İyi okumalar...
Medyadaki şarkıyı mutlaka dinleyin , size Meri'nin ve Berk'in aşkını hissettirecek. Türkçe alt yazılı. Düşüncelerinizi yoruma dökün onları okumak bana büyük zevk veriyor... :)
Meri...
Aşk... Nefrete ne yakınsın.
Duygular arasında paralel evreler vardır, bir duyguyu tek başına hissedemezsiniz. Ya bu duyguyu tetikleyen başka bir duygu vardır , ya da bu duygunun hemen ardından daha güçlü bir duyguyla sarsılırsınız. Aşk ve nefret arasında ince bir çizgi vardır, her an yüz yüze gelmeye hazır birbirine dönük iki bıçak sırtıdır. Söz konusu, ince çizgi var olduğu sürece hiçbir problem yoktur aslında. Ne oluyorsa o incecik çizgide yürümeye başladığımızda olur;
Aşk ve nefret karışır , aynı insana odaklanır. Aşkı kaybetmemek adına sevgiyi sevgiliye cömertçe verirken , siz nefretin karanlığında erimeye başlarsınız. Aşk ve nefret arasındaki çizgi tıpkı ekvator çizgisi kadar gerçek, görülemeyen ancak iklim farklılıkları yaşandıkça hissedilen ince kırmızı hattır. Önemli olan bu ince çizgide yürürken yolumuzun nereye varacağıdır , eğer aşk'a varırsam, zaferdir. Lakin nefrete varırsam ,yenilgidir. Berk ya bu oyunun sonunda zaferim ya da ilk ağır yenilgim olacaktı.Gözüm yolun üstündeki markete takılıyor, buz dolabım bomboştu ve akşam babam bana yemeğe gelecekti.
_Berk sağa çeker misin , marketten alışveriş yapmam lazım.
_Tamam.
Arabayı sağa doğru çekerken sinyal verdi ve marketin otoparkına geçti. Kemerimi çözüp çantamı elime aldım ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Marketin içi soğuktu , dışardaki iç bunaltıcı havaya karşın iç ferahlatıcıydı. Babamın sağlığı için bol yeşillik almaya karar vermiştim. Kapının girişinde el sepetleri vardı birini alıp meyve , sebze bölümüne yöneldim.
Etli prasa yapmaya karar vermiştim , sebze bölümünde işimi bitirince , 250 gr kıyma et aldım ve Berk'e dolaptan bir kap yoğurt almasını söyledim. Babam pek sebze yemeği sevmezdi, babaannemin yanında kaldığım zamanlar babaannem , babam için özellikle sebze yemeği yapardı ve babam bu yemeğe burun kıvırırdı. Tabi babaannemin yanında yemekten şikayet etmeye cürret edemezdi. Babamın bu durumu beni eğlendirirdi. Ben sepetteki yiyecekleri kasaya boşaltırken , Berk benden önce davranıp cüzdanından kartı çıkarıp kasiyere uzatmıştı. Bu hiç hoşuma gitmemişti alışverişi yapan bendim ödemeyi ben yapmalıydım. Kasiyerin yanında ona hiçbir şey söylememiştim ama ona kötü kötü bakıyordum. Kasiyer kartı geri uzattığında Berk teşekkür edip , elimdeki poşetlerin birkaçını aldı. Kapıdan dışarı çıkıp arabaya doğru yürüdük Berk poşetleri bağaja yerleştirdi. Arabaya bindiğimizde Berk'e dönüp kaşlarımı çattım.
_Ne oldu, niye öyle bakıyorsun. ?
_Alışverişi ben yaptım , ödemeyide benim yapmam gerekiyordu. Cömertliğin için teşekküt ederim ama bir daha bunu yapmanı istemiyorum.
_Param var Meri ve ben de ödedim.
Berk'e inanmayan gözlerle bakıyordum. Benden daha zengin olması her şeyi istediği gibi yapabileceği anlamına gelmiyordu. Bu davranışı onur kırıcıydı.
_Sana inanamıyorum , Berk! Aldıklarım bütçemi aşmıyordu , ödeyebilirdim. Bu davranışın hoşuma gitmedi.
_Fazla abartıyorsun.
_Bence abartmıyorum.Cevap vermeye tenezzül etmeden el frenini indirip kontağı çevirdi. Vitesi bire koyup ayağını yavaşça gazdan kaldırıp arabayı geriye doğru yürüttü. Ana yola çıktığımızda hızımız belli bir kilometreye yetişince debiryaj kendini otomatiken ikiye attı. Az önceki tartışmamızdan hiç etkilenmemiş şekilde arabayı gayet sakin ve dikkatli kullanıyordu. Berk bana göz ucuyla bakıp tekrar yola baktı.
_Araba kullanan erkeklere hayran ergen kızlar gibi bakıyorsun.
Ergen mi ?
_Ben mi ergenim ?
_Tam olarak öyle bir şey söylemedim.
_Sana ergen kızlar gibi bakmıyordum , bir şey düşünüyordum ve dalmıştım.
_Ne düşünüyordun?
_Pek önemi yok. Ama genede güzel araba kullanıyorsun.
_Teşekkürler.
Aramızda kısa süreliğine sessizlik oldu.
_Araba kullanmayı biliyor muzun ?
Aslında... Hadi ama biraz eğlenebilirdim.
_Im hayır , öğrenmek için pek fırsatım olmadı , hep başka önceliklerim oldu.
_Öğrenmeyi hiç istemedin mi ?
_Evet bir zamanlar heves etmiştim ama fırsatım olmadı , hep başka öncelikerim oldu.
Bana bakıp ,
_İstersen öğretebilirim.
dedi, ah işte beklediğim teklif, gülümsememi genişletip ona baktım ve
_Bunu çok isterim.
dedim. Evine giden yolda , ana yoldan sağa sapıp düz bir alana çıktı. Her taraf çöldü ,zaten.
El frenini çekip kontağı kapattı. Emliyet kemerini çözüp , koltuğunu geriye itip bacaklarını aralayarak,
_Gel
dedi. Bense ona bakıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
_Nasıl kucağına oturmamı mı istiyorsun ? Kucağındayken mi araba sürecem ?
_Uygulamalı öğretim en iyi öğrenme tekniğidir , hadi gel Meri.
Gözlerine bakıp hâla ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum ve o gerçekten ciddiydi. Kemeri çözüp sol bacağımı onun tarafına atıp koltuğun ucuna oturdum , sağ bacağımıda diğer bacağımın yanına çektim. Berk kendini biraz daha geriye çekip rahat pozisyonu bulmama yardımcı olmaya çalıştı. İki elini belime yerleştirip ağzını kulağıma doğru yaklaştırıp ,
_Rahat mısın ?
diye sordu. Bu kadar yakın bir mesafede olmak içimi titretmişti , sesinin tonu başımı döndürüyordu. Ona baktım ve
_Evet
dedim.
_O zaman başlayalım mı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTA YÜKSELİŞ
Literatura FemininaEdebiyat öğrencisi olan Meri Sancaktar güzel, akıllı ve tecrübesizdir. Aynı zamanda tam bir edebiyat aşığıdır. AVCI Holdingin başında olan genç 27 yaşındaki milyader Berk Avcı ile yolları kesişince Meri için zor günler başlar. Kader onları kirli it...