-S12-

49 38 1
                                    

Kısa bir bölümdür.

EFKAN

Gece yarısını geçiyordu. Arabayı yavaş yavaş şehir merkezinden biraz uzakta olan bara doğru sürüyordum. Lina'nın olduğu bara. Kafam düşünmekten patlamak üzereydi. Gözlerimi saniyelik yoldan ayırıp, yan koltuktaki belgelere kaydırdım, sonra tekrar yola kitlendim. Şu an ne kadar düşünmemem gereksede aklım Gecedeydi. Onu bırakmakla iyi mi yapmıştım ?

Yine o şerefsizin adamlarını atlatıp Geceyi takip ediyordum. yolda dalgın dalgın yürüyordu. O kadar dalgındı ki 2 adım gerisinde yürüdüğümü fark etmemişti bile. Yürüdüğü yolun sonunu o kadar çok merak ediyordum ki, mezarlık olabileceği aklımın ucundan dahi geçmemişti. En son mezarlığa girdiğinde tam arkasındaydım. Sonra kapısında bekledim biraz. Gidişini izledim. Omuzları çöküktü ama o çenesi havada yürümekten yine de geri kalmıyordu. Bir kaç adım duruyor, derin nefesler alıp devam ediyordu. Öyle ki 5 dakikalık mesafe, 27 dakikasını almıştı.

Bir mezara yaklaştığında sessizce adımladım, ona en yakın görünmeyeceğim bir yere. Gerçi o bu kafayla yanında da ilerlesem görmezdi.

Bir mezar taşına elini uzatıp şevkatle okşadı önce, gülümsedi. Bir şey fısıldadı. Uzaktan duymamıştım elbette ama dudaklarından okuduğum kadarıyla 'ben geldim gece saçlım' diyordu.

Şaşırmıştım, bir kadın nasıl olurda mezar taşına gülümser, nasıl olurda sıcacık minik elleri ile beyaz soğuk mermer taşı ısıtmaya çalışır.

Geceydi o. Gece kadar siyah saçları ve o saçlarına zıt beyaz teni. Beyaz teninde parıldayan yeşil hareler, vişne çürüğü dudaklar. O kadar farklıydı ki. Yine simsiyahtı.

Ağlamaya başladığında gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Dayanamıyordum, onu öyle acı çekerken görmeye, ağlamasına. Elim kolum bağlıydı. Gitsem yanına ne diyecektim? Ya da yanından gitsem gidebilecekmiydim?

Hayır.

Ellerine kan bulaşmıştı, kuru dal ve dikenlerden dolayı, deli gibi yoluyordu. Çamur olmuştu her yeri, umursamıyordu ama. En sonunda ayağı takılıp dizlerinin üzerine düşmüştü. Dayanamadım ve büyük adımlar ile yanına ulaştım. Ne tepki vereceğini umursamadan yere diz çöküp çamura bulanmış bedenini kollarımın arasına aldım. Bir an paniklese de umursamamıştı. Kafasını geriye, omuzuma doğru attığında boynundan gelen o mis gibi çiçeklerin kokusunu içime çektim. Gözleri oluk oluk akıyordu. Onun gözlerinden akan her damla yaş, benim okyanusumu kurutuyordu sanki. Bir şeyler fısıldıyordu gökyüzüne bakarak. O an ona bırakmıycağımı söyledim ama nasıl dururdum ki yanında? Kendimi o kadar boktan hissetmiştim ki o an, o kadar çaresiz, aciz. Söz vermiştim kendime, bir daha asla demiştim, asla aciz olmayacaktım, güçsüz, çaresiz olmayacaktım.

Bir de sonrası var tabi.

" benden uzak dur. Ben senin yaralarını saramam, acını alamam, ben senin sığındığın kişi olmak için fazla hiçim. Senin ormanın, benim intiharım. Şu geceden bile karanlık kalbe sahip bir adamım. Bana gelme diyemeyeceğim, çünkü kalbime geleli, gireli çok oldu. Ama uğradın ve git. Katran tutmuş kalbim, içinde yok eder seni. Hiç olursun."

Kalbim sızlıyordu. Mehmet serefsizinden kurtulduğum dakika da gidip saracaktım Gecemi.

Bar'a yaklaştığımda derin bir nefes aldım. Şimdi, yapmam gereken tek şey linayı tavlamak ve bir şekilde 2 gün içinde tekrar karşılaşmak. Sonrası zaten hallolur. Ben de böyleyim işte. Çok az ince düşünürüm, gerisi hep doğaçlama.

Kiremit rengi çift kapıya yaklaştığımda kapıda mehmet'in köpeklerini gördüm. Yüzüme bakmadan kapıyı açıp içeri girmemi kolaylaştırmış oldular. Yoğun ter, alkol ve sigara kokusuna alışkın olduğumdan burayı pekte garipsememiştim. Büyük ama ağır adımlarla boş bir bar taburesine ilerledim. Etraf çok kalabalık değildi. Eminim ki üst kattaki odalar daha kalabalıktır. Barmen'e siparişimi verdikten sonra etrafa biraz göz gezdirdim. Lina hemen caprazım da içki bardağıyla oynuyordu. Demek ki onun da kafası dalgındı.

Sarı bukleleri ve mavi gözleri vardı. Açıkçası ilgi çekici biriydi. Dün, biraz araştırmıştım ve hakkında bir çok şey yazılıydı. Fahişelik başta olmak üzere eroin bağımlısı olduğu ve satıcı olduğu da yazıyordu. Ne kadarı doğru bilinmez. Linayı incelerken bir an göz göze geldik. Anında dudaklarını ısırmıştı. Ah evet tam bir fahişeydi. Barmen içkimi yeniledikten sonra son bir bakış attım linaya. Ve evet kesinlikle ben mesajımı almıştım. Ayağa kalkıp üst kata doğru ilerlediğini görünce içkimi kafama diktim ve ayağa fırladım. Bundan sonrası kolaydı .

°
°
°

D U Y U R U

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki hayalet okuyuculara sahibim.. Bu kesinlikle yazma isteğimi kırıyor. Aylardır gelmeyen bölüm için çok özür dilerim lakin yazacak bir isteğim yok. Sizden ricam lütfen yorum bırakın.. Böylelikle nerde ne hata yaptığımı ve ya başarımı anlayabileyim. Parmaklarınızla minik yıldıza dokunmayı unutmayın! En kısa sürede çokca uzun bir bölümle geleceğim..

Oy vermeyi unutmayın. Emeğin karşılını verin.

SİLİK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin