32. Bölüm 'Oturum'

2.5K 258 94
                                    

Selamünaleyküm,

İşte geldik bir bölüme daha. Haydin süprizli bir bölüm. :P

Yarın bölüm yok, biliyorsunuz. Bu yüzden yavaş yavaş okuyun. :D

DİPÇE: Bengi'nin ak ejder ikenki halini koyam. He bir de beyaz saçlı olduğunu hayal edin. :P

________

"Konuşmuyorlar mı?" dedi, Baybora.

Emniyet Müdürlüğü binalarındaki sorgu odalarının bir benzeri de Ortak İye Meclis Binasında vardı. Eksi katta yer alan bu özel bölüm sadece sorgulama değil, gözaltına tutmak için özel kodesleri de barındırıyordu. Ayrıca tüm binanın güvenliğini sağlayan düzeneğin yönetim merkezi yine bu kattaydı. Buranın bir altında da olası saldırılar için sığınak vardı. Baybora emindi ki gizli kaçış tünelleri de vardı ama bu bilgiye çok az kişiye vakıftı.

"Konuşuyorlar." dedi, Günden. Sorgu odasını gösteren karanlık camın ardından zanlılara baktı. İki adam yaralarından arınmış bir şekilde elleri kelepçeli oturtulmuştu. Elbette ki iki ayrı sorgu odasındaydılar. Her birinin başında da sorguyu yürüten komite üyelerinden biri vardı. Onlardan biri de Vural idi. "Bütün ejderhalar ölmeli... İye soylarının korunma yolu bu... Kendi başımıza karar verdik."

"Bu kadar mı?"

"Bu kadar. Bozuk plak gibi aynı şeyi tekrar ediyorlar. Ezberletildiği açık."

"Penka ve Kızıl Siren?"

"Elbette ki suçlamaları reddediyorlar ve bu adamlarla bağlantılarını kabul etmiyorlar. Zaten kanıtlayacak da bir şey bulamadık."

"Avcılara güvenemediğimizi biliyorum ama onların, insanların kırılma noktalarını iyi bildiğini duymuştum. Belki yanlarında bizden biri olmak kaydıyla yardım isteyebiliriz?"

"Öyle ama onlar da sırlarını bizlerle paylaşmazlar. Bu yüzden bizim yanımızda yöntemlerini konuşturmalarını bekleyemeyiz. Bir kere yardım istedikten sonra da güvenmediğimizi belli edersek şereflerine dokunmuş oluruz ve iki taraf arasında husumet oluşur. Lehimizden çok aleyhimize olacak bir şey."

Baybora bir süre komite üyelerinin, zanlıları sorgulamasını izledi; adamları azarlıyorlar, gözlerini korkutuyorlar ve tüm baskıyı yapıyorlardı ama Sirenler sürekli olarak aynı sözleri tekrar ediyordu.

"Azmettiricileri biliyoruz ama elle tutulur bir kanıt yok diye hiçbir şey yapamıyoruz. Çıldıracağım, nasıl bir şey bu? Bazen tüm ihtiyarları öldürsek ne olur, diyorum?"

"Saçmalama Baybora, oyunu kuralına göre oynayacağız."

"İyi de minareyi çalan kılıfını da uydurur. Bu adamların kurduğu düzenin sınırları çerçevesinde onlara hüküm vermeye çalışıyoruz. Mantıklı mı?"

Günden tebessüm etti. "Onlar bu düzeni kurarlarken kendi zihniyetlerini korumaya amaçlamışlardı. Lakin unutma ki beşeri her düzen muhakkak sayısız açık barındırır. Aleyhlerine kullanacağımızı şeyler var, yeter ki arayıp bulmasını bilelim. Unutma ki hiçbir suç..."

"kusursuz değildir, biliyorum." dedi, genç Başkurt. "Pek, neden Yağaç ve ailesi?"

Günden tereddüt ederek yeğenine döndü. "Bana da ablam söyledi, hedef Bengi idi."

"Paparazi kız mı? Neden? Sonunda faydalı bir bilgi mi elde etti?"

Günden başını salladı. "O kız bir Ak Ejderha."

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin