6

102 5 0
                                    

17 Mart 2013

Hayatımın içine sıçmaya başladığım, kendi içimde mahvettiğim her şeyin belgesi.

Kendi ölümümü imzaladığım, ruhumu şeytana sattığım, elim kolum bağlı kendimi kurban ettiğim her şeyin temsili rakamı. 

17 Mart 2013 Pazar

Bir insan kendi ağzına ancak bu kadar güzel sıçabilirdi.

O gün sahnede prova vardı. Kıyafet ile sahnede çalışma yapacaktık sabahtan akşama kadar. Ben giyindim süslendim, annem bıraktı sahneye. Koştur koştur girdim içeri. Mete’yi göreceğim için o kadar heyecanlıydım ki. Girdiğim ilk an onu gördüm zaten. Koridorda çalışma yapıyorlardı. Bana şöyle bir baktı pek ilgilenmedi. Ben de fazla takılmadım gülümsedim geçtim. Kulise girdim. Kabanımı çıkardım koyacak yer bakarken bir baktım Mete’nin deri ceketi masanın üzerinde. Hemen onun yanına koydum. Kokusu falan sinsin diye..

Sahnenin iki yanında iki ayrı kulis vardı ve biz Mete ile ayrılıyorduk. Ben sağ kulisteydim o soldakindeydi. Eşimi arıyorum bahanesiyle gittim onların tarafa. Mete Bey maşşallah hiç tınlamıyor. “Amaan senle mi uğraşçam ya” dedim döndüm kendi kulisime. Bizi sırayla sahneye çıkardılar. Göz göze geldik sadece bir kere. Sonra bir daha dönüp bakmadım. Bakmıyorum  falan ama kafamda bin bir tilki dönüyor. Ne yapıp ne edip yanına gitmem lazım. Bu sırada da arkamda Buraklarla falan konuşuyorum, bir şeyler söylüyorlar gülüyorum böyle. Mete’ye ne zaman gözüm kaysa bana bakıyor oluyor sonra ben bakınca sinirli sinirli gözlerini çeviriyor. Deli mi ne gelseydin yanıma da konuşsaydık banane.

Kantinde çalışırken bu kadar uzak durmuyorduk. Şimdiyse aramızda koca bir sahne vardı. Ne yapsam da yanına gitsem diye düşünürken baktım hoca türkü söyleyeceklerin hepsini o tarafta toplamış, beni diğer tarafa atmış üstelik herkesin kendi mikrofonu yok. Benim onlardan mikrofonu almam baya sıkıntı olacak. Sen misin beni yarimden ayıran dedim hocaya çirkeflik yaptım aldı beni o tarafa. Mete’ye hallendiğim belli olmasın diye Bedirhan’ın önüne doğru gittim. Ama benim istediğim bu değildi diye ağlayacaktım ki, Bedirhan hiç de nazik olmayacak şekilde öküz gibi beni arkaya doğru ittirdi.

Ah Bedirhan.. Bedirhan.. Neden Bedirhan’sın sen?

O an başka bir şey istesem olacakmış. Öküz möküz dedim ama onun sayesinde bir baktım yeni eşim Mete olmuş… A dostlar… O anki heyecanımı düşünebiliyor musunuz?

Mete’ye selam vermek için döndüm arkama, o da bana doğru döndü kafasını yerden kaldırdı. Gülümsedi

“Hahaha ayakkabılardan tanıdım valla, sen ne ara geldin buraya ya?” dedi.

Özet geçtim kısaca.

Allahım ya seni çok seviyorum. Resmen Mete ile eş olmuştuk. EŞ!

Mutluluğum nirvanaya ulaşmıştı.

Her neyse provadayken ayakta durmaktan bacaklarım tutuldu. Hocalarda kıpırdamamıza izin vermiyorlar. Bir baktım Mete bana yaslanıyor. Yorulmuş garibim ya. Ben de geri geldim azıcık rahat etsin diye. Sonra ben aşırı yoruldum biraz çekildim. Fısıldadı.

“Gel yaslan..”

Şaka yapıyor falan sandım. Baktım yüzüne ciddi. 

Yaklaştı bana omzuna doğru kafamı koydum. Bu çocuğa sahip olmak nasıl bir şeydir acaba diye düşünüyordum. Sonra kokusu ciğerlerime doldu. Normalde baharatlı parfümlerden ölesiye nefret ederim. Parfümü baharatlıydı. Ama bir insana bu kadar mı yakışırdı. O kokuyu hiçbir zaman hafızamdan silemeyeceğim sanırım. İlk prova bitti. Ara verildi. Aşağıda yemek çıkarmışlar bizim için. Herkes kuliste bir şeylerle ilgileniyor. Biri Mete’den numarasını istedi. Bana baka baka çocuğa:

EKSİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin