•16

124 47 182
                                    

"Başınız sağolsun kızım" diyerek Dolunaya sarıldı Lale hanım ve diğer insanları geride bırakarak önde olan Yankının yanına geçti ikiside​.

Son olarak dualar okunduktan sonra insanlar dağılmaya başlamıştı,Dolunay başındaki siyah örtüyü ve gözlüğünü çıkarıp yanında duran Eslem'e verdi. Elindeki çiçekleri mezarın üzerine bırakıp kısılan sesiyle konuşmaya başladı yanındaki insanlara aldırmadan.

"Mezarlıklardan nefret ederdin sen..Çok sade değil mi Anne? Gözünü kör eden o ihtişamdan eser yok bak.. Toprak sadece. Uzay bana emanet..Huzurlu uyu anneciğim"

Uzay gelip elini tutunca birlikte kalabalığın içinden geçip arabaya bindiler,Artun ön koltukta onları bekliyordu, Yankı annesini bıraktıktan sonra gelecekti. Eslem de gelince sürücü koltuğundaki Barış arabayı çalıştırdı. Onları yalnız bırakmama konusunda kararlıydılar. Yol boyunca sessizlik hüküm sürdü,kimse konuşmaya cesaret edememişti. Kapıyı çaldıktan birkaç saniye sonra Şener hanım karşıladı onları. Herkes salona geçerken Dolunay kendi odasına çekilerek kapıyı kapattı.

Pencerenin önünde durup dışarıda durmadan yağan yağmuru izledi..Onun için değerli olan insanları kaybediyordu,bu herkesin yaşadığı sürece her an yaşaya bileceği ve engel olamayacağı bir durum..ama acıyı kontrol etmek zordur,herkes yapamaz. Acının getirdiği öfke en güçlü silahtan bile daha öldürücüdür,verdirdiği kararlar hayatı mahvede veya daha iyi bir hale getire bilir,bu acıdan çıkardığınız derse bağlıdır. Şimdi onun için iki farklı düşünce vardı,birincisi yanında olan insanların yada kendinin hala hayatta iken değerini bilmek. İkincisi daha fazla insana bağlanıp zarar görmek yerine kendini herşeyden soyutlamak.. kararı ne olacaktı ?

Bağırarak ağlamak istiyordu ama sesi çıkmıyordu, koşup sarılmak istiyordu ama bacakları tutmuyordu..Ve en çokta sevmek istiyordu ama kalbi atmıyordu.

Kapıyı iki kez tıklatıp içeri girdi Yankı. Dolunayın şimdiden iyi olmasını beklemiyordu ama böyle gördükçe içi sızlıyordu. Yankıyı görünce gözlerini silip pencereyi kapattı.

"Uyuyacağım" diyerek yorganı kaldırıp yatağa yattı ve üstünü boynuna kadar örterek gözlerini sıkıca kapattı,kapının açılıp kapanma sesi ile​ gittiğini düşünerek gözlerini açtı ama karanlık kaybolmamıştı.

Oturur pozisyona gelerek gözlerini birkaç kez açıp kapattı,eliyle gözlerini ovaladı,bir değişiklik yoktu. Kalbinin ritmi hızlanmaya başladı, durumu anlamaya çalışıyordu..Ne yani bir anda kör mü olmuştu? Karanlık kalbinin sıkışmasına neden oluyordu. Ayağa kalkmaya çalışmasıyla takılıp yere düşmesi bir olmuştu. Düşme sesini duyunca Yankı hemen kapıyı açıp içeri girdi, yatağın önünde yerde Dolunayı gözlerini ovalarken görünce ne olduğunu anlamamıştı "Bir yerin incinmedi değil mi?" Dedi elini tutarak ayağa kaldırırken."Görmüyorum, hiç bir şey görmüyorum Yankı" endişe dolu ses tonuyla söylediği cümleden sonra göz kapakları yavaşça kapandı.

Yankı düşmesine izin vermeden belinden tutup kucağına aldı. Kapıyı ayağı ile iterek açıp odadan çıktı. "Ne oldu Dolunaya?" Dedi Eslem telaşla "Bilmiyorum..bilmiyorum hastaneye götüreceğim Uzay'a bir şey belli etmeyin" diyerek zaman kaybetmeden arabasına doğru ilerledi, kapıyı açarak Dolunayı yan koltuğa yerleştirip kemerini taktıktan sonra sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı.

Yakında olan hastaneye gelmeleri fazla zaman almamıştı ama geçen beş dakika Yankıya beş saat gibi gelmişti. Hastanenin önünde durduklarında Dolunay gözlerini açtı. İlk başta bulanık olan görüşü yavaş yavaş netleşiyordu. "Ne oluyor sana güzelim" diyerek elinin üzerini öptü.  "Eve gidelim çok yorgunum"  Yankının kafası iyice karışmıştı, bayılmadan hemen önce göremediğini söylemişti ama şimdi bir sorun varmış gibi görünmüyordu. "Doktora görün,sonra gideriz" dediğinde Dolunay başını olumsuz anlamda sallayarak itiraz etti. "Gözüm kararmıştır öyle.. Bilmiyorum işte doktora gerek yok. Eve gidelim lütfen" Daha fazla üstelemeden arabayı tekrar çalıştırdı.

E K S İ KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin