5. Bölüm "Bay Değişik"

503 355 108
                                    

Veee yeni bölüm💙

Multi: Asrın Türkoğlu

"Aşktın sen, kokundan bildim seni.."
-Cemal Süreya-

İlke

Başımdaki dayanılmaz ağrıyla açtım gözlerimi. Yine yabancı bir mekan ve yeni bir bilinmezliğin içinde kalmış bir ben. Bu sürekli başıma gelmek zorunda mıydı?

Bayıl ve gözlerini bambaşka yerlerde aç. Tüm hayatım bundan ibaretti. Artık bayılmamalıydım.

Etrafta baktım bir süre. Hava kararmıştı etrafımdaki eşyaları seçemiyordum.

Aslında neyle karşılaşacağımı çok merak ediyorum. Yine ne gibi bir gizemle başbaşaydım acaba.

Odada bir tur attıktan sonra beklemeye karar verdim. Nasıl olsa biri gelirdi.

Oda çok genişti. Odanın tam ortasında 2 değil 3 kişinin rahat sığacağı bir yatak yerleştirilmişti. Gri örtülerin sadece benim yattığım kısmı bozuktu.

Koridorda yaklaşan sesleri duyar duymaz kendimi yatağa fırlattım. Evet resmen fırlattım. Küçük uçuş denememin hemen ardından kapı sessizce açıldı.

Resmen nefesimi tutmuş kaderi akışına bırakmıştım. Işık yandı önce. Sonra kapının kapanma sesi yayıldı odaya. Sağlam adım sesleri tam yatağın yanında durdu.

Yastığa gömdüğüm kafam yüzünden nefes almam çok zordu.

"Ufak problem biraz daha öyle kalırsan öleceksin." Hemen kulağımın dibinden gelen sesle öyle korktum ki yattığım yerden sıçradım.

Tutunduğum ise korkumun kaynağıydı. Adamın kıravatına sıkıca tutunmuş bir milim kalmış suratlarımız arasından kocaman gözlerle ona bakıyordum.

Benim kadar şaşırmış olmalı ki yüzüme baka kalmıştı. Dakikalar uzadı aramız da. Kilitli kalmıştık resmen. Beni bu andan ayıransa burnuma dolan o huzurun kokusu oldu. Bu adamın kokusu o adamın kokusuydu. Oydu işte.

Yanılmamak adına bu kahvenin en güzel tonuna sahip gözleri olan yakışıklı adama daha da yaklaşıp boynuna yanaştım. Derin bir nefes aldım. Bu kokuyu asla unutamazdım.Oydu işte hastaneye gelen adam.

 Birden uzaklaştı benden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birden uzaklaştı benden. "Ne o fırsat mı kolluyordun?" Alaycı bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Öfkeden kıpkırmızı olmuştum.

"Suratına okkalı bir tane yemek istemiyosan sus." Sanki söylediklerimi duymuyor gibi bir hali var dı.

Kendimi toplayıp derin bi nefes aldım. Hala yüzüme bakmaya devam ediyordu. Yüzünde karmaşık bir ifadeyle sadece bakıyordu.

Elimi kaldırıp gözünün önünde salladım. "Hey sana diyorum sert çocuk. Kimsin ve benim burada ne işim var açıkla hemen."

Daldığı yerden uyanmış olacak ki alaycı ifadesi geri geldi birden. "Öncelikle konuşma üslubunu düzeltmeden hiçbir soruna cevap vermeyeceğim. Ha unutmadan söyleyeyim burda patron benim."

Yanağımdan makas alıp ben cevap veremeden odadan çıkıp gitti. Arkasında kedi görmüş fare gibi kalakaldım.

Ben gene ne gibi bir olayın içerisine düşmüştüm acaba. Tamam hiçbir zaman şanslı biri olmamıştım ama bu biraz fazlaydı. Hiç tanımadığım güzel kokulu değişik adamın birinin evinde uyanmak da neyin nesiydi.

Yatağın yanında ki çoraplarımı giyip çıktım odadan. Biraz ilerleyince ahşap merdivenleri farkettim.

"Heyy Bay Değişik nerdesin?" Seslene seslene merdivenlerden indim. Bu çağrıma karşılık ise mutfak olduğunu tahmin ettiğim yerden "Bir daha bana öyle seslenirsen senin o çok bilmiş ağzını dikerim." sinirle söylenmiş bu karşılığı aldım.

Keyfim yerine geldi birden. Otuziki diş sırıtarak girdim mutfağa. Buradada gri dolaplar karşıladı beni. Bu adamın gri takıntısı falan vardı galiba.

Nedendir bilinmez bu adamdan çekinmiyordum. Hatta onunla atışmak hoşuma gitmeye başladı.

Mutfağın ortasındaki masada oturmuş telefonunu kurcalıyordu. Yanındaki sandalyeye oturup ellerimi çeneme dayayıp ona bakmaya başladım.

Gerçekten çok yakışıklıydı. Biçimli burnu köşeli çenesiyle çok çekiciydi. Ona bakmamdan rahatsız olmuş olacak ki yüzünü buruşturdu.

"Az daha öyle bakarsan eriyeceğim deli bozuk." Benim gibi ellerini çenesine koyup gözlerini kırpıştırıyordu. Aklı sıra benimle eğleniyordu.

Cenesinin altindaki eline sertçe bir geçirdim. Beklemediğinden olsa gerek birden çenesi boşta kaldı. Bu sefer gülme sırası bendeydi. Sinirle bana bakıyordu. "Ne o forsun mu bozuldu cicim." Yanağından makas almayı ihmal ermemiştim tabi.

Alayla güldü. "Ya öyle oldu cicim ama merak ediyorum anlattıklarımdan sonra da böyle konusabilecekmisin acaba." Bu sefer gerçekten korkmuştum. Yüzünde ki o herzamanki alaycı ifadeyle bana göz kırptı. Bana ne anlatabilirdi ki. Bu adamın benimle ilgisi neydi.

Daha da önemlisi bu adam kim di?

Okuduğunuz için teşekkür ederim⭐
Vote ve yorumları unutmayın...

Umut YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin