17.Bölüm

139 9 4
                                    

Selaaam biz geldik! Multi bölüm şarkısı ve bölümü temsil eden bir resim. İyi okumalar...

****

Herkesin hayatta bir kahramanı vardır ya da beyaz atlı prensi. Hayallerini süsleyen yada gerçek olup varlığıyla güç veren biri. Çoğu kızda bu rolü babası üstlenir, hayallerindeki adam babasına benzesin ister. Bende o iş biraz farklıydı. Babamı çok seviyordum onun da bende yeri çok farklıydı ama hayatımda iki tane prens vardı, benim beyaz atlı prenslerim kardeşim ve abimdi.

Daha önceden de bahsetmiştim kızlarla pek anlaşamazdım belki de hayatımda üç tane erkeğin baş rolde olmasındandı bu. Ama gerçek şuydu ki bugün o prenslerden biri evden gidiyordu. Benim ilk adımlarıma, ilk yaramazlıklarıma şahit olan , birlikte türlü maceralar yaşadığımız yakışıklı ve kaslı abim bugün evden telli duvaklı gidiyordu.

Bir dakika sanırım telli duvaklı deyimi gelinler için kullanılıyordu, bütün bu güzel anı bozdum. Neyse sağlık olsun buda benim serseri serbest stilim işte...

"Hazal kızım hadisene! Düğün başlayacak hala evden çıkmadık !" Annemin dediğiyle gözlerimi devirdim. Alt tarafı az sonra kuaföre gidicektik ve düğünün başlamasına daha en az 6 saat vardı. Aman her zamanki annem işte abartmayı seviyor.

Sırt çantamı ve içinde elbisem olan torbayı elime alıp odamdan çıktım. Elbisemi çok severek almıştım. Çok şekerdi. Kır düğünü olduğu için ona uygun almaya çalıştım.

Koridorda abimi görmeyi beklemiyordum. "Abi? Sen gitmedin mi?" Bana doğru geldi. "Gidicem şimdi abicim"

Yanına gidip birden boynuna atladım. "Abi... Seni çok seviyorum" birden yaşadığım duygu patlaması karşısında abimin şaşırdığını tahmin edebiliyordum ama içimden gelmişti işte.

"Bende seni seviyorum prenses. Sakın evleniyorum diye senden uzaklaşacağımı düşünme. Sen hala benim ilk aşkımsın" ve benden ayrılıp merdivenlerden indi. Kızı evlenen anne gibi hissetmem normal miydi? Bide özel günüm de yaklaşıyo iyice depresyona giricem sanırım.

Nerdeyse bütün kızlar kuaföre gidicektik. Bi arabaya sığamıycağımız için annemler sonra gelecekti. Merve araba kullanmayı bildiği için biz onla gidicektik.

Merveyle Selin öne bindi. Ben, Begüm ve Gökçe arkaya sıkıştık. Tabi ki küçük olanı, Begüm'ü, ortamıza aldık.

Selin radyoyu açıp bi şarkıda durdu. Sözlerini bilmiyordum ama ritmi tam kopmalıktı. Selin şarkıyı söylemeye başlayınca Merve de ona eşlik etti.

Ben ve Gökçe de alkış tutarak eşlik ediyorduk. Begüm de omuzlarını yavaş ve ritmik hareketlerle oynatıyordu. Bütün yol boyunca bu şarkıyı dinledik.

Kuaföre gelince arabadan indik. Ama Begüm hala omzunu oynatıyodu. "Napıyosun ablacım?" diye soruyu yönelttim. "Şarkının etkisinde takılı kaldım herhalde" diyip boğazını temizledi.

İçeriye girince direk Gökçeyi aldılar. Biz de koltuğa oturup beklemeye başladık. Telefonum çalmaya başlayınca osuruk sesi gibi ses çıktı. Koltuklar deri olunca bide telefon titreşince tabi...

Hemen telefonu cebimden çıkarıp açtım. Bu rezilliği annem yüzünden yaşamıştım. Umarım mantıklı şeyler söyler. "Efendim?"

"Çok kişi yok deme kız. Kalabalık mı?"

"Yok yok. Bi iki kişi var. Onlar da kaş bıyık aldırıyo"

"Tamam madem biz çıkıyoz yola" diyip telefonu kapattı. Bunu için mi aramıştın şimdi anne? Boşu boşuna osurdum. Yani öyle gibi oldu.

Zıt KutuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin