Günlerdir Kahverengi Saç'la okulda karşılaşıyorduk. Nereye baksam ordaydı sanki. Bakışları beni bulduğunda inat eder gibi çekmiyordu üzerimden. Kütüphanede bir şeyler okurken onu izliyordum. Bahçede bir şeyler yerken o, yine kendimi onu izlerken buluyordum.
Çok çekiciydi falan ama onda beni çeken başka bir şey vardı. Dış görünüşü değil, yüzü, gözü, kaşı hiç değil tamam güzeldiler hepsi ama başka bir şey vardı. Bakışlarındaki derinlikti. Öyle sıradan bi göz göze geliş gibi değilde bişeyler anlatır hatta konuşur gibi olan bakışları.
İç mimarlık okumanın zor yanı iç mimarlık okuyor olmaktı. Başlı başına zor olan bu bölüme bir anlık verdiğim kararla gelmiştim. Mimari tasarım dersinde gerekli olan bi kaç malzemeyi almak için kırtasiyeye uğradım, derse de geç kalmıştım. İçeri girip bi kaç tane çizim kalemi ve sürekli kaybettiğim en gerekli zamanda bulamadığım silgi içinde stoğumu avuçlayıp ücreti ödemek için kasaya döndüğümde büyük kahkahanın geldiği yöne baktım. Karşımda sarı düz saçlı, dişiliğini sergilemekten çekinmeyen bir kadın ve yanında da yakışıklı Kahverengi Saç vardı.
Kız sürekli kendince müthiş eğlenceli şeyler anlatıyor ama bi tek kendi eğleniyor, Kahverengi Saç'ta çıkışa yakın olan bir bilgisayarda bişeyler yapıyordu ve sanırım kızı dinlemiyordu. Bir kişi vardı önümde ücretini ödeyen onu beklerken Kahverengi Saç'ın bakışlarına yakalanmadan çıkmak istiyordum.
Onu izlemekten kendimi alamıyorken sanırım baktığı her neyse sunucuya göndermiş almak için uzatılan kağıda giderken, keskin, ıssız orman bakışları beni buldu. Hiç bir şey olmamış ona yakalanmamışım gibi davranmaya çalışarak önüme dönüp sonunda işini bitiren önümdekine içimden şükürler yağdırıp ücreti ödeyip işimi bitirdim.
Çıkmak için döndüğümde arkamda beliren siluet, o sarı ten, kahverengi saçlar, küçük ama dik bir çizgide inen burun, puslu gri bakışlar atarken kısılan gözler, hafif kirli kahverengi sakallardı. Omuzlarına belki geldiğim için bakışları aşağıdan bakınca kısıkta görünüyor olabilirdi tabi. En fazla 3 saniyeye tüm bu bilgileri sığdırıp hızlı adımlarla kırtasiyeden çıktım.
GENÇ ADAM
"Şapşal" dedi genç adam gözlerinin içindeki kadın yanından geçip giderken. Üzerinden yayılan keskin afrodizyaklı parfümü, uzun siyah saçları ve yeşil gözleri hala aklındaydı. "Ne kadar daha bu şapşal kızla karşılaşıcam" diye düşünürken o da işini bitirmiş kırtasiyeden ayrılmıştı.
Okuldan ne kadar nefret etsede geciktirdiği diplomasını almak için biraz daha sabretmesi gerektiğini biliyordu. Yurt dışında daha iyi koşullardaki üniversitelerde de okuyabilirdi ama bu şehirden bir gün bile ayrılamazdı.
Dersleri pek dinlediği söylenemezdi ama yeterli notuda alıcak kadar çalışırdı. Saçma sapan dünyanın saçma sapan kurallarına uymaktan, diretilen kalıplara sokulmaktan nefret ederdi. Tek başına olsaydı bu hayatta çoktan sarhoş olmuş, yatağındaki yüzünü bilmediği kadını, zehir saçan sözcüklerle kaçırdıktan sonra sızıyor olurdu.
NEHİR
Onu her gördüğümde neden böyle tuhaf bir hal aldığını bilmediğim duygu değişimlerim ve heyecanımla sınıfa varmıştım. Kapıya vurup içeri girdim hocanın bakışlarına cevaben "özür dilerim geç kaldım" diyerek oturabilirsin bakışlarıyla gözlerim kızları aradı. Derini görüp yanına oturdum. "Ne oldu koşarak mı geldin geç kalınca" diye takılan Derin'e "anlatıcam dersten sonra" deyince "bir şey olmuş çatlamadan ders bitse bari" dedi. "Özgü'den haberin var mı? " deyince " o da geç kalmış ikinci derse yetişirmiş" dedi.Ders bitince çay , kahve alıp bahçedeki masalardan birine oturduk. Özgü'yle , Derin sigaralarını yakarken Derin "hadi anlat ne oldu sabah bembeyazsın zaten kireçe dönmüş bi halde gedin" deyince Özgü de merakla "ne oldu kötü bir şey mi oldu? " dedi. "Tuhaf bir şey oldu ve olmayada devam ediyor" diyerek anlatmaya başladım.
"Özgü 1 hafta önce Derin'in gelmediği bir gün c blok üst katta ki cafede yemek yerken bir çocuğu gösterip "sana bakıyor" demiştin. Özgü kaşlarını kaldırıp "aa evet şu çapraz masadaki cool şeyi mi diyosun evet hatırladım" dedi. "Bir gün gelmiyorum neler oluyor" diye araya giren Derin "eee ne oldu anlatıcan mı çatlıyım mı" dedi.
"İşte o Kahverengi Saç'la o günden sonra ara ara karşılaştık ve her seferinde gözlerini ben pes edene kadar çekmedi" dedikten sonra Özgü "bak ben sana bakıyor bu çocuk dediğimde inanmamıştın çocuk sana yürüyor işte açık açık" dedi yüzündeki 32 diş gülüşüyle sigarasını söndürürken. Derin "kesin yürüyor kesin" diye atılıp "görürseniz gösterin meşhur beyi banada çok merak ettim hadi hayırlısı" diyerek tüm tatlılığıyla beni gazlarken Özgü de ona katılarak "olur bu iş ben eminim" dedi.
Ben hiç öyle düşünmüyordum. Tanrının lütfu yakışıklılığıyla ve buz kesen ıssız gözleriyle benimle ilgileniyor muydu gerçekten. Bakışlarını gözlerimde sabitleyişi, o derin anlamlı bakışları. 2 gün sonra ders bitmiş Derin' le kütüphaneye geçip sunum için bir kaç araştırma yapıyorduk. Sıkılıp sessizce Derin'in işinin bitmesini beklerken çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım.
29 Temmuz - 4 Ağustos
"Hayır, her şey yolunda! Her şey yolunda! – Ben- kocası olsaydım! Beni yaratan Tanrım! Eğer bana bu mutluluğu bağışlasaydın, bütün yaşamım bitmeyen bir dua olacaktı.
Bu durumda olan yalnızca ben değilim. Bütün insanlar umutlarında kandırılıyor, beklentilerinde aldatılıyorlar. "
3 Eylül
"Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir? "Kitabı kapatıp başımı kaldırdığımda Kahverengi Saç masanın diğer ucunda karşımdaki sandalyede oturuyordu. Bakışlarını benden çekip kitabın kapağına çevirince kitabı kaldırıp ismini okuması içi bir kaç saniye havada tuttum. Hiç tepki vermeden önündeki kağıtları okumaya devam etti. Derin gelip "Nehir gidebiliriz" deyince "tamam" deyip sanki o hiç orda değilmiş gibi davranıp kaba adamı ardımda bırakarak kütüphaneden çıktım.
Ders karmaşaları vize için hazırlık quizleri, ödev teslimleri için son günlere bırakmadan tamamlama çalışmalar derken kafam zaten yeni gelinin çeyizi gibi olmuştu. Bu karmaşaya bir Kahverengi Saç fazlaydı. Üstelik kaba, soğuk nevalenin de tekiydi zaten. Onu düşünmeyi kendime yasakladım.
Beğendiyseniz lütfen yıldızı turuncuya boyayarak beni mutlu edin. Şimdiden teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTIK YANABİLİRSİN
RomanceBir kadın var kendini yakıp beni aydınlatan Bir adam var siyahı kırmızıma karışan