7. Bölüm 'Özgürlük'

2.5K 264 34
                                    

Selamünaleyküm,

Geldik bir yeni bölüme daha. Bu sefer 2000 kelimeye yakın yazdım. Beğenirsiniz inşallah. :)

______

"Kim olduğunu bilmeden gerçek gücünü keşfedemezsin." diye mırıldandı Akça.

İçindeki ses, Akça'ya seslendi. Sesin sahibi, içindeki kurt mu yoksa sadece mantığı mıydı, bilmiyordu.

"Sen kimsin?"

"Ben Akça Bozkurt."

"Sen kimsin?" diye tekrar etti, aynı sesi.

"Ben Ak Bozkurt."

Ses, sanki tam manası ile tatmin olmamış gibi soruyu yineledi. "Sen kimsin?"

Akça cevap vermeden önce bir süre düşündü. O Akça idi; Ak Bozkurt idi; bir iye idi... Daha ne olabilirdi ki? Ötesi var mıydı?

Gözleri sımsıkı kapalıydı. Öğleden sonra yağan yağmurun sesini dinliyordu. Daracık balkında durmuş, havayı içine çekiyor, yağmur damlalarının yüzüne çarpışının tadını çıkartıyordu. Tenine değen rüzgar ise içini bir hoş ediyordu.

Hakimiyetini kaybettiği o günden beridir sık sık talim yapıyordu. Bazen yağmur çiseletiyor, bazen hızlandırıyor ve bazen de durduruyordu. Bazen hafif bir rüzgar bazen de sert bir rüzgar çıkartıyordu. Ya da hafif bir sis. Ailesinin evinde yaptığı gibi havada uçuşan telefon sinyallerini de yakalamayı beceriyordu. Hatta bu işte daha da ustalaşmıştı ama bu işe çok girmemeye özen gösteriyordu, ne de olsa insanların özeline girmek hoş değildi. Gerçi bunca ay burada kalmasına rağmen Korecesi umduğu kadar ilerlememişti ama en azından iyi kötü derdini anlatıyor ve iletişim kurabiliyordu.

Bilmeyen biri güçlerini geliştirdiğini düşünürdü. Oysa tam olarak öyle olmamıştı. Pars'ın neler yapabildiğini görmüştü. Hala onun seviyesinde değildi ve biliyordu ki tek mesele güçleri üzerinde daha fazla vakit ayıracak zamanı olması ya da olmaması değildi, sorun başka bir şeydi. Evet, içindeki kurt ile daha iyi anlaşıyordu ve bağı güçlenmişti ama yine de tamamen özgürleşememişti.

"Özgürleşmek mi?" dedi, kısa bir an gözlerini açarak. Zaten özgür değil miydi? Elbette değildi! Kaçıyordu değil mi? Fakat içindeki ses, kast ettiği şeyin bu olmadığını söyledi.

"Kovalayan kim? Onlar mı sen mi? Kim seni hapsetti? Onlar mı yoksa sen mi?"

Akça düşündü. Cevabı tam olarak bilmiyordu. Veyahut kendisine bile itiraf etmeye çekiniyordu. İçindeki ses, soruyu sorarken cevabı da vermişti. Gerçekten de kendisini hapseden kendisi miydi? Eğer bir ejder olarak, gücünün doruklarına kavuşur ise tamamen özgürleşebilir miydi? O zaman korkmasına, kaçmasına ve sevdiklerinin tehdit edilmesini durdurabilir miydi?

"Elbette!" dedi, içindeki ses. "Güç, sana tüm bunları sağlar. Senden korkuyorlar, Ak Bozkurt. Neden senden korkuyorlar?"

Akça gözlerini açtı. "Çünkü onlardan daha güçlüyüm." dedi. "Çünkü onları yok edebilecek güce sahibim!"

O an Lazar'ın sesi kulaklarında çınladı."Sen de tanrisin degil mi? Bir ejderha tanri?"

Akça elbette ki bir ilah falan değildi. Lakin kadim dönemlerde üç ejdere ve zaman zaman da onların çocuklarına ilah olarak tapınılmıştı, değil mi? Neden? Çünkü büyük bir güce sahiplerdi. Çünkü yapabiliyorlardı.

"Bir şeyi yapabiliyor olman, sana onu yapma hakkını her zaman vermez."diye hatırlattı, içindeki ses. "Fakat bunu, onların bilmesine gerek yok. Ne yapamayacağını değil, ne yapabileceğini bilsinler yeter."

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin