"Sevgilim"~4

35 2 0
                                    


Multimedia: İpek

Bu kısa bir geçiş bölümü oldu. Bir dahaki bölüm uzun ve güzel bir bölüm olacak.




Az önce duyduğum sözcüğü anlamaya uğraşmayı bıraktım ve duymamış gibi yapmaya karar verdim. Bakışlarımı önümdeki tabaktan kaldırıp Taha'ya baktım.

"Birşey mi dedin?" Dedim anlamamazlıktan gelerek. Geçiştirmesini ve birşey demediğini söylemesini beklerken o tam aksi bir cevap verdi.

"Evet birşey dedim." Verdiği cevapla ona baktım. Sorarcasına kaşlarımı kaldırdığımda konuşmaya başladı. "İlgilendirir demiştim. Çünkü birkaç sorunu halledene kadar birlikte olacağız ve sen benim görüntümü kirletiyorsun." Dediğinde bakışlarım hiddetlendi.

"Görüntünü kirletiyorum öyle mi ?" Dediğmde pişkince başını salladı ve bana bakmaya devam etti. Birden önümdeki suyu alıp yüzüne hiddetle çarptım. Sinirimden burnumdan solurken yüzüne bakmıyordum. Çünkü korkmuştum. Etrafımızda muhtemelen Taha'yı tanıyan insanların kafaları bize dönmüştü. Bazıları kıs kıs gülüyor bazılarıysa ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Sen az önce yüzüme bir bardak suyu mu boşalttın?" Dediğinde kafamı ona çevirdim. Fena tırsıyordum ama belli etmemeye karar verdim. "Evet." Dedim sakince.

Masadan bir peçete alıp yüzünü kuruladı fakat yakası hâlâ ıslaktı. Masadaki telefonunu da aldı ve ayağa kalktı. "Gidiyoruz." Dedi. Ben de çantamı alıp kalktığımda çıkışa doğru yürümeye başladık. Tam dışarı çıkacaktık ki bir garson yanımızda bitti.

"Taha Bey bu sanırım hanımefendinin kolyesi. Üzerindeki isimden pek emin olamadım ama..." Garson lafını bitirmeden elindeki kolyeyi hızla almaya çalıştım. Ama Taha benden önce davranıp kolyeyi kapmıştı. "Tamam sağol Hamit." Diyerek beni arabaya çekiştirmeye başladı. Kolumu çekmeye çalıştım , acıtmasa da sıkı tutuyordu hıyar herif.

"Ben taksiyle giderim , beni bırakmana gerek yok." Dediğimde beni takmamıştı. "Senin bu saatte taksiyle gitmene göz mü yumacağım sanıyorsun?" Dedi soğukkanlılıkla. Zar zor kolumdaki saate baktığımda saatin daha altı olduğunu gördüm.

"İyi de saat daha altı." Dediğimde bana ters bir bakış attı. Arabaya da bir türlü gelememiştik. Bana cevap vermemeyi seçip söylenmeye başladı.

"Nerde lan bu araba ? Nereye koydu arabayı bu gavat?" Söylediklerine karşılık olarak bir çalışanına gavat dememesi gerektiğini söyleyecektim fakat sustum. Çünkü araba sahiden yoktu. Otoparkın sonuna gelmiştik ve yoktu işte. Ya bu görevli gerçekten gavattı ya da biz kördük.

"Bekle arayayım şu adamı da bulsun arabayı." Dedikten sonra cebinden telefonunu çıkarttı. O telefonunu çıkartırken ben de etrafıma bakınıyordum. Döktüğüm suyun birazı sırtına da gelmişti ve üzerinde hiçbir şey yoktu. İncecik t-şörtüyle rüzgarlı havada üşütebilirdi. Onu uyarmadım , kocaman adamdı sonuçta. Üşütüp üşütmeyeceğini bilecek akıla da sahipti.

Kısa bir süre sonra görevli park ettiği ara sokaktan arabayı getirdi ve bindik. Taha sinirle arabayı çalıştırdı ve normal bir şekilde ilerlemeye başladık. Bana üzerine su döktüğüm için kızmamıştı. Bu kadar agrasif bir insanın bana kızmaması garipti.

"Kaç yaşındasın?" Diye sordum aniden. Çatılan kaşları biraz gevşemişti bu yüzden sinirinin biraz geçtiğini düşünmüştüm.

VaveylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin