5.Bölüm: ''İLK ÖPÜCÜK''

348 60 17
                                    

Berk gideli 3 saat olmuştu. Ben tüm gün uyumayı planlarken sadece 3 saat mi uyumuştum yani? Bari çocuğu kovmasaydım...

Birden zil çaldı.İki seçenek var;

1-Gelen annem.

2-Gelen Berk.

Gelen kişinin Berk olmasını umarak kapıya yöneldim. Ta-daaam.Annem! Gülümsedim ve az önce kalktığım yatağıma tekrar yattım. Annem hemen yanıma geldi. -Işık hızıyla geldi desek daha doğru olur.-

''Hiç bir şey yememişsin Duru. Az önce de Berk gelmiş onu da kovmuşsun,iyi misin?''

Az önce mi? Tam 3 saat önceydi o. Ve Berk'in de hemen anneme söylemesi mi gerekiyordu? İspiyoncu...

Kafamı tekrar kaldırdığım yastığıma gömdüm. 

''Yarım saat sonra randevun var,Berk almaya gelecek hazırlansan iyi olur.''

Randevu mu? Yatağımın kenarındaki masada duran defteri ve kalemi aldım.

''Ama,Berk yarın olacağını söylemişti.'' 

''Yarın doktorun yokmuş,yani bugün.Hazırlan hadi.''

Yok muymuş? İşi ne bu doktorun? Yatağımdan, bir kaplumbağa hızıyla çıkıp dolabımın karşısına geçtim. Uzun bir süre içindeki kıyafetlere göz gezdirdim. Ben bunları ne zaman almıştım ya?

Annem odaya girdi.

 ''Sen hala hazırlanmadın mı Duru?'' Bomboş gözlerle anneme baktım. Hala elimde duran deftere tekrar yazmaya başladım.

''Hiç bir şey giymek istemiyorum ama...''

''Yani çıplak gitmek istiyorsun,öyle mi?'' Annem bunu söylerken yüzünde alaycı bir ifade vardı. Bende gülümsedim. 

''Çabuk ol,5 dakika sonra geliyorum.''

Derin bir nefes aldım ve dolaptan rastgele bir pantolon ve gömlek seçtim. Saçlarımı da serbest bıraktıktan sonra aynadaki görüntüme son kez baktım.Evet,İĞRENÇ oldum. Hazırım yani.

Yüzümde saçma bir tebessüm oluşmuştu. Odamdan çıkarken kapı çaldı. Annem yine benden önce davranarak kapıyı açtı. Berk'in sesi evi doldurmuştu resmen.

''Duru hazır mı?''

Bu sefer annemin cevap vermesine izin vermeden Berk'in görüş alanına girdim. Beni görünce gülümsedi. Fazla seksi bir gülümseme olmuştu sanırım. Ne yani, ben 3 saat önce bu çocuğu mu evimden kovmuştum? Rezillik...

Annemi öptükten sonra çantamı alıp çıktım.

''Daha iyi görünüyorsun.''

Başımı onaylarcasına sallarken gülümsedim. Arabaya bindikten sonra başımı cama yasladım.Aslında yolculuk sırasında uyumayı çok severdim ama hastane ve evin arasındaki mesafe yok denecek kadar azdı.Ama Berk yine de arabayla götürüyordu. Hastaneye girdiğimizde yüzümü ekşittim,hastene kokusu kadar iğrenç bir şey yok sanırım. Doktorun kapısının önüne geldiğimizde Berk hiç beklemediğim bir şey yaptı. E-evet, beni öptü ve ''1 saat bekleyeceğim seni.Uyumak yok,başka şeylerle ilgilenmek yok,sadece doktoru dinleyeceksin küçük hanım.Anlaştık mı ?'' Şuan Berk'in içine annemin kaçtığını hissettim. Tıpkı annem gibi konuşmuştu ama kızamıyordum Berk'e. Zaten şuan istesemde kızamazdım ki,olayın etkisini hala üzerimden atamamıştım çünkü. Berk, yanaklarımın  kızarıklığını görünce, yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti,böylece gamzesi tamamen ortadaydı. Başımı öne eğdim ve odaya girdim. Az önce Berk'in söyledikleri umruda bile değildi. Ben şuan farklı bir Dünya'daydım. Beni neden öpmüştü ki ama? Duygularını göstermek istiyordur belki de.. Bu fikri hemen aklımdan sildim. Hangi duygularını ifade edebilirdi ki? O benim doktorumdu sadece.Sanırım bundan daha ilerisi sadece benim hayal dünyam içindi. Kafamdaki düşüncelerle boğuşurken doktorun beni izlediğini fark ettim.

''Bugün çok dalgınsın Duru,istersen şimdi eve git yarın tekrar görüşürüz.Olur mu?'' Bu teklife hayır demem için kesinlikle aptal olmam gerekiyordu. Rahatlamış bir şekilde başımı salladım ve odadan çıktım. Hastane koridorunda gözlerim Berk'i arıyordu ama yoktu. Gitmiş miydi acaba? Yüzümü astım ve tuvalete doğru yürümeye başladım. Beni bırakıp gitmişti cidden. Yuh ya.Katıksız odun resmen. 

''Bensiz nereye gidiyorsun bakalım küçük hanım?'' Ses koridora yayıldı ve olduğum yerde duraksadım. Berk! Arkamı döndüm ve ona doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Beni burada bırakmamıştı.Gülümsedim ve ona tıpkı bir çocuğun annesine sarıldığı gibi sarıldım. O da kahkaha atmaya başladı.

''Korktun mu yani? Lütfen, dışarıda annesini kaybetmiş bir çocuk gibi korktuğunu söyleme bana.'' Bunu söylerken gamzesini ortaya çıkaracak bir şekilde gülümsüyordu. Ne vardı ki bunda bu kadar gülünecek ? 

''Seni bırakıp gitmem,merak etme.'' Güven veren bir şekilde bana kollarını sarınca bende istemsizce -tamamen istemliydi- ona sarıldım. Yeni fark ettim ama çok güzel kokuyordu. Zaten erkek parfümlerine bayılırm ama Berk'in parfümü fazlasıyla güzeldi. O an iğrenç koktuğumu hissettim ve Berk'ten uzaklaştım. Hala gülümsüyordu. 

Çantamdan çıkardığım küçük not defterine yazmaya başladım. Berk hala gülüyordu. Salak şey!

''Gidelim artık,annem merak etmiştir.'' Bu cümleyi yazdığıma hala inanamıyordum ama yazmıştım işte. Annem buraya gelmem için bo kadar ısrar etmişti ki,merak etmesi imkansızdı.Sadece 'Acaba aralarında bir şey oldu mu?' düşüncesine kapılırdı. Berk,başının olumlu olarak salladığında gülümsedim ve hastanenin çıkışına doğru ilerledik. Zaman hızlıca geçmişti yine ve eve gelmiştik. Berk beni bıraktıktan sonra arabasına bindi ve gaza yüklenerek geldiği gönün tersine gitmeye başladı. Ah,araba kullanışı bile harika olan bir kişiden bahsediyoruz burada. O ve ben? Evet artık düşündüklerimin gerçekleşemeyeceğini bir kez daha anlamıştım. O kusursuzdu. Ama benim kusurlarım, onun yaşı kadardı. 

Zili çalmak yerine kapının önündeki merdivenlerde oturmayı tercih ettim. Sanırm 1 saat oturmak,rahatlamamı sağlardı. 

Kolumdaki saate baktım. 9 dakika 13 saniye! İnanmıyorum sadece 9 dakika mı oturdum yani? Hiç bir şeyi beceremiyorum cidden,oturmayı bile...

Omuzlarımı düşürdüm ve zili çaldım. Annem kapıyı açtığında yüzü gülümsüyordu. Bugün herkes yüzüme bakıp pişmiş kelle gibi gülümsemek zorunda mıydı ? Tepki vermeden odama gittim. Üzerimi değiştirdikten sonra kendimi yatağa attım.Kendimi.

Annem odaya girip ''Bil bakalım yarın bize kim geliyor?'' derken bile gözleri parlıyordu. Masada duran not defterini alıp yazmaya başladım.

''Kim? Başbakan falan mı? Yani baya sevinçlisin de.''

''Hayııır.Yağmur!'' Bunu söyledikten sonra kahkaha attı. Annem cidden garipti. Anlamsız gözlerle ona baktım.

''Duru bana sakın Yağmur'u hatırlamadığını söyleme.'' Hatırlamamıştım ama... 

''Eski mahallede benim kankam olan,şişman,gözlüklü,çirkin olan Yağmur'dan bahsediyoruz sanırım.''  O günlerimi gerçekten özlemiştim. Konuşabiliyordum çünkü o zamanlar. Ama duygusallığın sırası değildi. Annem  ''Eveet'' diye bağırınca hızlıca odadan çıktım. Of ya ben o kızla ne yapacaktım şimdi.Kesin kilo almıştır,zaten kiloluydu. Hem nasıl konuşacağız ki? Acaba Yağmur'un bundan haberi var mı?  Ama olsaydı o kadar yolu boşu boşuna sadece dilsiz bir kızın yanında durmak için gelmezdi. Hem benim için geldiği de yoktu zaten.. Annem peşimden geldi ve tam karşıma dikildi.

''Çok heyecanlıyım. Hadi hemen uyu,dinlen. Yarın seni karşısında böyle uykusuz görmesin kız.'' Aman be ne değerli kızmış! Açıkcası çok merak ediyordum. Odama girdim. Kitaplığımda tamamlanmamış onlarca kitap vardı ve birini alıp yatağa yattım. Amacım kitabı bitirmekti ama çok yorgundum ve uyumak daha mantıklı geliyordu. Sonunda gözkapaklarım kapandı.Oh be,uyku kadar güzel bir şey yok...

FALL IN LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin