Aslında şaşkınlığımın sebebi karşımda duran kişinin Berk olması değil,Berk'in bulunduğu durumdu. Evet,boş sokakta bana bağıran o ses Berk'e aitti. Bana yaklaştığında ben de geri adım attım.
''Duru,beni gördüğüne sevinmedin mi?'' Sesi,biraz garip çıkmıştı.Değişikti.Şey,sarhoş gibiydi sanki. Bir adım daha geriledikten sonra sırtık duvara çarptı. Berk de yanıma geldi ve benim gibi sırtını duvara yasladı. Elindeki içki şişesini kafasına dikerken kusursuz olan yüzünün şimdiki halini inceliyordum.Alında küçük ter damlaları birikmişti. Gözlerimi yüzünden ayırırken kanayan başı dikkatimi çekti. Kanıyordu ve kan yavaş yavaş yüzüne doğru akıyordu. Gözlerim tekrar kocaman olurken Berk gülümsedi ve elindeki içki şişesini yere fırlattı. Şişe sokakta parçalara ayrılırken o hala gülüyordu. Çantamdan çıkardığım bir bezi kafasına bastırarak kanı durdurmaya çalıştım. Ağlıyordum. Evet,kan görmeye dayanamayan birisi olarak şuan ellerim kana bulanmıştı ve ben korkuyordum
''Burada böyle dikilecek miyiz? Hadi bize gidelim.'' Berk'in bu sözünden sonra gözlerimi ondan ayırdım ve elimdeki kanlı bezi çöpe attım. Aslında şuan doktora gitmemiz lazımdı ama Berk eve gitmemizi istiyordu.Enteresan... Başımla onayladıktan sonra sokağın başındaki arabaya doğru yürümeye başladı. Bir an gitmekle gitmemek arasında tereddüte kapıldım ama şuan onu bu halde bırakamazdım,sarhoştu.
Arabanın yanına geldiğimizde bu halde nasıl araba kullanacağını düşündüm. Sanki aklımı okumuş gibi gülümsedi ve ''Merak etme evim buraya çok yakın.'' dedi. En azından içim rahatlamıştı.
Arabaya bindim ve 10 dakikalık bir yolculuktan sonra, iki katlı,beyaz,şirin bir evin önünde durduk. Sanırım evi burasıydı. Kendi gibi çok tatlı bir evi var!
Arabadan indik ve kapının önüne geldik. Berk cebinden anahtarını çıkarırken ben de anneme ''Bu gece eve gelmeyeceğim,merak etme beni.'' mesajını gönderdim. Kapı açılınca içeriye girdik ve evin büyüsüne kapıldım. Ev gerçekten çok güzeldi. Modern bir şekilde döşenmişti.Etraftaki tablolara göz gezdirirken Berk,''İlk önce yarama pansuman yapmalısın küçük hanım.Sonra istediğin yere bakabilirsin.'' dediğinde yüzüne baktım. Kafasındaki kan yüzünü geçip boynuna doğru yol alıyordu ve bu yüzümü buruşturmama neden oldu. ''Hadi odama gel de halledelim şu işi.'' Söylediği bu cümleden yüzlerce anlam çıkarabilirdim ama sanırım Berk,pansumandan bahsediyordu. Peşinden merdivenleri çıkarken arkadan görüntüsünün ne kadar da güzel olduğunu fark ettim. Her türlü tatlıydı yani.
Odasına girdiğimizde adeta büyülenmiştim. Benim odama göre çok büyüktü. Odanın ortasında duran yatak masmaviydi. Yatağın yanındaki masa ve dolap da aynı şekilde maviydi. Perdeleri beyazdı ve çok şık duruyordu. Acaba Berk burada tek mi yaşıyordu ? Düşüncelerimden sıyrıldım ve gözlerim büyük odada Berk'i aradı. Az önce buradaydı ama.
''Sonunda aradığım şeyi buldum.'' Arkamdan gelen sesle bir an irkildim. Arkamı döndüğümde Berk'in elinde duran malzemelere baktım. Başına pansuman falan yapmamı istemiyordu değil mi? Asla böyle bir delilik yapmam çünkü... Çantamın içine defterimi koymayı unuttuğum için Berk'in masasına doğru ilerledim. Masanın üzerinde duran küçük deftere ''Doktora gitsek?'' yazdığımda Berk gülümsedi. ''Sadece pansuman.'' dedi. Bana güveniyordu sanırım. Başımla onayladım ve malzemeleri elime aldım. Pamuğa,tentürdiyot döktüm ve yarasını temizlemeye başladım.
Uzun bir uğraştan sonra temizlediğim yaranın üzerine yara bandı yapıştırdım ve sonunda işim bitti. Elimdeki kan lekesine,yüzümü buruşturarak bakarken Berk de yanımdan kalkmış ve üzerini değiştiriyordu. Üzerindeki gömleği çıkarırken gözlerim kaslı vücuduna takıldı. Hayır,bakmamalıyım ben namuslu kızım. Hızla gözlerimi kaçırırken masadaki deftere tekrar yazmaya başladım. ''Ben eve gidiyim artık.'' Berk yazdığım şeyi görünce başını olumsuz anlamda salladı. ''Burda kalmanı istiyorum.'' Söylediği şeyden sonra kıkırdadım. O da gülünce yanağındaki gamzesi ortaya çıktı.Ah,bu kadar tatlı olmak zorunda değildi ki...
**
Gözlerimi zorlukla açtığımda kendimi koca yatağın içinde buldum. Evet,Berk'in yatağıydı ama Berk yoktu. Genelde çok derin uykuya daldığım için Berk yanımda mı yattı yoksa başka bir yerde mi fark etmedim. Ağır çekimde yataktan kalkarken odanın kapısında Berk belirdi. ''Günaydın küçük hanım!'' derken elindeki kahvaltı tepsisini gördüm. Bana doğru yaklaştı ve tepsiyi yatağın üzerine bıraktı. ''Afiyet olsun.'' dedikten sonra odadan çıktı. Neydi bu şimdi? Yatağıma gelen özel bir servis gibiydi.Hoşuma gitmişti evet ama bu genelde vıcık vıcık aşk hikayelerinde olurdu. Ve ben vıcık vıcık olan aşkları sevmezdim. Yüzümde oluşan küçük tebessümden sonra Berk'in getirdiklerini yedim. Kendi mi yapmıştı yoksa evde hizmetçi falan mı vardı? Tepsiyi boş bir şekilde-tabaklar hariç- yerini bilmediğim mutfağa götürürken birden Berk önüme çıktı ve paat!! Elimde ne var ne yok hepsi yere dökülmüştü. Ah,bir de sakarlığım eksikti. Telaşlandığımı gören Berk adı Hatice olan birisini çağırdı ve döktüklerimi temizlemesini söyledi. Demek ki yemekleri Berk yapmamış. ''Ben hastaneye gideceğim seni de eve bırakmamı ister misin?'' Aslında Berk'in yanında kalmayı her şeyden çok istiyordum ama şuan en doğrusu eve gitmekti. Başımla onayladım ve beraber merdivenlerden indik. Kapıdan çıkarken arkamı dönüp son kez eve baktım. Dışarıya çıktıktan sonra havanın ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Aslında beraber bir şeyler yapsak fena olmazdı ama sevgili Berk'imin hastaneye gitmesi gerekiyordu.
Beni arabayla evin önüne bırakırken ''Görüşmek üzere.'' dedi ve göz kırptı.Ah,sanırım bayılıyorum!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FALL IN LOVE
Roman pour AdolescentsHayatı sessizlikten ibaret olan bir kız... Şimdiye kadar hiç aşık olmamış bir erkek... İlk görüşte aşk olur mu sizce? Bence olur. Çünkü Duru,Berk'i ilk gördüğü andan itibaren seviyor.