17⭐

5.8K 189 21
                                    

İyi Okumalar...

Meri⭐

Bir boşluğa düşmüş gibiydim , hızla aşağı doğru düşüyordum ama bir türlü yere çakılamıyordum. Hayatımda en nefret ettiğim an kararsızlığa düştüğüm anlardı. Hayatımın tablosu çoğu zaman net çizgilerden ibaretti. Her şey önceden kararlaştırılmış , planlanmış ve uygulamaya koyulmuştu. Bir şeyi yapmaya karar verdiğim zaman çok düşünmeden ve başka şeylerin beni etkilemesine izin vermeden harekete geçerdim. Ama Berk beni etkileyen en güçlü faktördü ve cazibesi karşı koyulamayacak türdendi. Onu etkisiz hale getiremiyordum , onunla birlikteyken aklımı başımdan alıyordu. Gitmek istiyordum ama Berk'le de kalmak istiyordum. Annemi özlüyordum , bütün dönem boyunca yazın bir an önce gelmesini ve Los Angles'e uçmanın hayalini düşlemiştim. Bol bol güneşlenecek , yüzecek ve Chelsea ile gezintiye çıkacaktım. Derslerim için gerekli olan kitapları okuyacak ve özetlerini çıkaracaktım. Ama bu planımın hepsi Berk'ten önceydi. O akşam Berk beni evime bırakıp hemen gitmişti, onu kahve için davet ettiğimde yapması gereken acil işleri olduğunu söyleyip geçiştirmişti. Onu incitmiştim , ondan kaçtığımı düşünüyordu. Şirkette odasına girdiğimde ya dosyalarla meşgüldü ya da telefonla görüşme yapıyordu. Bana kısa cevaplar verip işine dönüyordu , öğleden sonra kahvesini hazırlayıp kapısını çaldım. İçeri geçip kahvesini masasına bıraktım , sabahtan beri verdiği aynı tepkiyi vermişti. Kısaca bana bakıp , teşekkür edip dosyasına döndü. Bugün ki toplantıyı ona tekrar hatırlattım.

_Son olarak WoodWatson CEO şirket topluluğu ile saat üçte toplantımız var onu hatırlatmak istedim. Jumeirah tarafında Sea Fu restuantında randevu ayarladım.
_Unutmamıştım ama hatırlattığın için teşekkür ederim.
Bu kadar ilgisiz ve soğuk olması sabrımı taşıran son dem olmuştu.
_Berk lütfen benimle konuşurken gözlerime bak ve bu kadar soğuk davranma bana. Seni incittiğimin farkındayım ve üzgünüm ama kafam gerçekten karışık.
Sesimi herzamankinden daha fazla yükseltmiştim. Berk hızla ayağa kalkıp cama doğru yürümüştü , ellerini beline yerleştirip dışarıyı izlemeye başladı. Lanet olsun neden bir şey söylemiyordu !
Ona doğru adımlayıp ve bu sefer biraz daha alçak bir ses tonuyla konuştum.
_Berk bir şey söyle ,
dedim. Hızla bana döndü ve yüzündeki ifadesi sertleşti.
_Lanet olsun Meri , sen bile ne istediğini bilmiyorken benden ne istiyorsun ?
Haklıydı gerçekten de ne istediğimi bilmiyordum. Aslında biliyordum.
_Seni istiyorum Berk , gerçekten seni seviyorum ve yanında olmak istiyorum.
_Neden kaçıyorsun o zaman ?
_Kaçmıyorum bak burdayım.
Elimi yüzüne doğru kaldırıp yüzünü okşadım. Kızmıştı hem de çok dengesiz ve kararsız halim onu deli ediyordu. Gözlerini yumdu ve içine derin bir nefes çekti, sakin olmaya çalıyordu. Demin ki ses tonuna göre daha alçak ve ruhumu okşayan ses tonuyla konuştu.

_Ne istediğine karar ver Meri. Ya tamamen burda ol ya da tamamen git. Bunun arasındaki herhangi durum seni öldürür.

Fısıldadığı sözcükler tek tek ruhuma işliyordu sanki , daima doğru sözcükleri bulup ruhuma dokunmayı her seferinde başarıyordu. Yüzümü avuçlarımın arasına alıp alnını alnıma değdirip dudaklarımın üstüne fısıldadı.
_Gitmeni istemiyorum , onun gibi bırakıp gitmeni ve bir kez daha kaybetmeyi istemiyorum.
Ona her zaman yanında olacağımı ve asla terk edip gitmeyeceğimi söyleyip buna inandırmak istiyorum. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordu. Dudaklarımı yavaşça onun dudaklarına bastırıp usulca onu öptüm , birkaç saniye , önce tepkisiz kalmıştı ve birden dudaklarıma baskı uygulayıp diliyle dudaklarımı aralayıp öpüşmemizi derinleştirdi.

Öpüşmemiz derinleşirken beni belimden sarıp havaya kaldırdı ve cama doğru sırtımı bastırdı. Ayaklarım yeniden yere basarken düşmemek için kollarımı Berk'in boynuna dolayıp dengemi sağlamaya çalıştım. Öpüşü geçen seferki gibi sert değildi ama yinede hızlıydı ve çok talepkardı. Bu büyülü bir andı , tatlı nahoş ve sarhoş edici bir etkisi vardı. Öpüşmemizi yarıda kesen şey kapının tıklatılması olmuştu. Berk geri çekilip hemen kendini profosönelce topladı ve
_Gel.
dedi, kendi koltuğuna gidip oturdu ve ben hemen masanın önünde ajandayla ayakta dikilmeye başladım.
_Selam kardeşim , ben geldim.
Burak hemen içeri dalmış ve yoğun enerjisiyle odadaki atmosferi değiştirmişti.
_Hoşgeldin kardeşim ,
Berk göz ucuyla beni kontrol ediyordu. Burak bana bakıp gülümsedi ve
_Meri seni de görmek güzel , nasılsın ?
Diye sorarken sarılmıştı. Bu kucaklamayı beklemiyordum , bir kaç saniye tepkisiz kalmıştım.
_Seni de görmek güzel Burak , hoşgeldin.
Geri çekilip Berk'e baktı.
_Bir daha kız arkadaşıma sarılma.
Berk'in bu tepkisini beklemiyordum yüzünde ciddi ifade vardı ama Burak hiç istifini bozmadan gülmeye devam etmişti , Berk şaka mı yapıyordu yoksa ciddiymiydi tam olarak kestiremiyordum.
_Hey sakin ol ahbap sadece samimi bir meraba kucaklaşmasıydı. Unutma ki benim kız arkadaşım var.
Berk kardeşine gülümsemişti , ah Tanrım sadece şaka yapıyormuş bir an gerçek sanmıştım. Berk kardeşiyle şakalaşmıştı bir anda ciddi patron havası ve incilmiş erkek arkadaş modundan çıkmış ve kardeşiyle şakalaşan samimi ağabey'e dönüşmüştü.
_Otursana , seni burda görmeyi neye borçluyuz.
_Bir şeye borçlu değiliz sizi ziyaret etmek istedim sadece. Yoksa beni gördüğüne sevinmedin mi ?
_Tabiki sevindim , pek belli etmiyorum ama havalara uçacam neredeyse.
Berk kardeşine göz kırptı.
_Evet dediğin gibi pek belli olmuyor. Ah bir dakika yoksa ben önemli , sıcak ve ateşli bir görüşmeyimi böldüm. Bu yüzden mi bu tepki ?

KARANLIKTA YÜKSELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin