27. Bölüm 'Çöl'

2.6K 247 50
                                    

Selamünaleyküm,

Hatırlatma yapayım; Çarşamba ve Cuma günleri kesinkes bölüm yazmıyorum. Sebep? Akşama doğru yazma fırsatı bulduğumdan dizilerime denk geliyor. :P Yazarsam da zaten bildirim gelir. İnşallah bu bölümü beğenirsiniz, gerçi yarın da yeni bölüm yok ve en heyecanlı yerde kestim.  Küfür etmeyin ha :D

Ayrıca.....,

____________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

____________

Pars, pencereden dışarıyı izlerken, doğan güneşin aydınlattığı Aşkabat'ın güzelliğine dalmıştı. Şehir, baştan aşağı bembeyaz bir görüntüye sahipti. Bunu da ülkenin bağımsızlığını ilan eden Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov Türmenbaşı'na borçluydu. Türkiye ve İtalya'dan getirttiği beyaz mermerleri kullanarak bir nevi yeniden inşa ettiği şehir, bu sayede iç ferahlatan bu güzel görünüme sahip olmuştu. Bir de Türk motif ve simgelerinin harmanlanmasıyla inşa edilen mimari yapısıyla Aşkabat, farklı ve büyüleyici bir aşk şehriydi. Zaten Aşkabat'ın manası da Aşk Şehriydi.

Otelin hemen karşısında gözüne ilk çarpan şey Askeri Okuldu. Hoş bir mimarisi vardı. Otelin doğrudan karşısında ise Tarafsızlık Kulesinin olduğu bir park vardı. Anıt, oldukça ihtişamlıydı ve barındırdığı Türk simgeleriyle de güzel bir görsel şölen sunuyordu. Elbet Pars'a göre tarafsızlık ya da Türkmenistan lehçesinde kullanıldığı gibi kararsızlık ilanı ne denli gerçeği yansıtıyordu veya gerçekse bile tarafsız olmak ne denli doğruydu, tartışmalı bir konuydu. Zaten Pars, tarafsızlık gibi bir şeyin varlığına da inanmazdı. Her şeyden önce kişi en başta kendinden taraftı. Bu kelime, içi boş ve politik bir söylemden öteye gitmiyordu. Belki bundandır ki nesiller sonra bu anıtın ismi yeni nesillere içi boş gelecekti.

Parkın içinde ayrıca başta Oğuz Kağan ve Ertuğrul Gazi olmak üzere bir çok Türk büyüklerinin heykelleri dikilmişti. Hemen yanında da Altın Asır Parkı vardı. Ayrıca birkaç müze de çevrelerini süslüyordu ki Akça'nın gelirken, gözleri buralara takılmıştı. Otelin doğusunda da Oğuz Kağan Sarayı vardı. Burası ülkenin yönetim merkeziydi. Pars'ı en çok etkileyen yapı ise Aşkabat Uluslararası Havaalanıydı; kuş şeklinde muazzam güzellikte bir mimariyle inşa edilmişti ve elbette ki ülkenin mimari geleneğine uygun olarak yine Türk motifleriyle süslenmişti.

Akça, banyodan çıktığında yüzü keyifli ve daha canlıydı. Son günlerde hem yolculuktan hem de ruhsal olarak kendini kötü hissetmesi bedenini de olumsuz etkilemişti. Rahat hareket etmek için bilekten lastikli, siyah beyaz desenli bir eşofman altı ve aynı desenden bez bir spor ayakkabı giymişti. Üzerinde de griye kaçan bol kesimlik, yarım kollu bir tunik vardı. Saçlarını at kuyruğu şeklinde tepesinden toplamıştı.

"Ben hazırım."

Pars karısına dönüp anlına küçük bir öpücük kondurup, gülümsedi. Akça da sırıtarak Pars'ın gamzelerine dokundu. Aralarındaki ilişki eskisi haline dönmüş, sanki o birkaç gün hiç yaşanmamıştı.

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin