Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]

26. Bölüm 'Köprü'

Selamünaleyküm,

Bu sefer bölümü daha erkene yetiştirmeyi başardım, mutluyum. :D

İnşallah beğenirsiniz canlar, öpüldünüz.

________

Pars

"Çok küçükmüş... az yemek yermiş... Şuna baksanıza günde en az 7-8 öğün yemek yiyor." dedi, Balaban.

"Tolkien, Hobbitleri bunlardan esinlenmiş olabilir." diye fikir yürüttü, Akça.

Kayrak günde iki kahvaltı yaptığını ve üç saatte bir yemek yediğini söyleyerek otele geldiklerinden beri ikinci kez yemek yiyordu. Bir de arabada birkaç şey atıştırmıştı ki onu saymıyorlardı. Üst üste konmuş yastıklar sayesinde masaya ulaşabiliyordu.

"Misafir olarak, daha az yemem gerekiyor. Bu yüzden hiç merak etmeyin, günde beş öğünden fazla yemem."

"Tüm cüceler böyle mi?" diye sordu, Akça.

"Evet. Çok çalışırız, kazar dururuz. Bu yüzden bize çok enerji gerekir."

"Bana günde üç öğün yetiyor." dedi, Balaban.

Berkut, "Bana iki yetiyor da artıyor." dedi.

Pars içinden güldü. Kayrak'ı gayet iyi anlıyordu. Zira kendisi de günde en az 4 öğün yerdi; sabah namazı olmadan uyandığı için iki kez kahvaltı yapıyordu. Sonuçta vücut ne kadar çok güç harcar ise o kadar çok yemeye ihtiyaç duyardı. Araba gibiydi; gittiğin yol kadar benzin doldurman gerekirdi. Yoksa araba, yolda kalırdı.

Pars, odadakilere göz gezdirdi. Otele geldiklerinde geçen seferki gibi herkesin tek bir odaya tıkılacağından endişelenmişti ama Berkut sayesinde Balaban, otelin kral dairesi yerine ikişer kişilik üç oda kiralamıştı. Balaban'ın asıl suratı bu durumdan hoşnutsuz olduğunu açıkça ortaya koysa da ağabeyini daha fazla kışkırtmamak için konuyu kapatmış, cüceden hıncını çıkarmaya çalışıyora benziyordu.

Herkesin kendisine ait odaları olmasına rağmen neden her birinin Akça ile kaldıkları odaya doluştuğunu anlam veremiyordu. Kendi odalarına gitselerdi ya. Cüceyi de yanlarında götürsünler ki karısı ile baş başa kalabilsin. Yani günlerdir bulamadığı fırsatı bulsun.

Öğretmenliğinin ilk yıllarında iken tanıştığı genç bir öğretmenin evlendiği ilk ayında karısının ailesi hakkında şikayet edişini hatırladı. Balayı sonrası kızın ailesi evlerinden çıkmaz olmuş, Allah'ın her günü annesi başta olmak üzere tüm aile üyeleri başlarına üşüşmüştü. Zaten oğlan, kaynana ve kaynatasına yakın bir yerde ev almıştı ki en başta yaptığı hata buydu. O gün yakın zamanda oğlanın boşanacağını öngörmüş ama bunu söylememeyi tercih etmişti. Nitekim kızın ailesinin evlilik hayatlarına aşırı burunlarını sokması ve kızın da buna izin vermesi sonucunda koca karı arasında ciddi sorunlar ortaya çıkmış ve sonunda iş boşanmaya varmıştı. Bir yıl içinde evlenip, boşanan garip bir çift olarak hafızasına kazınmıştı. Şimdi ise kendini o oğlanın durumuna düşmüş gibi hissediyordu ki oğlanı böyle basit hatalar yaptığı için kınadığını hatırlıyordu.

"Kınadığın şey başına gelmeden ölmezsin." dedi, kendi kendine.

"Efendim?"

Pars oturduğu koltuktan başını kaldırıp, Akça'ya baktı. "Kendi kendime konuşuyordum."

Akça başını sallayıp Kayrak'a döndü. Pars içinden, Keşke bir de seninle konuşabilseydim. Dedi. Elbet ailen sapık takipçiler gibi çevremizde dolanmayı bırakırsa.