Üzerimdeki masumiyetimin son örtüsü, saten gelinliğin fermuarını yavaşça aşağı doğru indirirken soluksuz kalmış kıpırdamadan duruyordum. Yere düşen kıyafetin içinden çıkmamı beklerken bir adım geri çekildiğinin ve beni izlediğinin farkındaydım.
Daha önce hiç bir erkeğin karşısında bikinili de dahil olmak üzere bu denli az ve küçük kıyafetlerle kalmamıştım. Andrew ve Tony'yi saymazsak tabi ki. Yüzmek için havuza girdiğimizde, bizi güneş gözlüklerinin ardından zevkle izlediklerinin hep farkındaydık.
Adi herif umarım o parmaklarını ömrü boyunca kullanamaz!!
İçgüdüsel olarak ellerimle gövdemi kapatmak istiyordum ama arkamda kıpırdamadan dikilen Lucca' nın olduğu tarafa doğru dönerek karşısında cesurca durdum. Beni izlerken sanki nefes almıyor gibiydi.
"Seninle evlenebilmek için nasıl bir sevap işledim acaba? Nefes kesicisin, Beau," dedi. Adımı söyleyiş biçimi midemde taklalar attırdı.
"Ben..."
Kekelemeye başlamadan önce susmayı yeğledim.
Gülümsüyordu, şimdiye kadar fark edemediğim bir gamzesi belirdi sağ yanağında. Ben neredeyse çıplakken o tamamen giyinikti ve halinden oldukça memnun görünüyordu.
Olduğu yerde kıpırdandı ve bana bir adım yaklaştı. Elini uzatarak, usulca boyun girintime koydu ve güçlü parmaklarını yavaşça tenimde kaydırıp, köprücük kemiğime değin sürterek indirdi.
"Seni öpmem gerek hem de hemen," derken acı çekiyor gibiydi. İyice yanıma sokulmuştu. Onu engelleyemezdim. Gözlerimi kapadım ve bekledim. Bekledim...
Dudakları dudaklarıma değdiği anda, irkildim. O kadar ağırdan alıyordu ki; neredeyse tüy hafifliğindeki dokunuşlarla önce beni titretti. Dudakları ağır ağır benimkilerin üzerinde gezinirken, beni ürkütmemeye çalıştığını anlıyordum yoksa içinde dışarı çıkmayı bekleyen şehvetli vahşi bir yan vardı. Bunu bakışlarındaki sertlikten, kendini kontrol etmeye çabalamasından anlayabiliyordum.
Sonra daha da hızlanmaya başladı hareketleri. Boynumun kenarından kavrayan eliyle beni kendine çekti, alt dudağımı kendininkilerin arasına aldı ve bırakmadan hafifçe ısırdı. Daha çok titremeye başladım ve bir süre sonra kendimi kontrol edemediğimin farkına vardım. Kendini benden uzaklaştırmadan kocaman açılmış gözlerime gözlerini dikti.
"Çok gerginsin, rahatlamanı istiyorum. Derin bir nefes almaya çalış," diyerek sözcükleri yumuşak bir tonda fısıldadı.
Lucca'nın kısa ama sakin kalmamı isteyen bakışları, onu kuşatan ruh halinin tam tersi olduğunu anlatıyordu. Şu anda onun için benim ruh halim önemliydi ama iş hayatında sertliğiyle ve acımasızlığıyla tanınan bir adam belki de ilk defa anlayışlı olmak için kendini zorluyordu. Yine de kendimi içinde bulunduğum durumda yabancılaşmaktan alıkoyamıyordum.
" Yapamam. Lütfen," diye ağlamaklı bir sesle resmen ona yalvardım. Gözlerini sıkıca yumdu ve dişlerini sıktı. Biraz önceki düşüncelerimi kanıtlarcasına kendini sıkıyor, benim tavırlarıma katlanmaya çabalıyordu.
Gerçek hayattaki canavarımdı o benim; benimle sevişmesini, beni acımasızca ele geçirmesini istemiyordum. Bu kadar kolay ona teslim olamazdım.
Bir süre sonra gözlerini açtı; bu sefer daha sakin görünüyordu,"İlişki yaşamayı bilmiyorum. Genellikle benden korkan, bana istediğimi vermeye hazır kadınlarla vakit geçirdim. Ama senin benden korktuğun için, kendini benimle sevişmek zorunda hissetmeni istemiyorum. Ağırdan alacağız, tamam mı?" diyerek gözlerini gözlerime dikerek benden bir cevap almayı bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L U C C A •Kitap Oldu•
General FictionLUCCA, Parola Yayınları artık raflarda! Lucca ölesiye tutkulu ve bir o kadar da tehlikeli adam... Beau ise suçun ortasına doğmuş, zarif bir kuğu kadar masum kız... Karanlık ve gizemli dünyanın kapıları ilk defa bugün sizin için ardına dek açılıyor...