"Na-nasıl?" Daha bir cümleyi bile kuramayacak hale geldiğini anladığında derin bir nefes aldı. Gece gece Yankının neden geldiğini merak etmişti hatta sorun ne ise anlatacağı için sevinmişti ama böyle birşey beklemiyordu.
Yankı Dolunay'ın yüzünü ellerinin arasına alarak gözlerine baktı,yüzündeki ifadeden belliydi söylediklerini tekrar tekrar düşündüğü. "Dolunay" derken sesi neredeyse fısıltı gibi çıkmıştı,baş parmağı ile yanağını okşarken "Yarın sonuç ne olursa olsun yanında olacağım, birlikte atlatacağız" sanki söylediklerini duymuyormuş gibi hiç sesini çıkarmadı. Duyuyordu elbette ama şuan aynı anda o kadar çok konuyu düşünüyordu ki birşey söylemek çok yorucu geliyordu.
Eğer bir hastalığı varsa ister bedenen ister ruhen bunu kimsenin bilmesini istemezdi,heleki Yankı..O'nun bilmesini hiç istemezdi.. Çünkü bu iyi hissettirmiyordu,gözünde zaten yeterince güçsüz ve zayıf bir hale gelmişti son günlerde. Üstüne birde hastalık çıkınca biliyordu ki Yankı kendisinden daha fazla dert eder. Sürekli o'na ihtiyacı varmış gibi görünmek istemiyordu..Belki acıyarak bakmaya başlayacaktı bir süre sonra.. hatta gitmek isteyecek ama sırf bu yüzden gidemeyecekti belki..
Zar zor kendini toplaya bildiğinde Yankı yüzündeki ellerini indirmiş ondan gelecek tepkiyi bekliyordu. "Yarın yalnız gideceğim" dedi Yankı'nın yüzüne bakmak yerine bakışlarını bilekliğinde sabitlemişti. Şimdi farketti de yılbaşı gecesi verdiği bu bilekliği hiç çıkarmamıştı Yankı.
"Yanında olmaya ihtiyacım var.. Herşey ne kadar kötü olsada bir birimize iyi geldiğimizi görmüyor olamazsın"
"İyi geliyorsun " derken sonunda bakışları yüzündeydi. "Bense seni sadece yoruyorum"
Yankı daha fazla dayanamayarak karşısında duran kadını kollarının arasına aldı, bir eli belindeyken diğer eli de saçlarına gitmişti. Dolunay'da çok geçmeden kollarını boynuna sarıp yüzünü boyun girintisine koydu,birkaç saniye sonra boynunu ıslatan gözyaşları ile daha sıkı sarıldı kadına,sanki o sarıldıkca hafif bir rüzgar esiyordu sonra o rüzgar acılarını alıp götürmek isterken Dolunay'ın kapattığı kapılara çarpıp geri dönüyordu.
Nefesini boyun girintisinde her hissettiğinde garip bir akımın içinde haps oluyordu vücudu. "Ne yapacağımı bilmiyorum" dedi titreyen sesi ile, konuşurken dudaklarının Yankı'nın boynuna değdiği için geri çekti kendini. Yankı da durumu anlamıştı,belindeki elini geri çekti ama diğer eli hala saçlarındaydı. "Yarın düşünürüz ne yapacağımızı " diyerek ayağa kalktı.
"Lütfen birşey düşünmeden sadece uyu,yarın sekizde gelip seni alacağım" dedi adımları kapıya doğru yönelirken, Dolunay'da birkaç adım arkasından geliyordu.
"Tamam, endişelenme" diyerek kapının önüne geldiklerinde durdu.
Yankı eğilip Dolunayın alnına bir öpücük kondururken aynı zamanda neredeyse duyulmayacak kadar kısık bir sesle "Seni seviyorum" diye fısıldadı.
Daha önce sevdiğim kadın demişti,gerçi sürekli sevgisini bir şekilde belli ediyordu o tüm yaptıkları ile,sözleri ile..Çoğu zaman da bakışları ile.
Duyduğu o iki kelimeyle donup kalmıştı sanki. Yankı'nın ne zaman gittiğini bile anlamamıştı. Sonunda kendini toparlayarak kapının yanından çekilerek odasına geçti. Saat iki olmak üzereydi,odanın karanlığından şikayetçi değildi,üstündeki pijamalarla yatağa girerek üstünü örttü omuzlarına kadar. Yankı'nın dediği gibi birşey düşünmeden sadece uyumak istedi ama pek mümkün olmuyordu.
Konversiyon bozukluğu dedi kendi kendine..Daha önce kimsede karşılaşmamıştı buna ama duymuştu biryerlerde,çok az bilgisi vardı. Hemen yanında duran telefonunu alarak İnternette hastalıkla ilgili olan yazıları okumaya başladı,belirtilere baktığında neredeyse hepsinin olduğunu görmesi ile telefonu kapatıp eski yerine bıraktı. Yapacak birşey yoktu,zaten bunun için kendini harap edecek biri de değildi.. ilk duyduğunda bana birşey olursa Uzay ne yapar diye düşünmüştü şimdi bakınca ise bunu atlata bileceğine inanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
E K S İ K
General FictionVe kadının tek ümidi, koca şehrin içinde kaybolmak,belki de Eksik kalanını saklamaktı..