Ona Bişey Yapma... lanetsin Sen Lanet !

53 28 7
                                    

Ona benim yüzümden  zarar geliyordu ve ben hiç bişey yapmadan sadece duruyordum. Sadece bakıyordum nerede olduğumuzu bilmeden oturuyor ve ona zarar gelememesi için ağlıyordum...

Pansuman yaptığım bileğinden kan akıyordu... Gözleri kapalıydı ve cansız bir şekilde hiç kıpırdamadan duruyordu. Duyduğum zil sesi ile yerimden kalkıp hemen kapıya doğru koştum. Elim kapının kulpuna gitti tam açacağım esnada kapının dürbününden gözüme çok tanıdık bir sima değdi elim hala kapının kulpundayken kapıya yaklaşıp iyice baktım. Bu bu oydu işte lanet yine bulmuştu beni a-ama olamaz A-Aral'a zarar verebilirdi ve ben bunu hayatta göze alamazdım. Benim yüzümden bir insanın hayatı tehlikeye giremezdi bu-bu çok bencilceydi... Elimi hızla kapıdan çekip içeriye koştum. Az önce köşeye bıraktığım telefonu elime alıp hemen son aramaya girdim. Hamdolsun ki şifre yoktu aramalarda o kadar çok numara ki kim olduğunu bilmiyordum. Tekrar çalan zil ile elim daha da fazla titremeye başlamıştı ve bu bana hiç yardımcı olmuyordu. En son aramalara tekrar girdim. Sonunda 3 dakika önce arayan 'kardeşim' yazısına basıp hızla telefonu kulağıma götürdüm. Çalıyordu..Hemen açmıstı. Henüz konuşmasına izin vermeden konuştum.

"-Lütfen acele edin o ,o adam Aral'ı yaralayan adam kapıda lütfen e-"
  dememe kalmadan duyduğum ses ile tiz bir çığlık atmış ve hemen kapıya dönmüştüm. Allah kahretsin ki biliyordu işte benim burada olduğumu biliyordu ve kapıyı kırmaya çalışıyordu . Kapıyı kırmak için kullandığı şeyi tekrar kapıya vurduğunda elimdeki telefon yere düşmüştü. Aral'a baktığımda ise gözlerini açmaya çalışıyor ve inliyordu.Tekrar kapıya baktığımda açıldı açılacaktı.Kapıya doğru ilerleyip kapıyı sürgülemeye çalışıyordum.Lanet olsun ki  vurdukları şey ile kapı açılıyordu,elimi tekrar sürgüye atacağım anda kapı şiddetli bir şekilde açılmıştı.O lanetin adamı
gülerek kenara çekilirken  görüş alanıma o lanet girmişti.

"-Benden kaçabileceğini mi sandın seni fahişe"
   
     Diyip koca ellerini boynuma dolayıp nefessiz kalmamı sağlıyordu. Her geçen saniye nefesim gidiyor buda benim çırpınmamı sağlıyordu.Tam beyaz ışığa meraba dediğim anda yeniden derin iç çekişli nefesler ile dünyaya geri getirilmiştim. Pislik lanet bana iğrenç gülümsemesini sunarken  boş ortamda duyulan inleme sesi ile bütün bakışlar benden ayrılıp koltuğa geçti. Hayır ,hayır bu olamazdı değil mi?  ama her ne kadar inkar etsem bile bu bir gerçekti ve malesef burdan kurtulabilecek bir planım herzaman ki gibi yoktu. Çoktan bütün gözler Aral'a çevrilmişti.

"- O ite bakın "
  
Demesi üzerine  kapıda iki adam geçip Aral'ın yanına doğru yürümeye başlamışlardı.
 
"-Patron hala yaşıyor"

Ya -yaşıyordu Allahım sana şükürler olsun ki yaşıyor. Beni kapının hemen  yanında beklemeyen adama fırlatıp  Aral'a doğru  ilerlemeye başladı. Yanına vardığı gibi bana o iğrenç gülümsemesini sunup yeniden Aral'a baktı ve çevik bir hareket ile belindeki silahı alıp Aral'a doğru tuttu.

"-Kurtarıcın hala yaşıyor demek"
 
Diyip yapmacık kahkahalar atmaya başladı ve işte o korku uyandıran silahın şarjör sesi gözlerimin daha çok açılamasına sebep olmuştu. Lanet vuracaktı onun bişey yapmamasına rağmen böyle bir ceza alması hiç adil birşey değildi.

" -Hayır ,hayır ona bişey ya-yapma... yalvarırım ona zarar verme yalvarırım..."

Diyerek yalvarmaya başladım. Aynı zamanda bedenimi saran kollardan kurtulmaya çalışıyordum. Ama nafile.
 
"-Ona dokunma ! ne istiyorsan bana yap".
 
Dediğim sözler ile başını Aral'dan kaldırıp sıkışan çenesi ile bana döndü.

"-İt için yalvarma lan"

"-Bırak onu ,senin derdin benimle "

Dediğim gibi aynı iğrenç kahkahası yine salonu doldurdu.

"-Evet seninleydi ama kendin için yalvarmadığın kadar bu it için yalvardın ve ona en güzel ödül ölüm olur".

  Diyerek kahkaha atmaya başladı. Bedenimi saran kolları itmeye her nekadar çalışsamda olmuyordu bu aciz bedenim kendini burda ele veriyordu. Ayağımı beni tutan adamın tutan özel bölgesinin vurduğum gibi geri geri çekilmesi bir oldu. Bedenimin serbest kalması ile hiç düşünmeden koştum. Ve koltuğa birkaç adım kala ayağıma takılan çelme sonucu yeri öptüm. Beni yere düşüren adam gülerken lanet ise çenesinin gevşemesi için uğraşıyordu...

"-Ne yaptığı sanıyorsun lan sen kendin için uğraşmadığını bunun için mi yapıyorsun lan"

Diye kükremeye başladı.

"-Benim yüzümden başkalarının zarar görmesinden bıktım anlıyorsun musun? Bıktım lütfen bırak onu lütfen"

Diyerek sesimin izin verdiği kadarıyla konuştum. Her nekadar başlarda sesim çok fazla yüksek çıksada sonlara doğru kendini fısıltılara bırakmıştı.

"-Yalvarma artık lan yalvarma "

Gözlerimi dahi kırpmadan Aral'ı izliyordum. O ise arada güçlükle açılan gözlerinden bakıyor sonrasında ise hızla gözlerini kapatıyordu . Arada geçen birkaç dakikadan belli gözlerimi dahi kırpmadan Aral'ı izliyordum. Belki tekrar uyanır ve görebilirdim ama yok sonuç yok şuan tek yaptığı şey uyumaktı. Birden boş odayı dolduracak şuh bir kahkaha sesi doldurdu odayı.
"-Veya neden acısız ölsün ki  en iyisi işkenceli sen de haklısın seni benim elinden almaya çalışmak  neymiş acı çeke çeke(!) anlayacak(!)"

Diyip yeniden tehlike saçan gözlerini Aral'a tuttu. Hızlı başını kaldırıp Aral'ın ucunda duran diğer adama döndü.

"- Kaldırın bu iti"

  Dediği gibi lanetin adamları Aral'ı hızla kaldırdı ve sürükleyerek kapıya doğru götürmeye başladılar. Yanımdan geçecekleri esnada ayağımı uzatıp Aral'ın sağ tarafında duran adama vurdum. Her nekadar düşecek bir dereceye
gelmese de en azından 
sendelenmişti. Başımda hissettiğim ağrı ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Başım yukarı doğru çekilince gözüm ister istemez aynı şekilde lanete değdi. Saçlarımı bileğine dolamış bir şekilde sırıtarak sinirle karışık bir şekilde bana bakıyordu.

  "-Çok pişman olacaksın ve ben bu pişmanlığını büyük bir zevkle izleyeceğim.....

Siyah Zihnim (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin