"Katil"~2

74 4 0
                                    



Uykulu gözlerle önümdeki zar zor pişirdiğim yumurtaya baktım. Yiyebileceğimi zannetmiyordum. İçinde yumurta kabukları olabilirdi. Ve bugün canım yumurta kabuğu istemiyordu. Ama Nil severdi , hatta bayılırdı. Bu düşüncelerle yumurtayı Nil'e vermenin mantıklı olduğuna kanaat getirip kalktım.

Dün sabaha karşı eve gelmişti. Bırakan da sevgilisi Eray'dı. Ve bir saat sonra dersi olan bu kıza hazır kahvaltı sunmak işine gelirdi. Onun işine gelmeside bana borçlanması demekti.

Plan aklıma yattığında Nil'in odasına doğru yavaş yavaş ilerlerken düşecektim neredeyse. Gerçekten uykum vardı ve sarhoş gibi geziyordum. Odaya girip tatlı tatlı yanına geldim.

"Nil?" Öküz gibi horluyordu ve uyanmıyordu salak kız. Mırıltı gibi çıkan sesim onu uyandırmaya yetmeyince kenardaki yastıklardan birini kafasına attım. Yavaş yavaş söylenmeye başlarken uykusu ile arasına soktuğum kara yastığın yeterli olduğunu düşünüp odadan çıktım. Bir yastık ve yumurta kabuğuyla tüm günümü değiştirebilirdim. Koridordan çıktım ve paytak adımlarla odama doğru yürümee başladım

Kendi odama geldiğimde uyuz bir şekilde hazırlanmaya başladım. Giyinmekten nefret ediyordum! Giyinme ve diğer berbat hazırlanma sürecim bittiğinde aniden kapı açıldı. Zamanlaman mükemmel bebeğim. İçeri giren Nil'e uyuz bir şekilde baktım. Beni süzdükten sonra bedenini tamamen içeri soktu.

"Bana kahvaltı mı hazırladın İpek?" Tek kaşı şüpheyle havalanmıştı. Az da olsa ayılmış olmamla birlikte sırıttım. Dün gece ne yaptığı belliydi. Bende arkadaşıma iyilik yapıp kabuluklu yumurta hazırlamıştım.

"Dün gece çok yorulmuş olabileceğini düşündüm , tabi tüm gece..." Ne diyeceğimi anladığında ağzı açılıp üzerime atlayınca sözlerim yarıda kaldı. Tüm bedenim yere serilse de o an aklımda tek bir soru vardı. Utanıyorsan neden yapıyorsun?

Nil saçma sapan yumruklarını karnıma geçirirken kahkaha atıp onu utandırmaya devam ediyordum.

"Sus tamam , teşekkür edecektim onu da etmeyeceğim." Sinirlenmesiyle kıkırdayıp düştüğüm yerden kalktım. Onu gıcık etmek çok eğlenceliydi. Saçlarını düzeltip o da yerden kalktığında hâlâ bana sinirle bakıyordu. Ona göz kırpıp saçlarımı toplamaya başladım. Bozulmuşlardı!

"Git de kahvaltını et. Soğuyacak sonra." Uyarımın mantıklı olmasıyla birlikte Sevgili arkadaşım bana pis bir şekilde baktıktan sonra mutfağa gitti. Ben de ardından çantamı alıp kapıya gittim. Spor ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Dün kafeye gidecektim ama malum olaylar nedeniyle gidememiştim. Muhtemelen o kafeye giderken bunları yaşayan başka bir kimse bir daha oraya gitmezdi. Ya da en azından farklı bir yol kullanırdı. Ama ben aynı yoldan gidecektim. Adamın ölüp ölmediğini merak ediyordum. Deli cesaretime hayran kalıp yeni yeni ısınmaya başlayan havaya gülümsedim. Bu kendimi şizofren gibi hissetmeme neden olsa da hoşuma gidiyordu.

Delirmişcesine dar sokağa girerken ruhumu sarmalayan korku yavaş yavaş ellerimi titretiyordu. Adamı domuz gibi sağlıklı bulabilirdim. Ama o adamın öldüğünü görmeden uyuyamazdım da. Her gece dün yaptığım gibi uyanıp dururdum , adamın dirildiğini gördüğüm rüyalar yüzünden. Uzun yol bitmek bitmiyordu. Nihayet o adamın yattığı yere giden köşeyi dönecektim ki konuşma sesleri duydum. Adamın yanında birileri vardı. Muhtemelen onun adamlarıydı. Konuşmalarını merak etmiştim. Kendimi göstermeyecek şekilde duvarda konumlanıp onlara baktım. Gördüğüm şeyler inanılır gibi değildi. O yaralanan adam yanındakilerin yardımıyla adım atıp yürüyordu. Bir yandan da adamlarına esip gürlüyordu. Ölmemişti şerefsiz!

VaveylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin