3.Bölüm: ''TANIŞMA''

447 75 24
                                    

Multimedia'da Berk var,okurken kafanızda canlansın diye koydum. Diğer bölümlerde Duru'yu da koyarım. Keyifli okumalar :)

Doktorumun gözleri masanın üzerinde duran deftere takılmıştı.

Hayır! Evlilik hayallerimi okumuş olmalıydı. 

Rezil olduum!!

Ne annem ne de doktorum hiçbir şey söylemediler. Şuan kıpkırmızı olduğumun farkındaydım ve sanırım bu halim doktorumun gözünden kaçmamıştı.

''Yarım saat sonra çıkabilirsiniz.Geçmiş olsun.'' Gülümsedi ve odadan çıktı.

Kızdı mı acaba? Keşke düşüncelerini okuyabilseydim. Annem masadaki defteri aldı ve çantama koydu.

''Hayallerini artık doktorun da biliyor Duru. Ne güzel!''

Güzel mi? Ben utançtan kıpkırmızı oldum ama annem güzel diyor. Ah,anne sen  benim yerimde olsan neler hissederdin acaba.

Uzun bir süre odaya sessizlik hakim oldu. Daha sonra annem sessizliği bozarak kendi telefonundan yabancı bir parça açtı.

Annem...Benim annem yabancı şarkı dinliyor öyle mi? Kulaklarımla duymasam buna hayatta inanmazdım. Bu şarkının onda ne işi vardı ki?

Sanırım yüzümdeki soru işaretlerinden şaşırdığımı anlamıştı.

''Ne var Duru? Ben böyle şarkılar dinleyemez miyim?'' Gülümsedik.. Sonra annem eşyalarımı toplamaya başladı. Ben de yataktan kalkım üzerimi değiştirdim. Az önceki kırmızı yanaklı Duru'dan eser yoktu...

Odanın kapısı açıldı ve içeriye hayallerimi süsleyen doktorum girdi. Hiç gitmek istemiyordum ama. Keşke daha önce bileklerimi kesseydim.Böylece adını bile bilmediğim doktorumla daha önce tanışma fırsatı bulurdum. 

''Tekrar geçmiş olsun. Sizi hastanemizdeki psikoloğa yönlendirmek istiyorum.Tabi sakıncası yoksa?''

Nee! Psikolog mu? Benim sorunlarım olduğunu mu düşünüyordu yani? Ooff...

Her ne kadar sinirlensem de bu fikir mantıklı gelmeye başlamıştı. Belki de buraya gelerek doktorumu göreceğim içindir. Gülümsedim. Ve sanırım doktorum bu çarpık gülümsememi gördü.

''Hoşuna gitti sanırım Duru'' O da gülümsedi.

Ben de başımla onayladım.

''Bence de güzel bir fikir. Yani, daha iyi tanıyabilirim seni bu süreçte.''

Tanımak...Daha iyi tanımak!! Eğer konuşabilseydim böyle bir durumda ilk işim sevinçten çığlık atmak olurdu.

Arkamda duran anneme baktım. Ne kadar sevindiğimi anlamıştı sanırım. Gülümsedi ve başıya onayladı.

''O zaman yarın öğlen saat 13:00'da burada seni bekleyeceğim.''

Annem, benim bir tepki vermeme fırsat vermeden konuşmanın ortasına atladı.

''Peki Berk bey. Tekrar çok teşekkür ederiz.''

''Rica ederim.Geçmiş olsun.''

Berk mii ? Demek bu yakışıklının ismi Berk'ti. İsmi gibi kendisi de Mü-kem-mel !

Hastaneden çıktık ve annem bir taksi çağırdı. Anneme işaret diliyle;

''Buradan doktorumun adını öğrenemeden gideceğim için çok üzülüyordum anne. Neden bana söylemedin?'' 

''Tamamen aklımdan çıkmış tatlım. Bu arada gözlerin parlıyor. Sanırım bunun sebebi haftada üç kez buraya gelecek olman, değil mi?''

Onaylarcasına başımı salladım. Hemen sonra taksi geldi ve eve gittik. Evimi gerçekten çok özlediğimin farkına vardım. O iğrenç hastane kokusundan kurtulduğuma sevinmiştim.

Açıkçası o akşam yemeğimi olduğundan daha hızlı yedim. Duş alıcaktım ama o işi sabaha erteledim. ve yaklaşık yarım saat yarın ne giysem diye kıyafet aradım. En sonunda dizlerimin hafif üzerinde, üzerime tam oturmayan bir elbise seçtim. Geçrekten yorumluştum. Ben hayatımda ilk defa birisi için bu kadar özen göstermiştim.İnanamıyorum!                                                                          

  En sonunda yorgunluktan gözlerim kapandı ve uyudum.

***

Sabah erkenden kalktım ve duş aldım. Heyecandan ölmek üzereydim. Annem bu tatlı heyecanıma pek anlam veremiyordu ama o da benim mutlu olmama seviniyordu sanırım.

Ve sonunda o saat geldi. Aslında bu kadar hazırlık boşa gidicek. Ben oraya Berk'i görmeye gidiyorum ama 2 saat boyunca konuşacağım kişi Berk değil. 

Son kez aynadaki görüntüme baktım ve evden çıktım. Annem bende geliyim diye çok ısrar etmişti ama tek başıma biraz kafamı dağıtmak istiyordum. Sonunda hastaneye geldim. Doktorum yani Berk dışarıda birisiyle bişeyler konuşuyordu. Beni görünce  hemen yanıma geldi. 

''Hoşgeldin Duru. Hadi gel seni yeni doktorunla tanıştırıyım.''

Yok,istemez. Gel bi kahve  içelim önce biz seninle. Olmaz mı ? 

Ben düşüncelerimin içinde boğulurken farkında olmadan doktorun bulunduğu kata gelmiştik. Berk gitti ve ben tek başıma odaya girdim.  Oda garipti ama benimkine benziyordu. Perdeleri koyu renkteydi. Siyah fazla büyük olmayan bir masa ve 2 tane de siyah koltuk vardı.  Duvarları değişik tablolar süslüyordu... Yeni doktorum, benim meraklı bakışlarıma aldırmadan koltuğa oturmamı söyledi. Uzun bir süre konuştuk. Tabi sadece doktorum konuştu. Ben sadece uyudum. 

''Diğer gelişinde uyuklamanı istemiyorum küçük hanım.''

Başımla onayladım.

Bana küçük hanım falan diyemezdi! Sadece Berk ve annem söyleyebilirdi bu lafı.

Uyku sersemliğiyle odadan çıktım. Berk beni kapının önünde bekliyordu.

''Nasıl geçti? Sevdin mi doktorunu?''

Sonradan aklına gelmiş gibi bana bir defter ve kalem uzattı. Yazmam için yani. Sanırım karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamdan hoşlanmıyor. Doktorumu daha fazla kızdırmas-dan yazıyım en iyisi.

''İğrençti.''

''Kapıdan dinledim sizi.Adam çok güzel konuştu neresi iğrenç bunun?''

''İğrençti işte. Çok sıkıcıydı,uyudum zaten.''

''Sıkıcı falan değildi. Sıkıcı olan sensin küçük hanım.'' Bunu alay eder gibi söylemişti ama az da olsa kızmıştım. Ne kadar eğlenceli olmamı bekliyordu benden?  

''İstersen seni eve bırakmadan önce bir şeyler içelim,olur mu?''

BENİ EVE BIRAKMADAN ÖNCE... Ne yani eve beraber mi gidecektik?  Süper! Ama bundan daha güzel olan bir şey varsa o da beraber zaman geçirecek olmamızdı sanırım.

**

Kolumdaki saate baktım. 04:25. Uzun süredir oturduğumuz kafede Berk'in kusursuz yüzünü inceliyorum. Fazlasıyla kusursuz olan yüzünü.

Koyu kahverengi gözleri vardı. Yüzünde yeni çıkan sakalları da oldukça çok yakışmıştı. Onu izliyordum çünkü hayatımda bu kadar kusursuz bir adam görmemiştim. Ve sanırım bir kusurunu yakalamaya çalışıyordum. Ama yok,yok,yok!  Yaşına göre çok yakışıklıydı gerçekten. Sahi, bu adam kaç yaşındaydı ki? Benden büyük olduğu kesin bir gerçek ama fazla da yaşlı olamazdı. 

Tam kaç yaşında olduğunu nasıl sorsam diye düşünürken kurtarıcı kahraman gibi düşüncelerimi yok etti.

''Duru.Sen kaç yaşındasın?'' 

Önümde duran deftere ''18'' yazdım.

''Güzel.''

Kim güzel? Ben mi yaşım mı? Of!!

''Merak ediyosundur belki. Ben de 21 yaşındayım.'' 

Başka birisi şu an ki surat ifademi görse deli gibi bakar. Berk 21 yaşında mı yani !! İnanamıyorum aramızda sadece 3 yaş var. Yani bu da demek oluyor ki; EVLENMEMİZ İÇİN HİÇ BİR SAKINCA YOK!!!

FALL IN LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin