18.Bölüm

112 9 5
                                    

Düğünün üzerinden bir aydan fazla zaman geçmiş herkes telaştan kurtulup eski haline dönmüştü. Artık üzerimizde sınav haftasından yeni çıkmış öğrenci rahatlığı vardı. Adeta gaffur donunu andıran beyaz, üzeri lacivert çizgili pijamamı ayağımdan çıkarıp kot pantolonumu giymiş ve saçımı gelişigüzel toplayıp acele ile evden çıkmıştım.

Gönül isterdi ki kapımda BMW'si ile bekleyen yakışıklı bir sevgili ama beklettiğim kişiler Alper ve Buğraydı. Annemlere evden çıktığımı söyleyip arabanın arka koltuğuna bindim.

"Tam 40 dakikadır seni bekliyoruz hanımefendi, bizi özel şoförün falan mı sandın?" Bana mahalle karıları gibi elini belini koyarak sitem eden Buğra'nın kafasına bir tane geçirdim.

"Uyuyakalmışım ne napayım? Sanki ben sizin ağaç olmaya meyilli gövdenizi görmeye çok meraklıyım!" Saçlarımı savuracaktım ama toplu olduğu için önüme gelen küçük bebek saçlarını savurmak zorunda kaldım.

Aferin ilk defa bir işe yaradınız sevgili bebek saçları!

"Bugün sinirliyiz galiba?" Alperin sorusunca cevap veremeden Buğra sazan balığını andıran bir salaklıkla atladı. " Yalnızlık başına vurmuştur."

"AA ne yalnızlığı be! Nerem yalnız benim?" Alper gülerek ekledi. " Sevdgilin yok ya onu kastediyor aklı sıra. " Ve bir kahkaha. '' Komik misiniz siz? Ha sesini güzel zanneden Songül, ha kendini komik zanneden sizler, arada hiçbir fark göremiyorum."

"Vee Hazal attı gol oldu!" Alper ortalığı kışkırtmak için her laf söyleyene destek oluyordu. Pis çıkarcı. " En azından biz savaşla aşkı karıştırmıyoruz! " diyip kahkaha atan Buğrayla gözlerimi devirdim.

"Ne zaman bitecek bu yol? Normalde 15 dakikalık olan yol sayenizde 15 asır gibi geldi!"
"Tamam Hazal başkan kızma, az kaldı."

"Ama kız sahi sende bulsan ya kendine birini." Buğra üzerime geliyordu. Kendi kuyusunu kazıyordu da haberi yoktu işte.

"Aman iyi ki kırk yılın başında bir sevgiliniz oldu. Hem benim taliplerim kapımdan ayrılmıyor da ben istemiyorum!" "Hangi taliplerin Hazal? Hayır az önce kapınızda bir sürü köpek vardı da." Alper de öldür beni Hazal, yol beni Hazal diye bağırmaya başlamıştı anlaşılan.

"Siz annemlerle anlaşma falan mı imzaladınız lan? Ne bu böyle sabah sabah. Durdur arabayı inicem Alper!" Araba anında durdu. "Hah şöyle söz dinle." İkisi yine kahkaha atınca ne oldu dercesine onlara baktım.

"Sen durdur dediğin için durmadım, zaten gelmiştik. Hahahh" "Gerizekalılar!"

Arabadan inip mağazaya girdik. Buğra kolunu Alperin omzuna koymuş elini de yumruk yapıp ağzına doğru götürmüş kahkaha​ atıyodu. Hayır benimle dalga geçerken bu kadar gereksiz havaya ne gerek var?

Şimdi de bana bakarak kahkaha​ atıyolardı. Bir​ anda kafamı onlara çevirdim. Elimi yumruk yapıp kafalarına doğru uzattım, ama sonra vurmaktan vazgeçtim​.

İşaret parmağımı onlara doğru uzatıp, "Lan bana bakın, dalga geçip durmayın sıçarım ağzınıza, gözünüze.
! Yürüyün iş yapın lan!"

Hiç kimsenin bakmadığına emin olunca el hareketi çektim. "Nah bi daha size öğlen yemek ısmarlamalar." diyip saçımı savurarak gittim. Yani bebek saçlarımı.

Omzunda birden bir el hissettim. "Bak valla kanka şaka yaptık biz." Ellerimi göğsümde bağlayıp onlara sırtımı döndüm. "Takılıyoduk kızım biz senle." Alper ellerini birbine bağlamış yavru köpek gibi bakmaya çalışıyordu.

"Öğle yemeği ısmarlamıcam diyince yalvarmaya başladınız, benim için değil ki. Beleş yemek için." Buğra bir şey demek için ağzını açmıştı ama diyecek bir​ şey bulamayınca Alper'e döndü. İkisi de bi şey demeyince iki işaret parmağımı da onların dudaklarına yerleştirdim.

Zıt KutuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin