Ne bekliyordum ki, benden özür dilemesini mi? Ne için?
Tabiki benden özür dilemesi için hiç bir sebep yoktu.Evine onun da dediği gibi bir hırsız gibi girmiş ve eşyalarını kullanmıştım. Bunun için mi özür dileyecekti?
Evine ne sebebeple, yada nasıl bir gerekçeyle, ne derece bir zorunlulukla girdiğim onu elbetteki ilgilendirmezdi. Onu ilgilendiren tek şey evine girmiş olmamdı.
Ve hiç tanımadığı birinin neler yaşadığnı niye umursasın ki? Niye önemsesin?
Yani anlattıklarımdan sonra böyle bir tepki vermesi gayet normaldi.
Ağlayınca bana sarılması beni farklı düşüncelere itmişti sadece. Benim için, yaşadıklarım için üzüldüğünü düşünmüştüm o yüzden de farklı bir tepki beklemiştim.
Bana kahve yapmamı söyledikten sonra hiçbir şey söylemeden oturduğum yerden kalkıp mutfağa geçmiştim ve devin istediği kahveyi yapıyordum. Ve tabi ağlama isteğimi de bir yandan bastırmaya çalışıyordum.
Devin bu şekilde tepki vermesi normaldi. Peki neden bu kadar kırılmış hissediyordum kendi mi?
Güzlerimi terkeden bir kaç damla göz yaşını ellerimin tersiyle silip hazırladığım kahve fincanını elime aldım. Ve salona doğru ilerledim.
Hala bıraktığım gibiydi, aynı yerde oturuyordu.
"Kahven hazır."
Yine elindeki o şeyi kullanarak siyah tabloyu eski haline çevirip oturduğu yerden kaltı ve bana doğru döndü.
"Artık canım istemiyor. Uykum geldi. Bir saattir yapamadın."
Ve yanımdan geçip merdivenlere doğru ilerledi.
Aptal, lanet olası, kendini beğenmiş ukala. Hah çokta umrumdaydı içmessen içme zaten de suyunu kaynatmamıştım.
Benim de çok uykum gelmişti. Oda uyumaya gittiğine göre bende uyuyabilirdim. Elimdeki fincanı sehpanın üzerine bırakıp en büyük olan koltuğun üzerine yattım. Çok geç olmuştu ve çok uykum olduğu için kısa süre içinde uykuya daldım.
***
Rahat ve deliksiz bir uykudan sonra, hafiften hafiften yüzümü okşayan güneş ışıklarının yüzümü okşamasıyla tebessüm ederek mutlu bir şekilde uyandım. Demek isterdim ama lanet olsun ki ne rahat uyuya bilmiştim ne de deliksiz. Gece boyunca kabus görmüştüm. Daha da doğrusu kabus denile bilecek kadar iğrenç olan geçmişimi.
Aslında uzun zamandır bu rüyaları görmüyordum. Sanırım henüz adını bile bilmediğim, pahabiçilmez derecede güzel kalçalara sahip sexy afetin anlattıklarından dolayı yeniden görmüştüm o rüyaları.
Ne alakası var onun anlattıklarıyla senin rüyalarının diyebilirsiniz belki. Ama onun yaşadıklarıyla benim yaşadıklarım biraz benziyordu aslında.
Anlattığı şeylere başta inanmamıştım ama sonradan, kesinlikle hiç kimse bu kadar inandırıcı rol yapamazdı. Bu yüzden söylediklerine inanmıştım.
Ama kalkıpta tabiki ona sarılmayacaktım yada özür dilemeyecektim. Onun ne yaşadığı beni ilgilendirmezdi. Benim merak ettiğim evime neden girdiği ve nasıl girdiğiydi. Aslında nasıl girdiğini hala öğrenememiştim.
Nasıl olsa öğrenirdim. Sonuçta ne istiyorsam onu yapmak sorundaydı.
Uyanmıştım ama hala yatakta yatıyordum. Ve onun mutfaktaki temizlik işi bitmiş mi bitmemiş mi diye bakamaya gittiğimde ki o an aklıma geldiği için aptal gibi sırıtıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEAD KİNG
FantasyYeryüzü prensi gökyüzü prensine,gökyüzü prensi de yeryüzü prensine aşık olursa ne olur..?? Acı.. Mutluluk.. Hüzün.. Tebessüm.. Gözyaşı.. Özlem.. Sevinç.. Sizce bu aşk onlara hangisini yaşatacak.? BOY×BOY *Chanbaek*