☕3.Bölüm|Model|☕

55 25 3
                                    

Resim; Öykü(Juniel)

..

Adam, kamerasını bulmuş olmasına rağmen içi hiç rahat değildi. 'Neden böyle bir tepki verdim ki?' diyerek kendisini sorgulamaya başlamıştı, hatta şu an içinde ki ayıcığın bile konuşmasını istiyordu fakat ayıcık her zaman ki-ne göre bugün çok sessizdi. Adam, kendi kendine konuşmayı tercih edip hazırlanmaya koyuldu. 'Her neyse... Şu an işim için çözüm yolu bulmam gerekiyor.. Evet bulmam gerekiyor.' deyip ellerini birbirine çarptı.

Siyah kabanını giyinip, kamerasını omuzuna aldı ve evden çıktı. Kızın işletmesinin önünden geçerken sanki o an dünyayı ağır çekime almışlar gibi süzdü. Kendisine bakıldığını fark eden kız gülümseyerek dışarıya çıkıp adamın yanına geldi. "İşe gidiyorsunuz her halde... K-komşum." son kelimeyi adamdan çekinerek söylemişti kız.

Adam şaşkınca kıza cevap vermeden gözlerine bakıyordu -aslında pek şaşırılacak bir şey olmadığının kendisi de farkında fakat şaşırdığı şey, kız geldiğinden beri ona bir kere bile iyi davranmamıştı ve şu an kız karşısında gülümseyerek adama bakıp rahatça konuşmaya çalışıyordu- adamı şaşırtan şey tam olarak buydu.

Kız, tekrar konuşacakken adam hipnozdan kurtulup kekeleyerek cevap verdi; "Ah~ E-evet... İşe, işe gidiyorum." kız ellerini önünde birleştirip parmaklarını ovarak "O zaman ben sizi tutmayayım." deyip hafif bir tebessümle başını öne eğip adamın yanından ayrıldı.

....

Adam, kafasını masadan kaldırıp sesli bir şekilde "AİŞŞ! Tam model olmalı, neden aptallık ettim ki başta.” dedi. Ofisin en geveze insanı adamın yanına gelip, masaya oturdu "Abi, kusura bakma ama o zaman demek ki yine uykunda geziyor muşsun." adam, karşısında duran zayıf aklı beş karış havada olan adama bakıp "Yine ne saçmalıyorsun sen?" dedi.

Karşısında oturan adam, ayağa kalkıp bilmiş bir tavırla ellerini pantolonun cebine koydu. "Abi anladığım kadarıyla bir kız bulmuşsun ve affedersin ama bir eşeklik edip onun elinden kaçıp gitmesine izin vermişsin." haklıydı son kelimesine kadar haklıydı. "Serhan!" bilmiş adam seslenilen tarafa bakıp daha sonra eğilip, Eymen'in kulağına fısıldadı. İkinci bir seslenişten sonra Serhan hızla Eymen'in yanından ayrıldı.

Serhan gider gitmez Eymen tekrardan kendi kendine konuşmaya başladı, 'İyi de ben şimdi bu kızla nasıl yakın olacağım ki? Ayrıca o kaba davranışlarımdan sonra ben olsam kendimle arkadaşlık dahi kurmazdım.' küçük ayıcık devreye girip 'Sen zaten bu kızdan hoşlanıyorsun dostum. Sadece yapman gereken bir çiçek alıp özür dilemek.' , 'Off! Konuşmanı, fikir vermeni beklememeliyim. Ne hoşlanması? Ne çiçeği? En iyisi sen uyumaya devam et ayıcık.'

İçinde ki ayıcık diye adlandırdığı sesi susturup düşünmeye devam etti.

...

Kapının çalmasıyla Mert koltuk değneklerinden yardım alarak gidip kapıyı açtı. "Selam." karşısında uzun boylu, kahverengimsi saçlarını eliyle karıştırıp, uykusuzluktan gözleri şişmiş kalın dudaklarıyla aptal bir gülümseme sergileyen adama şaşkınca baktı. Mert kolunda ki saate baktığında saat çoktan gece yarısını geçmişti.

"Eymen!.. Bu saatte burada ne arıyorsun?" Eymen ellerini kot pantolonun ceplerine sıkıştırmaya çalışarak "Hiç, yakın dostumun yanına gelemem mi?" deyip Mert'in cevap vermesini beklemeden evin çok iyi bildiği salonuna geçti. Mert kapıyı kapattım yavaş adımlarla yanına gidip koltuğu attı kendisini.

Eymen gözleriyle adeta evi tarıyordu. Uzun süren sessizliğin ardından Mert konuştu, "Ee ne oldu anlatmayacak mısın?" , "Neyi?" , "Anlaşılan buraya bir şey bulmaya gelmişsin.. Artık şu ağzında ki baklayı çıkar." Eymen bir an oturduğu koltukta toparlanıp "Ah- şimdi aklıma geldi dün beni neden çağırmıştın? Fotoğraf makinemi de almamı istemiştin.. Onu sormak için geldim... Evet evet bunun için geldim."

Mert, alaycı bir gülümseyişle oturduğu koltukta geriye doğru yaslandı. "Bunun için buraya kadar gelmene gerek yoktu ki, arasaydın keşke anlatırdım." , "Evet ama biliyorsun kovulmanın eşiğindeyim belki bununla alakalıdır diye ciddiye alıp buraya geldim." Mert anlamışçasına kafasını sallayıp, ayak sesi gelen merdivenlere doğru baktı.

Kız, gözlerini ovuşturarak onlara yaklaştı. "Ne oldu abi? Kim geldi?" , "Gel, Öykü gel.." Eymen'in gözleri artık aradığı şeyi bulmuştu, onu. Öykü, kısa sürede tamamen kendisine gelip Eymen'i fark etti. "Hoş geldin komşum." diyerek yüzündeki kocaman gülümsemeyle Eymen'i selamladı. Mert gülümseyerek "Demek tanışıyorsunuz.. Harika bu faslı sevmiyorum biliyorsunuz.. " küçük gülüşmelerin ardından Mert konuşmaya devam etti.

"Eymen, Öykü benim tek kuzenim tek kız kardeşim. O benim için çok değerli, bu yüzden senden küçük bir iyilik isteyeceğim." , "Elbette ki, elimden gelen her şeyi yapabilirim." , "Biliyorsun, Öykü'nün küçük bir işletmesi var senin yaşadığın civarlarda.. Bunun tanıtımını yapmanı istiyorum. Aslında bunu ben yapacaktım fakat şu an senin bir modele ihtiyacın olduğunu biliyorum bu yüzden ikinize de yardım etmek istedim.".

Eymen anlamışçasına kafasını salladı. Öykü hemen lafa girip "Yardım etmek istemezsen bunu anlayabilirim sorun değil.” dedi. "H-hayır elbette ki yardım etmek istiyorum." Eymen'in ani çıkışıyla Mert şaşkınca bakıp gülmeye başladı. Eymen, utanıp başını önüne eğdi.

...

Bir haftadır süren çekimlerin ardından Eymen, ek olarak 3 gün bilgisayarının başından kalkmayıp hem yeni bir sunum hazırlayıp hem de fotoğrafları editledi..

Sabah erkenden uyanmasını sağlayan alarmı kapatıp, sıcacık duşunu almak için banyoya gitti. Suyun sıcaklığını ayarlayıp küvetine doldurmaya başladı. Aynı zamanda ekmek kızartma makinesinden çıkan sıcacık ekmeklerini alıp tabağına bırakıp buzdolabından en çok sevdiği vişne reçelini çıkartıp ekmeğinin arasına sürdü. Hızlı bir şekilde yiyip banyoya döndü. Üstündekileri birer birer çıkartıp kendisini sıcak suyun içine bıraktı...

Yarım saat sonra üstünü sıkı sıkıya giyinip eline dosya çantasını aldı ve boynuna kamerasını astı. Kapıyı açmasıyla karşısında kısa boylu, kocaman gülümsemesiyle kaybolan küçücük gözleriyle Eymen'e bakıp elinde ki beyaz fincanda sütlü kahvesini uzatıp "Günaydın." dedi. Eymen kısa bir şaşkınlığın ardından gülümseyip "Günaydın. Ne zamandan beri burada bekliyorsun?" kız sağ elinin işaret parmağını çenesine koyup hafif hafif pat patlayarak "Imm.. Bilmem ama çok uzun olduğu doğrudur çünkü o kadar geç çıktın ki soğuyan kahveni iki kez yenilemek zorunda kaldım."

Eymen, kızın elinde ki kahveyi fark edip hemen eline aldı. "Çok üzgünüm beklettiğim için. Fakat beklemek yerine kapıyı çalsaydın keşke." kız sadece gülümsedi. Eymen tam kahveyi hızlıca yudumlayacak iken kız ellerini tuttu. "Sakın, bir daha benim kahvem yüzünden ağzının yanmasını istemiyorum." Eymen, kızın ne demek istediğini anlayıp kahveyi üfleyerek yavaş yavaş içti.

...

Sonunda yeni bölümü yazabildim.. :D Bundan sonra hafta bir veya iki bölüm yayımlamaya çalışacağım.. Desteklerinizi bekliyorum, mutlaka bölüm hakkında düşüncelerinizi yazın lütfen^^

Sıcak KahvemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin