılarla dans ettim,programları izledim,televizyon ünitesindeki 37 kitabın hepsini okumuş, tekraralarını okumaya başlamıştım. Bir tanesini aldım elime. Televizyonu kapatıp bana verilen tek yataklı odaya doğru gittim.

  Odamda çift kişilik bir yatak odanın ortasında bulunuyordu. Beyaz çarşaf ve yorganım vardı. Odadaki hiçbir şey göz yormuyordu. Dolaplarda beyazdı. Komidin de, kullanmadığım gece lambası da,kapıda. Halı gözaltlarımla aynı renkte,mordu.  

Kitabı yatağımın üzerine fırlattım. Dağınıktı. Ardından yavaş yorgun adımlarla gittim ve oturdum. Beynim bomboştu. Hiçbir şey hissetmiyordum o an. Az da olsa karanlık bir odaydı. Penceresi duvara bakıyordu. Hafif bir aydınlık bana yetiyordu.

 Karanlıktan abimden dolayı korkuyordum. Ben oradayken arkamdan bir canavarın beni yiyeceğini veyahut öldüreceğini söylerdi. Yanımda mülayim,bazen gari bir şekilde yakışıklı,biraz ürkütücü ve genel olarak çözemediğim biri vardı. Beni onun yanındayken koruyacağına inanıyordum. Niyeyse..

Kitabı okumaya başladım. 480 sayfalık sürükleyici bir romandı. Dalıp gitmiştim..

 Kapım açıldı;her zamanki gibi çalınmadan... Bazen yine garip bir şekilde duymak istediğim o ses gözleri halıdayken,"Uyan yemek hazır." dedi ve ardından kapıyı çekip örtmeden gitti. Bu ardımdan gel demekti.

 Biraz sersemlemiştim. Saatin nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Salona geldim ve kenardaki salonla birleşik mutfağa geçtim. Hava sıcaktı,klimayı açmıştı. Evdeki pizza kokusu yüzümü güldürdü. Sevdiğim bir şeyle birlikteydim sonunda. Gelirken almış olmalıydı. Küçük fırına koyup ısıttı. Soğumuş olamalılardı.

 Nereden geliyordu ki her gün böyle? Onunla hiç konuşmazdık. 4 koca aydır hep susmuştuk. Önüme pizzayı koyduğunda konuşmaya karar verdim. Cesur olduğum anlardan biriydi yine,

-Nasılsın?

Şaşırmıştı. Siyah saçları gözünün önüne düşerken ban döndü.

-Niye..

-Sadece sordum işte.

Sanki çok özel bir soruydu(!) Bu tepki de neydi böyle..

-Neyi merak ediyorsun?

-Nasılsın?

-Sadede gel-

-Nasılsın?

-Demek ki önemli bir şey değil.

dediğinde bütün umursamazlığıyla pizzasını yiyordu. Önce pizzamı bırakıp bağırıp çağırmayı düşündüm ama yapmadım. Sabırlı olmaya çalışarak sordum,

-Nasılsın?

-İyiyim.

Cevap vermişti sonunda..

 Ona çok sorum vardı;Her sabah nereye gidiyordu böyle?  Ve hep merak ettiğim şu soru ;ben neredeydim?

  Neden bana iyi davranıyordu ,neden hiç konuşmuyordu? Neden hep sessizdi? Çok mu düşünüyordu?Ne sever nelerden hoşlanmazdı...Hepsini bilmek istedim. Sadece iyi olduğunu öğrenmek de yeterliydi onun için. 

Bana uzak davranması iyiydi. Fazla uzaktı lakin. O an evli olabileceğini ve o yüzden fazlaca mesafeli davrandığını düşündüm..

-Evli misin?

 Su içiyordu ve boğazında kalmış gibi öksürmeye başladı. Kalkıp sırtına hafifçe vurmaya başladım. Bir yandan iyi misin diye bağırıyordum.Hoş yemek boğazına değil kulağına kaçmıştı sanki.

 Diğer elimdeki suyu alıp biraz içti. Diğer elimle hala vuruyordum sırtına. Bardağı bırakıp aniden bileğimden tuttu. Kaşlarını çatmış bir şekilde mavi mi mavi gözlerini gözlerime dikti. Saçma ve garip bir şekilde kalbim küt küt atıyorken,

-Hayır.

dedi. Hala mal mal bakıyordum çünkü ani tepkilerden hep korkmuştum. Gözlerini masaya çevirdiğinde bileğimi de bırakmıştı. Yavaş  iki adımla karşısına geçtim. Bir müddet sustuk.

 - Zayıflamışsın. Ye.

  Sessizliği bozdu Ve sadece pizzaya odaklanmaya çalışarak karnımı doyurdum.

-Sen niye sincap gibisin?

-efendim?

 Ağzım sonuna kadar pizza doluydu. Annem yemek yemediğimde bana kızarsa suçluluk duygusuyla her şeyi ağzıma tıkardım. Yine öyleydim,

Gülümsedi. Ne için?

Nasıl ?küçük ve kahverengi miydim? Yoksa hızlı hareket eden ve yine küçük bir şey miydim? Yoksa sadece beni bir hayvana mı benzetmişti? Yoksa sincaplar gibi şirin olduğumu mu söylemek istemişti?

-Çok ilginç birisisin. Nil gibi birisi ve sen nasıl dost olabilmişsiniz anlamıyorum.

Nil den konu açılmasın istiyordum. Eğer konuşacaksak düzgün şeylerden bahsetmeliydi.

  Kumral saçıyla aynı renkteki kaşlarının altından muzip bakışlarla süzüyordu hareketlerimi.

Söylemek, haykırmak istediğim şey çoktu. Yapamıyordum. 

Tabağı makineye yerleştirip salona geçtim. Bugün uyumak istemiyordum. Konuşamasam bile ne konuşmalıyım diye düşünecektim.


AYRINTILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin