5

121 5 0
                                    

Mete ile ısınıyorduk ısınmasına da soyadımla sürekli dalga geçiyordu. Burada orijinal soyadımı kullanmıyorum tabii. Hayatımdaki karakterlerin isimlerini de değiştiriyorum. Tuhaf oluyor ama içimi dökecek başka hiçbir yer bulamadım.

Yine bir gün çalışmadayken soyadımla dalga geçiyordu. Ben de kızdım. O da çok iplemedi. Akşam eve gidince 2 tweet attım. 2'sini de favorilerine ekledi.

"30'uma da 70'ime de gelsem ergenmişim. Bak bak laflara bak.."

"Oğlum size inat evlenince soyadımı değiştirmicem lan"

Ben de onu favorilere ekledim. Kalbimde..

 ***

Her kezban Türk genç kızının yaptığı gibi Mete ile yaşadığım her şeyi gelip kızlara anlatıyordum. Onlar da maşşallah veriyor da veriyorlar gazı. Ben o gazla uçacaktım havalara neredeyse. Ben çalışmaya inerken bir süsleme çabaları bir şeyler. Cidden çok komikti. 

Çalışmalar çok eğlenceliydi, çok güzeldi. Mete'yi ne zaman görsek "Aha seninki" diye bana dirsek falan atmaya başladılar. Ağzımda ekşi bir tat bırakıyordu bu heyecan. Ama ben artık o ekşimsi tat olmadan yaşayamam gibime geliyordu. Mete için heyecanlanmak çok güzel bir şeydi. O zamanlar için...

Bizim bu evlilik meselesi ise askıda kaldı. Ben de hatırlatmak için tweet attım. Tam ergen oldum ha, çocuk haklı.

"O değil de canım, sen yüzük demişin, evlilik demişin ama bir bakmışın ben Almancı karısı gibi ortada kalmışım???"

Hemen favorilerine ekledi.

Ertesi gün merdivenden inerken o da arkamdan iniyordu. Arkadaşına Almancı karısı geçen bir cümle kurdu. Duymamış gibi yapıp yoluma devam ettim. Telaşa kapılınca salak salak davranıyorum. Az kalsın merdivenden düşecektim zaten duyunca. Nys...

***

Bir gün hava nasıl yağmurlu nasıl anlatamam. Sürekli yağmur yağıyor. En sevdiğim hava durumu. Sevmediğim yanıysa okulun bahçesi solucan kaynıyor. Adım atamıyorum. Solucandan çok tiksinirim. Mete ile de bir kaç gündür iletişimsiz kalmıştık. Çalışmalar erteleniyordu. Ne yapsam da aklına girsem, ne yapsam, ne yapsam derken ilişki koçum canım arkadaşım Kiraz'ın da verdiği gazla Mete'ye bir not yazdım.

"Mahşer çok uzak demiştim."

Versem mi vermesem mi, nasıl versem diye kıvrım kıvrım kıvrandım. 10 yıl yaşlandım oracıkta. Arkadaşlar da sağolsun gazladıkça gazlıyorlar. Tamam lan, dedim. Verecem..

Camdan bahçeye bakış attım. Her zamanki gibi voleybol oynuyordu. Üzerinde koyu renk kıyafetleri vardı. Hemen bahçeye inecek adam aramaya başladım sınıfta. Emel, ben ve daha sonra dahil olan Berke ile bahçeye indik. Tur atıyormuş gibi yapıyoruz. Koskoca bahçede bir onlar var bir biz varız. Nasıl versem diye düşünüp duruyordum. Berke gerizekalısı da sürekli bir şeyler soruyor ama kalbimin gümbürtüsünden bir bok duymuyorum. Sonra aklıma bir fikir geldi. Emel voleybol oynamayı çok sever. Onu hemen oyuna dahil ettirdim ve geçtim filenin yanındaki banklardan birine oturdum. Mete'nin arkasında kalacak şekilde. Berke de geldi oturdu yanıma. Amına koyduğumun çocuğu bir susmadı ya. Konuşuyor da konuşuyor. Benim bir gözüm Mete'de diğer gözümde ilerideki bankta duran siyah deri ceketinde. Onun cebine koymaya karar verdim. Mete arada dönüyor Berke ile bana pis bakışlar atıyor. Ben saf saf gülümsüyorum. Cidden rezaletti. En son kalktım, cekete doğru yürüdüm. Döndüm Mete'ye, ama utançtan yüzüne bakamıyorum:

EKSİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin