Çantalar sırtımızda, bir daha girmemek üzere kapattık dış kapıyı. Yarın evi kilitleyecekler gelip köpeği de alacaklardı. Çok heyecanlı ve çok mutluydum. İçimdeki duygular tarifsizdi. Ama illa kötü bir his hep olurdu içimde. Ne kadar mutlu olursam olayım kötü şeyler gelirdi aklıma.
Arabasına bindik. Bu sefer gözüm kapalı da değildi. Yol boyunca etrafa bakındım. Yaşadığım şehirdeydim hala. Bilmediğim bir bölgesinde tutsaktım sadece. Artık hürdüm. Bugün,hürdüm.
Bugünü birlikte geçireceğimiz için ilk olarak eve gitmedik. Yemek yiyip sessizce gezip dolaştık hava kırmızı oluncaya kadar... Yine ve yine sessiz idik. Yüzümden aptal tebessüm eksik olmamıştı. Bütün şehri gezdik neredeyse. En son sahile gelmiştik. Kalabalıktı. O ise hiç gülmüyordu hep düşünceliydi. yürüdük denize baka baka..
Bugün 18 Temmuz idi. Ona bugün doğum günümün olduğunu söyledim. o sırada yanımızdan geçen amcadan pembe bir pamuk şeker alıp elime verdi. Hiçbir şey söylemeye ihtiyacı yokmuş gibiydi. Gözleriyle gözlerime bakması yeterdi. Ağzım yüzüm şekere bulanırken gözleri kadar tatlı olan pamuk şekerimi yedim.
Buraya en son aylar önce, kaçırılmadan hemen öncelerde gelmiştim. Yanımda sevdiklerim vardı. Şimdi ise sevdiğim vardı. Onu seviyordum. Tam olarak şimdi karar vermiştim.
İçimden verdiğim kararın hemen ardından yüzüme döndü. Çok ani olmuştu. Düşüncelerimi duyduğunu sanıp korkarak biraz geri çekildim.
-Yüzün, hep şeker olmuş.
Dediğinde aptal bir gülümsemeyle yüzümü yere eğdim. Cebinden bir mendil çıkarıp uzattı. Aldım ve yüzümü temizledim.
Çok ciddi görünüyordu. Ne içindi bu ciddiyeti?
-Gidelim mi? sesi biraz tedirgindi.
-Nereye?
-Annene...
yine aynı ses tonu..
-Anneme... Gidelim. Tabii ki gidelim. Hatta uçsak mı?
dediğimde dönüp hızlı adımlarla arabaya bindik. Heyecandan dizlerim titriyordu. Kalbim ağzımdaydı sanki!
Köşe köşe baktım şehrime,gözüm arkadaşlarıyla yürüyen bir ağabey ve işten dönen güzel bir kadın arıyordu. Çok insan vardı ama görmek istediğim kimse yoktu etrafta. Ve Semih evimin istikametine ters bir yola döndüğünde gözlerim onunla buluştu,
-Eve gitmiyor muyuz?
-Annen ve abin evde değiller.
sesi tedirgin ve halsiz çıkıyordu
-Peki neredeler? Nereye gitmişler?
-..
-Semih,söylesene neredeler?
uzun bir süre sustu ve ben belkide dakikalarca cevap bekledim.
-Ben... çok üzgünüm. Kendimi çok zor tuttum bütün gün..
-Semih,söylesene neler oluyor!
-Bak, belki iyi biri değilim sana göre ama hiçbir şey yapmadım ben.
söylerken sesi titremişti bolca. Mavi gözleri kızarmış,doluvermişti.
-Semih?
-Sana yalan söyledim. Abin ve annenin evleri artık.. Alya,affet beni!
Ormanlık bir alana girmiştik. Arabayı yol kenarına çekti. Ağladı. Başını direksiyona yasladı. Hüngür hüngür ağladı. Dakikalar geçti. Ona baktım. Bakan gözlerimden akan yaşlar cabasıydı. anlamıştım . Neden, diye soramayacaktım. Sormak istesem de anlamsız gelecekti. Şu anda da olduğu gibi her şey anlamsızdı ve bundan sonrasına da anlamsız gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRINTILAR
Teen FictionHer şey aniden olmuştu. Sabır gerekti. Hayat ne gösterdi? Çıkmazlarla dolu,tersköşe günler..