Sabah uyandığımda Azra hâlâ bana sarılı bir şekilde uyuyordu, onu uyandırmadan sessizce odadan çıktım. Kendi odama geçip sıcak bir duş aldım. Okul saatine daha vardı, yavaş yavaş formamı giydim saçlarımı kurutup taradım ve uçlarını bukle şeklinde su dalgası yaptım. Kirpiklerime rimel sürüp dudaklarımada çikolatalı dudak balmımı yedirdim çantamı tek omzuma takıp odadan çıktım. Boğazlarım ağrıyordu portmantodaki boyunluğumu da boynuma doladım postallarımı ayağıma geçirip evden çıktım. Çok erken çıktığım için sahilden gidecektim, hem temiz hava ile içim açılırdı epeydir sahile gidemiyordum özlemiştim. Sahile giderken yol kenarındaki cafeden kahve aldım ve sahil yoluna girdim. Mis gibi kahve ve deniz kokusu içimi açmaya yetmişti.
Sahilde sabah koşusu yapanlar, çocuklarıyla bisiklet sürenler vardı. Bense okula beynimi yemeye gidiyordum, ne güzel ama.
Sahil boyu yürüdüm, elimdeki kahveyi daha bitirememiştim ılıklaşmıştı bir dikişte içtim. Karşıdan karşıya geçmek için yol kenarında durdum ve yolu kontrol edip geçtim, okulun karşısındaydım yanımdan siyahlar içinde bir range rover geçti ve okula girdi. Okuldaki öğretmenlerin de arabası vardı fakat müdürün bile bu kadar pahalı arabası yoktu. Varsada ben bilmiyordum ama hiç öğretmen arabası gibi durmuyordu, öğrenci olabilirdi yaşını doldurup alan ama okula park etmek yasak olmalıydı bununla ilgili bir fikrim yoktu. Fazlada umursamadım, okula girdiğim de direk binaya yöneldim merdivenleri uyuşukça tırmanıp sınıfa girdim. Sınıfta iki kişi vardı, direk yerime geçip oturdum kafamı masaya koyacaktım ki alnımdaki bandaj buna engel oldu onu çoktan unutmuştum canım acımıştı sıraya değince elimle yaramın üzerini hafifçe ovuyordum sızısı geçsin diye, bu sırada Berzah'ın sınıftan içeri girdiğini gördüm oda bana bakıyordu zaten girişte kolaylıkla görülebilen bir yerde oturuyordum ama arka tarafta.
Yanımdan geçerken durdu ve bana döndü masanın üzerine ilaç koydu ve kendi yerine ilerleyip sırasına yerleşti. Neden böyle birşey yaptığını anlamamıştım, sanırım başımın ağrıdığını düşünüyordu."Bu ne?" Diye sordum ona doğru dönüp.
"Neye benziyor?"
"O anlamda sormadım, neden böyle birşey yaptın?"
"Alnındaki yara başına ağrıtabilirmiş."
Vay be alnımdaki yarayı hâlâ unutmamış çok şaşırmıştım doğrusu öyle ki kaşlarım bile havalanmış şaşkınca ona bakıyordum.
Bıyık altı gülümsediğini görür gibi oldum kafasını olumsuz anlamda sallamıştı fakat gülüş hemen gitmişti hayal mi gördüm acaba diye düşünmeden edemedim."Bununla ilgileniyor musun?"
"Ne önemi var?"
"Bir önemi var demedim ama düşünmen garip seninle arkadaş bile değiliz."
"Böyle şeylerde arkadaş mı olmak gerek? İnsanlar birbirlerine yardım etmek için arkadaş mı olması gerekiyormuş?"
"Hayır, söylediklerimi başka yere çekme." Doğru düzgün düşünemiyordum bile sabah sabah uykum açılmıştı resmen.
"Başka yere çekmiyorum olanı söylüyorum."
"Her neyse teşekkür ederim."
Cevap vermedi, önüme döndüm neden böyle davranıyordu anlamamıştım. Birden bana sorular soruyor, sıkıştırıyor şimdi de yardım ediyordu. Onu anlayamıyordum, ama artık kesin emindim Berzah'ın kim olduğunu öğrenecektim.Buket yanıma koşturarak gelmiş ellerini çırpıyordu sınıfa girdiğini bile görmemiştim. Ona döndüğümde hemen gözleri alnıma tırmandı. "Arel ne oldu?"
"Önemli birşey değil duvara çarptım." Deyip elimle bandajı kontrol ettim.
"Ne! duvara mı çarptın?" Dedi. Sesi yüksek çıkmıştı, saçmaydı evet duvara çarpmak kolay değildi ama olmuştu işte hiç uzun uzadıya anlatamayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Genç KurguGözlerim kapalı ellerimi iki yanıma açmış duruyorum. Bir adım dur, iki adım dur, üç adım, ve yine dur... Saçlarım rüzgarın sertçe esmesiyle herbir yana pervasızca savrulurken sadece gözlerimi kapatıp dinledim, dinledim ve dinledim. Huzuru tenime işl...