Luhan, derin bir nefes alıp uzun süredir önünde beklediği kapıyı çalmadan içeriye girdi, hiç olmadığı kadar saygısız bir şekilde.
“Luhan!” Bay Do, Kyungsoo’nun onu değiştirmeye çalışan sevgili mafya babası, şaşırmış bir şekilde oturduğu büyük koltuğundan ona baktı, tıpkı odada bulunan Bay Do’nun masasının üzerinde yatan kadın gibi. “Sen, burada ne arıyorsun?” Luhan, o anda öyle bir şaşkınlığın içine girdi ki ne söyleyeceğini değil, Bay Do’nun şirketine neden gittiğin bile unuttu. Ağzı yarım açık bir şekilde karşısında ne söyleyeceklerini bilemeyen Bay Do ve yarı çıplak kadına baktı. Luhan sessiz bir yutkunma ile kolunu tutmaya devam ettiği kapıyı kapatıp yavaşça orada uzaklaşmaya başladı. Gördüğü manzara resmen kanını dondurmaya yetmişti. Uzun bir süre de şoktan çıkmadı. Hastaneden gizlice kaçtığı için amcası ve özellikle Jongin ona oldukça kızacaklardı ama Luhan bunu önemsemiyordu. Do Kyungsoo, onun hiç olmamış kardeşi gibiydi ve annesi Bayan Do ise kendi çocuklarından ayırmamıştı Luhan’ı. Luhan, Bayan Do’yu hiçbir zaman tanımaya fırsatı olmayan annesi yerine koymuştu. Şimdi Bay Do’yu, kocasını başka bir kadınla gördüğünü nasıl söyleyebilirdi ki? Luhan kocaman bir nefes alıp bıraktıktan sonra yürümekten oldukça bitkin düşmüş bir şekilde yanındaki iki basamaklı merdivene oturdu. Hastaneden çıkarken telefonunu yanına almayı unutmuştu. Gerçi yanında olsaydı da kimseyi aramaya cesaret edebileceğini sanmıyordu. Tekrar sıkıntılı bir iç çekmişti ki gözlerinin önünde bir çift ayakkabı görmesiyle yavaşça başını yukarı kaldırdı.
“ Burada ne işin var? “ Luhan karşısına nereden çıktığını anlamadığı Oh Sehun’a şaşkınca baktı, yavaşça oturduğu yerden kalkmaya çalışırken.
“ Ah, ben aslında.” Luhan dikkatlice etrafı süzünce nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde Sehun’un abisi Suho’nun dükkanının önüne kadar gelmiş olduğunu gördü. “ Bilmiyorum. “ diyebildi Luhan sessiz bir şekilde Sehun’un yüzüne çekingence bakmaya çalışırken.
“ Kaybol buradan. “ Sehun soğuk bakışlarını Luhan’ın üzerinden çekip yanında duran kapıyı itip içeri girmeye çalıştı telefonuyla uğraşrken.
“ Oh Sehun. “ Luhan da peşinden gidip onu kolundan tutarak durdurdu son anda. “ Ben, özür dilerim. “ Başını eğdi Luhan suçlu bir şekilde.
“ Bitti mi? “
“ Uh. “ Sehun, Luhan’ın elini bile çekmesini beklemeden kendini silkeleyerek tutuşundan kurtarıp içeriye girdi.
Bundan tam bir saat önce Kyungsoo’nun onu Luhan’ın telefonundan mesaj çekip Luhan’ın yanına gelip gelmediğini sormasıyla büyük bir telaşın içine girmişti. Kyungsoo ona pek bir açıklama yapmadan sadece kaçtığını söylemişti. Nerden yada kimden sormadı bile Sehun o korkuyla. Sadece biran önce Luhan’ı bulması gerektiğini hissetmişti. Sehun, neden hala onun için bu kadar telaş yaptığını anlayamıyordu. Luhan onu aptalca bir şekilde terk ettikten sonra nasıl olurdu da Sehun yine de onu düşünemeye devam edebiliyordu? Sehun, Kyungsoo’ya Luhan’ın iyi olduğuna dair bir mesaj çekip adresi verdikten sonra telefonunu tekrar cebine koydu.
“ Oh Sehun. “ Sehun ona seslenen abisine döndü. “ Luhan’ı neden içeri davet etmedin. “ Sehun, abisi Suho’ya kaşlarını çatıp baktıktan sonra dükkanın dışındaki Luhan’a çevirdi bakışlarını.
“ Neden davet edeyim? “
“ Neden davet etmeyeceksin? “ Suho merakla sordu elindeki bezleri katlamaya devam ederken. “ Ayrıldınız mı yoksa? “ Sehun bu soruya cevap vermek yerine yalpalayarak yürümeye başlayan Luhan’a bakmaya devam etti. Gerçekten ayrılmışlar mıydı? Sehun’un kalbi bunun tam tersini söylüyordu.
~ ~ ~
“ Sonunda uyanabildin. “ Kyungsoo, saatlerini geçirdiği pencere kenarından ayrılarak Luhan’ın ayakucuna gitti elleri cebinde. “ Kim Jongin çok kızgın, uzun bir sürede sakinleşeceğini sanmıyorum. “ Kyungsoo kendisini yatağın köşesine dayadı.
“ Ben sadece.. “
“ Oh Sehun’u görmeye gittin. Biliyoruz. “ Luhan ona gerçeği, babasını bir kadınla gördüğünü kesinlikle söyleyemezdi. Kendinde öyle bir cesaret göremiyordu. Bu yüzden de sadece başını sallayarak Kyungsoo’ya cevap verdi. “ Hastaneden bir daha kimseye bir şey söylemeden çıkma. Seni yolun ortasında baygın bir şekilde bulduğumuzda amcan ve Jongin ne kadar korktular biliyor musun? “ Luhan, elbette biliyordu ama cevap vermemeyi tercih etti.
“ Biraz sakinleşmeyi denemelisin Jongin-ah.” Luhan, amcasının sesini duymasıyla son hızla başını yastığa koyarak uyuyor numarası yaparken Kyungsoo’da yaslandığı yerden kendini çekti.
“ Sakin mi olayım? Size hastaneden serserinin teki için kaçtığını söylüyorum. “ Jongin kapıyı kapadıktan sonra babasının arkasından içeriye girdi. Kyungsoo ona gülümserken baksa bile bu Jongin’i sakinleştirmeye yetecek kadar değildi.
“ Hala uyanmadı mı? “ Bay Kim, oğlunu dinliyor gibi görünmüyordu. O her zaman sakin bir adamdı ve böyle bir durumda bütün ipler sadece Jongin’in elindeydi. Bu yüzden bu kadar katı bir yapıya sahipti Kim Jongin. Kyungsoo, Luhan’a kaçamak bir bakış attıktan sonra “ Galiba uyanmadı. “ diyerek tekrar eski yerine pencere kenarına döndü.
“ O çocuğa bir gözdağı vermem gerektiğini biliyorum. “ Jongin telefonuna sarılmıştı ki Luhan bir hışımla yataktan kalktı, bu kalbinin sıkışmasına neden olsa da bunu pek önemsemedi.
“ Jongin-ah, bunu yapma, lütfen. “ Luhan üzerindeki battaniyeyi de atıp Jongin’in karşısında durdu.
“ Uyumuyor muydun sen? “ Jongin bakışlarını telefonundan ayırıp Luhan’a odakladı son derece kızgın bir şekilde.
“ Hayır. “ diyerek doğruyu söyledi Luhan bir çırpıda. “ Ona bir şey yapmayacaksın değil mi? “
“ Bu durumda bile onu mu düşünüyorsun sen? “
“ Başka ne yapabilirim? “
“ Onu unutmayı deneyebilirsin. “
“ Hayır, bunu yapmayacağım. Onu unutmak istemiyorum. “ Luhan’da sinirlenmeye başlamıştı. Her zaman amcasının önünde Jongin ile tartışmaktan kaçınmıştı ama o anda Luhan amcasının orada olduğunu bile unutmuştu.
“ Ne? “ Jongin şok olmuş bir şekilde ona bakakalmıştı. Kyungsoo ise ortamın gerginliğine bulaşmak istemediği için dudaklarını kemirerek onları izliyordu uzaktan.
“ Luhan! “ Amcası ortamın tansiyonunu azaltmak için Luhan’ı kolundan tutup tekrar yatağına yatırdı.
“ Onu unutmamı istemeyin benden. “
“ Seni hastaneye tekrar getiren biziz. Sen bayıldığında o hiçbir şey yapmadı. “ Jongin tekrar bağırmaya başlamıştı.
“ Bayıldığımı görmemiş olmalı. “ Luhan bunu kendi kendine söylüyordu fakat Jongin yinede cevap vermişti.
“ Görseydi de bir şey değişeceğini sanmıyorum. “ Jongin kızgın bakışlarını Luhan’ın üzerinden çekerek hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdü.
“ Ben sadece birini sevmek istiyorum.. Ölmeden önce. “ Luhan’ın son sözü, Jongin’in adımlarını aniden durdurmuş, kalbini paramparça etmişti. Jongin ne söyleyeceğini bilmediğinden kapıyı açıp odayı terk etti.
“ Böyle konuşmamalısın Luhan. “ Luhan, başını yavaşça çevirip ona destek olmaya çalışan Kyungsoo’ya baktı.
“ Bana iyi olacağımı söylemeyin artık. Ben her şeyi biliyorum. “
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Touch My Heart (✓)
Fanfiction" Sen, hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme. Üzgün olsan bile hatta karşında ki ağlıyor olsa bile. Çünkü kimin ne zaman gülümsemene aşık olacağını bilemezsin. " Storyby.aynurdemir ♧ HER HAKKI SAKLIDIR ¥