SEN UKALA DÜMBELEĞİNİN TEKİSİN BAY ÇOK BİLMİŞ!!!

9 3 1
                                    


Düz saçlar, kırmızı bir bluz, siyah pantolon, kırmızı deri topuklu ayakkabılarla ikinci mülakata hazırdım.

"Siz bu odada bekleyin Alaz bey birazdan gelir" dedi insan kaynaklarından Hasan bey. 10 dk kadar bekledikten sonra kapı açıldı ve içeriye lacivert takım elbisenin içinde Kahverengi Saç girdi. Nasıl yani o da mı burda çalışıyordu belki de o da benim gibi stajyerdi. "Merhabalar Nehir hanım demek yeni mimar stajyerimiz olmak için başvuran sizsiniz" dedi elini uzatarak. Elini sıkıp" evet benim ve 10 dk dır mülakat için bekliyorum dedim.

Masanın karşısına geçip sandalyeye oturdu ve buyrun o zaman daha fazla beklemeyin dedi. Ne! Kahverengi Saç Alaz Dinçer miydi? Nasıl olur ama bizim okulda öğrenciydi. Yerin dibinde bu sorularla cebelleşirken sert ses tonuyla beni yerin dibinden çekip karşısındaki sandalyeye oturttu. "Alaz Dinçer, Dinçer İnşaat kurul başkanıyım. Sizi tanıyalım küçük hanım" dedi. Tanıyalım tabi unutmadıysam kim olduğumu. Dudağımı ısırırken "Nehir Korel, iç mimarlık 2. sınıf öğrencisiyim" dedim. Kızaran yanaklarıma inat devam ettim. "Şirketinizde staj yaparak kendimi mesleğime hazırlamak istiyorum"

Gözlerini masanın üzerindeki CV'imden ayırıp gözlerime sabitledi. "Bu işi gerçekte neden istiyorsunuz? " Sorusunu "işin içinde olmak istiyorum, gözlemlemek istiyorum. Okulda kağıt üzerinde öğrendiğim bilgilerin daha fazlası burda her gün yaşanıyor bu yüzden burda olmak istiyorum" diye cevapladım. "Yanlış cevap Nehir hanım, soruyu anlamıyorsunuz veya anlamamazlıktan geliyorsunuz" dedi ukala bir tavırla. Bana yaptığından haz alıyordu. Az önce iki kere söylemiştim zaten ne duymak istiyordu övgü mü? Çünkü çok iyi bir şirketsinizi mi?

Arkasına yaslanırken "neden burada olduğunuzu bilmiyorsanız bu staja ihtiyacınız yok demektir. Burda çalışmak için başvuru yapan bir sürü insan varken neden sizin gibi canının sıkıntısını geçirmek için vaktimi alan birinin başvurusunu kabul ediyim ki" dedi. Damarıma basmıştı ve bunu haketmişti ukala dümbeleği. "Neden burda olduğumu bilemeyecek kadar aptal ya da artık ne olarak görüyorsanız o kişi değilim. Ayrıca burdayım çünkü hayatta bir şeyi tek başıma başarmak, çalışıp karşılığını almak ve bunun haklı gururunu yaşamak istedim. Ama bu sizi hiç ilgilendirmez. Haddinizi aşan sorular sormamalısınız sayın kurul başkanı Alaz Dinçer"

Nasıl çıkmıştım ordan ne ara taksiye binmiştim. Taksinin camını açıp yüzüme vuran soğuğun kızgınlığımı geçirmesini beklerken sinirim artıyordu. Kendini ne sanıyordu ki sadece o şirkette sözü geçerdi ve orada rahatça ukalalık yapabilirdi dünya Dinçer İnşaat değildi.

"Soruyu anlamıyor musunuz? Canınızın sıkıntısını geçirmek için vaktimi alıyorsunuz" aklıma geldikçe o sinsi suratını neden tırmalamadığımı, üzerinde neden tepinip onun pestilini çıkarmadığımı düşünüyordum. Kravatıyla onu boğmalıydım. Çok bilmiş ukala dümbeleği.

Doğru anahtarı sonunda bulup kapıya açtım. Şuşu "sen misin Nil" diye seslendi. "Hayır Şuşu benim" deyip odama çıktım. Ukala kahverengi saçın hıncını üzerimdekilerden çıkartırken ayakkabılara kaç para verdiğim aklıma gelince "değmez o kendini bilmez hadsiz, şuursuz için" deyip kıyafetlerimden nazikçe kurtulup duşa girdim.

ALAZ

Alaz, camdan dışarıyı izlerken sesleri duyup odaya gelenler Hasan ve Ahu'ydu. Hasan masanın üzerindeki CV'yi alırken Ahu da "çöpe atın onu Hasan bey nasıl olsa gerekli değil artık hadsiz kız bir daha bu şirkete adımını bile atamaz" dedi.

Hasan odadan çıkmak için kapıyı açtığında Alaz döndü ve "o kızı arayıp işi aldığını söyle Hasan" dedi. Ahu şaşkınlıkla,
"Alaz bey o kız size..."
"Çıkın dışarı."
Hasan tebessüm eden yüzüyle "peki Alaz bey" dedi. Kırmızıya kaçan rengiyle Ahu odayı hışımla terk ettikten sonra Hasan bey de odadan ayrıldı.

NEHİR

Bütün günü uyuyarak geçirebilirdim ama mutfaktan gelen ve evi saran pişi kokusuna duyarsız kalamadım. Kahvaltıdan sonra odama çıkıp çantamdaki diğer kartviziti aradım. Gönenç Mimarlık. Aramak için telefonu elime aldığımda bilinmediğim bir numaradan 3 cevapsız arama vardı. "Çok gerekliyse tekrar ararlar" deyip numarayı tuşladım.

Yumuşak ses tonuyla bir bey "Gönenç Mimarlık ofisi nasıl yardımcı olabilirim" dedi. "İç mimar 2. Sınıf öğrencisiyim ve stajyer alımı yapıyor musunuz diye sorucaktım" dedim. "Tam zamanında aradınız bizde ilanlar vermeye başlamıştık gelin görüşelim şartlar uyarsa neden olmasın. Mülakat için adres ve saat bilgilerini telefonunuza mesaj olarak atarız" dedi. Telefonu kapatıp konuşmanın verdiği rahatlıkla "İşlerin kolay yürüdüğü yerler de varmış" dedim.

Hazırlanırken telefonum tekrar çaldı sabah arayan numaraydı.
"Efendim"
"Merhabalar Nehir hanım rahatsız etmiyorum umarım. Dinçer İnşaattaki staj başvurunuza kabul edildiğinizi söylemek için aramıştım. "
"Kabul mu edildim? Üzgünüm ama yanlış kişiyle görüşüyorsunuz. "
"Hayır Nehir hanım doğru kişiyle görüşüyorum bizzat Alaz bey istedi işe alındığınızı söylememi. "
"Sizde ona bizzat iletir misiniz teşekkürler ettiğimi, onurlandırdığını ama artık Dinçer İnşaatta çalışmak istemediğimi. "
"Pekala Nehir hanım iyi günler. "
"Size de. "

Ne sanıyordu bu kendini istediğinde git istediğinde gel diyebileceği biri değildim ben. Saygısızlık yapmıştı ve şimdi de kendince beni mi deniyordu. Oraya gidip işe başlıyıcam ve üstünlüğünü kabul etmiş olucam. Çok beklersin bay ukala dümbeleği.

ARTIK YANABİLİRSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin