14.Bölüm- Part1-

4.8K 289 3
                                    



Acı.

Luhan'ın ağzından.

Kapının ziline basarken kendimi tutamayarak gülmeye başladım. Evdekilerin girdiğimiz iddia hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Sehun gergin bir şekilde ellerini montunun cebine soktu ve bana baktı. 
"Gülmeyi kes." 
Soğuk havadan dolayı ağzından çıkan buhar yüzüme çarptığında sersemlediğimi hissettim. Sehun bilerek veya bilmeyerek beni sürekli baştan çıkarıyordu. Gözlerimi kırpıştırıp boğazımda sarılı olan büyük kalın atkıyı elimle yukarı çektim, ağzımı kapattım. 
"Ama çok tatlı oldun Hunnie. Mutlaka fotoğraf çekmeliyiz." dedim gülerek. Sehun homurdanarak başında ters bir şekilde takılı olan şapkasını çıkardı. Çevirip tekrar taktığında saçlarını saklamaya çalışıyordu. Baekhyun kapıyı açar açmaz Sehun hızlıca içeri girdi. Sert bir şekilde kapanan kapısının sesini duyduğumda kahkaha attım. Onu kesinlikle odasından çıkarmalıydım. Baekhyun merakla bakan gözlerini bana dikti. 
"Kavga mı ettiniz?" Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim. Dışarının aksine evin içi sıcacıktı, mayışmıştım. Başımdaki şapkayı çıkardığımda açık kalan ağzını eliyle hızlıca kapattı. "Aman Tanrım! Çok yakışmış Luhan!" diye bağırarak yerinde zıplamaya başladı. Üzerimdeki montu çıkarıp askılığa asarken konuşmaya başladım. 
"Çok fazla kullanmayacağım, herkesi topla, salona geçin. Size göstermek istediğim bir şey var." dedim sırıtarak. Baekhyun başını sallayarak üst kata çıkarken ben de Sehun'un odasına girdim. Yorganının altına girmişti, sinirle bir şeyler mırıldanıyordu. Ne dediğini anlayamasam da güldüm. Bana küfrediyor olmalıydı. Yatağa oturup havaya kalkmış yorgana dokundum. 
"Çık oradan Sehun-ah." Yorganın altından gelişi güzel bir tekme savurdu. Hala bana sinirliydi. Ama bu benim suçum değildi ki, bahse girmeyi o istemişti. Kaşlarımı çatarak yorganı kaldırmaya çalışınca çığlık attı. 
"AISH! YAPMA!" 
"Beni istemiyor musun?" 
Sesimi oldukça kısık tutmuştum, kırıldığımı veya üzüldüğümü sansın istiyordum. Böylece yorganın altından çıkabilirdi. Yorganı sıkıca tutan eller gevşediğinde Sehun'un da gevşediğini anladım. Biraz sonra yorganın altından başı gözüktü. Başını yana eğip bana baktığında dudaklarımı büzdüm. Gözlerini devirip yorganı, yanına girebilmem için kaldırırken konuştu. "Ah ben seninle ne yapacağım Lu?" diye yakındı. Gülerek yorganın altına girdim ve Sehun'un göğsüne sokuldum. O, kollarını bana sarıp kendisine daha da çekerken ben mutluydum. "Beni seviyorsun." diye kıkırdadım ve Sehun'un boynunu yumuşak bir şekilde öptüm. Vücudunu saran titremeyle yüzünü buruşturdu ve beni altına aldı. Ellerimi omuzlarına yerleştirirken dudaklarını yaladı. "Yapma şunu." diye mırıldandım. Sehun'un dudakları, benim dudağıma mükemmel bir şekilde uyuyordu ve onu öptüğüm zaman tüm vücudumu saran duygu dolu hisleri seviyordum. Yanlıştı. Ona içten içe kapılıyordum. Başımı kaldırınca bana büyük bir sevgiyle bakan, parıltılı gözlerle karşı karşıya kaldım. Konuşmak için dudaklarını araladığında gözlerimi dudaklarına diktim. Ağzından çıkacak her bir kelimeye muhtaçtım. Ona ihtiyacım vardı. Derin bir nefes aldı. "Evet." dedi. Kaşlarımı kaldırıp ona baktım, neye evet demişti? Sanki içimdekileri okumuş ve ona ihtiyacım olduğunu anlamıştı. 
"Evet, seni seviyorum." 
Başını yukarı kaldırdı ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. Kokluyor olmalıydı. Bunu sürekli yapıyordu ve benim bir şikayetim yoktu. Ellerimi omuzlarından çekip boynuna sardım. Onu seviyor muydum? Söylediğine karşılık vermemi bekliyor muydu? Saçlarımı öptüğünde gözlerimi kapatarak bir inleme bırakıverdım. Eğilip beni öperken kendimi kaybettiğimi hissettim. Dilini dilime değdiriyor arada üst dudağımı emiyordu. Boynuna sardığım kolları daha da sararak alt dudağını ısırıp çektim. Ellerini belime sardığında parmakları rahat durmuyordu. Kahkaha atarak gülmeye başladım. 
"Yah! Yapma gıdıklanıyorum!" Sehun da bundan hoşlanıyordu ve benimle birlikle gülmeye başladı. Ben yerimde duramazken ve altında kıvranırken parmakları daha da hızlandı. Nefes nefese kalmış bir şekilde vücudumu onunkine yapıştırdım. Erkekliğini hissedince gülmeyi bırakmıştım. Gözlerini kapatmıştı ve derin nefesler alıyordu. Bana saldırmamak için kendisini zor tutuyor gibiydi. Kahkaha atarak kendimi geriye çektim, altından çıkıp ayağa kalktım. Odadan çıkmak için kapıya yöneldiğimde ciyakladı.
"Dur! Nereye gidiyorsun?!" Gülmemek için dudağımı ısırıp arkama döndüm. "İçeriye, sen gelmiyor musun?" Gözleri irileşti ve yataktan kalktı. 
"Nasıl gelebilirim? Şu halime bak! Palyaço gibiyim! Yada papağan!" 
"Loser Hunnieee~" dedim dilimi çıkararak. "Ben gelmiyorum" dedi, kaşlarını çattı. Yürüdüm ve arkasına geçip onu sırtından itmeye başladım. Bir santim olsun yerinden kımıldamamıştı. Nasıl da inatçıydı. Tekrar tüm gücümle itmeye başladığımda öne doğru sürüklendi. Başarıyordum! Gülerek itmeye devam ederken kapının girişine tutundu. 
"Hayır, hayır olmaz!" diye ciyakladı. Neredeyse odadan çıkmıştı. Kollarımı beline dolayarak onu çekmeye çalıştım. Kahkaha atarken tekrar bağırdı. 
"Seni öldüreceğim Lulu!" Lulu mu? Az önce bana Lulu mu demişti?! Sinirlenerek onu bir daha çektim. Kapının kenarını tutan parmakları kayınca beraber yere düştük. Beni hızlıca göğsünün üzerine aldı ve kollarıyla sardı. Bayık bayık bakarak güldü. "Bırak beni Oh Sehun!" Belime sarılan güçlü kollardan kurtularak ayağa kalktı ve salona girdim. Sinirli bir şekilde Kai'nin yanına oturduğumda o da ayağa kalktı ve saçlarını unutmuş gibi telaşla salona daldı. 
"Özür dilerim Lu!" Yanıma çöktüğünde bir an dudağını sertçe ısırdı. "Siktir!" diye bir küfür savurdu ve kendisini izleyenlere döndü. Baekhyun, Chanyeol'un göğsüne yatmış bir şekilde kahkaha atarken, Chanyeol ellerini yüzüne kapatmış bir şekilde gülüyordu. Kai oldukça şiddetli bir şekilde gülerken bana baktı. 
"Ona bunu nasıl kabul ettirdin?" Kyungsoo'nun da gülerken gözleri kaybolmuştu. Omuzlarımı silktim ve elimi yanımda dikilen Sehun'un bacağına koydum. "Sadece iddiaya girdik ve kaybetti." dedim gülümseyerek. Baekhyun başını sevgilisinin göğsünden kaldırdı. 
"Ben beğendim. Bundan sonra evin maknaesi değil, sevimli papağanısın!" Sehun dudaklarını yaladı. 
"Yakışıklı olduğum için ne yapsam yakışıyor." Gülmeye başladı ve koltuğun kenarına oturup elini omzuma attı. Kyungsoo "Siz gördüğüm en garip çiftsiniz." dediğinde acıyla tebessüm ettim. Diğer çiftlerden farklı olduğumuzu bir şekilde biliyordum. Oldukça mutluyduk, eğleniyorduk ve saçmalıyorduk. Sehun bana beni sevdiğini söylemişti ve bu bazı şeyleri benim açımdan daha da zorlaştırıyordu. Ondan uzaklaşamıyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Chanyeol göğsüne sokulmuş olan Baekhyun'un saçlarını okşarken sordu.
"Sehun senden oldukça korkuyor olmalı yoksa böyle bir şeyi ona biz bile yaptıramazdık." Sehun dilini çıkarırken alnımı kaşıdım. 
"Benden neden korksun ki?" 
Kahkaha attı. "Bilmem, ben sadece takılıyorum, geçen gece de korkudan bağırmıştı sanırım."

I Saw The DevilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin