Kaçalım!

32.3K 2.3K 146
                                    

Yemekler servis ediliyordu ama ben tek bir lokmayı bile ağzımda tutacak halde değildim. Midem düğüm düğümdü.

Bu geceyi düşünürken ellerimin titremesini bir türlü engelleyemiyordum. Oturduğum sandalyede iki elimi de kucağımda birleştirmiş, yanımda oturan Lucca'nın rahatlığına gıptayla baktım. Ben dönmüş onu izlerken, birden onu izlediğimi anlayıp bakışlarını bana çevirince, panikle gözlerimi hemen önümde duran yemek dolu tabağıma çevirdim.

"Yemekleri beğenmedin mi?" diye sordu.

"Yoo," diyebildim sessizce.

" Tadına baksaydın en azından bir fikrin olurdu," dedi muzipçe gülerek.

Sersem herif bulduğu her fırsatta benimle dalga geçiyordu ve benim yaptığım her hareketten de belli ki haberdardı.

"Oldukça lezzetliler ama benim istediğim lezzet bu değil," dedi, buğulu ve hevesli sesiyle. Sanırım bu söylediği yüzünden her an bayılabilirdim. Zaten dün geceden beri ağzıma tek bir lokma girmemişti bir de böyle önümüzdeki uzun geceye dair imalı bir cümle kurunca, heyecandan midem kalkmaya başlamıştı.
Suratımın tahminen kireç gibi beyazladığını fark edince, bu sefer ciddileşti ve,

"İyi misin?" diye sordu. Endişeli görünüyordu.

"İyiyim,sadece lavaboya gitmem gerek," diyebildim zar zor. Neredeyse oturduğum sandalyede bayılacaktım.

" Tabi ki, seninle geleyim," derken ayağa kalkmak için yeltenince, onu kolundan yakaladım ve durdurdum. Önce kolunun üzerinde duran elime sonra da yüzüme baktı. İlk defa kendi isteğimle ona dokunuyordum.

"Eva benimle gelir," dedim onun bakışlarını umursamamakta çalışarak. Önce bana şüpheyle sonra da masada tam karşımızda oturan Eva'ya meraklı bir şekilde baktı. Yine de üstelemedi ve, "Pekala," dedi.

O esnada Eva da bizi fark etti ve yaptığım ufak bir baş işaretliyle benimle gelmesini istediğimi anladı. Hemen ayağa fırlayarak yanımıza geldi. "Biraz içeri girelim mi?" diye rica ettim, kimsenin duymasını istemediğimden usulca kulağına doğru eğilip.

Evin içine doğru üzerimdeki kuyruklu gelinliğin izin verdiği ölçüdeki hızla ilerlemeye başladık.

Elimi koluna dolayarak, "Odamıza çıkalım," dedim.

Odaya adımımızı atar atmaz, ilk olarak gidip yatağımın ucuna oturdum. Kapının arkamızdan yavaşça kapanmasıyla gözlerim hemen dolmaya başlamışlardı.

Eva, "Beau,lütfen böyle yapma, seni acı çekerken görmeye dayanamıyorum," dedi önümdeki halıya diz çöküp. O kadar güzel ve duru görünüyordu ki, onun da  tıpkı benim gibi mutlu olması gereken bir gecede sanki ölmüşümcesine bir matemi yaşıtıyordu suratında.

"Ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yok," dedim boğuk bir sesle. Omuzlarım çökmüş, oturduğum yerde ileri geri sallanıyordum.
Birden oturduğu yerde doğruldu ve bana yaklaşarak, "Kaçalım!" dedi. Delirmişti herhalde.

"Saçmalama, nereye, nasıl kaçacağız?" diye sordum gözyaşlarım arasından.

"Kaçalım işte! Paramız var, yapabiliriz. Bizi kimse bulamaz." Israrcı bir şekilde kolumdan beni sarsmaya başladı.

Tıpkı bir çocuk gibi masumdu ve etrafımızı saran görünmez dikenli tellerin farkında bile değildi. Emin ol 100 metre gidemeden ikimiz de ölmüş oluruz. Lucca' nun o sevgi dolu bakışlarına aldanma, Andrew'a neler yaptığını bu kadar çabuk unutmuş olamazsın. O günden onar onu hiç gördün mü, ya da duydun mu? Eğer bu düğünden kaçarsam; bu bir onur meselesi olacak. Emin ol, ondan önce babam bizi kendi elleriyle öldürür."

Bir kaç saniye dediklerim üzerine düşündü ve haklı olduğumu o da anladı. Çaresizlik içimde, oturduğu yere çöktü.

"Peki senin için ne yapabilirim?"

Bir an herşeyi, herkesi unutup keşke kaçabilsem diye düşündüm ama yapamazdım;

"Eva sen beni düşünme artık. İyi olacağım sadece çok gerginim, geçecek ve alışacağım... sanırım," dedim içimi sertçe çekerek ve aniden ayağa kalktım.

"Hadi aşağı inelim, makyajım akmadı değil mi?" diye sordum. Başını olumsuz manada salladı ve bana ondan sonra da tek kelime etmedi.
Kapıdan çıkmaya hazırlanırken elimi tuttu.

"Eğer sana zarar verecek olursa, onu öldürürüm! Bunu ona da söyle," dedi onu hiç bir zaman görmeye alışık olmadığım bir sertlikte.

O an gülmek istedim; gerçekten kahkahalar atarak, karnıma gülmekten ağrılar girene dek gülmek istedim.

Saçını okşayarak, "Bunu mesajını kesinlikle ona ileteceğim," dedim.

Artık bahçeye geri dönme vakti gelmişti. Bira daha oyalanırsak, birileri bizi almak için gelecekti yoksa. Merdivenlerin ortasına geldiğimizde sınıftan arkadaşımız Rita'yla karşılaştık. Beni görür görmez, hemen düğünün harikalığı, Lucca'yla birbirimize ne kadar yakıştığımız gibi zırvalıklarla kafamı şişirmeye başlayınca, Eva'yla onu orada bırakıp, hızla basamakları inmeye devam ettim. Bahçeye açılan kapıya ulaşamadan, at çiftliğinde tanıştığımız görkemli güzel Elsa'yı gördüm ve donup kaldım. Onun düğünümde ne aradığı hakkında hiç bir fikrim yoktu ama onu benim ailemin davet etmediği ortaydı demek ki onu Lucca çağırmıştı. Sinirden adeta kuduruyordum. Beni görünce yüzüne tıpkı o günküne benzer  sahte bir gülümseme yerleştirip, yanıma geldi,

"Çok güzelsin. Tebrik ederim tatlım. İkiniz de birbirinize çok yakıştınız." diye şakıdı. Bu dediklerinde samimi olmadığı o kadar belliydi ki ve ben o kadar sinirliydim ki, hemen yanından uzaklaşmak istiyordum. Onun burada olması bana yapılmış bir hakaret gibiydi ve Lucca'nın bunu gerçekten bunu yapabildiğine inanamıyordum.

Beni kıskandırmak için bunu yapıyor olabilir miydi ya da bana ders vermek için?

"Teşekkürler," diyebildim ve ilerlemeye devam ettim. Onun yanında durmak istemiyordum. Tam arkamı dönmüş gitmeye hazırlanırken,

"Bu arada unutmadan,Beau, sana bir tavsiye; Lucca ele avuca sığmaz biridir. Onu elinde tutabilmen için sürekli yeni  numaralar öğrenmen gerekecek," dedi.

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu kadar açık bir şekilde, hele ki düğün günümde saygısızca konuşuyor olması onun hala Lucca' ya dair duyguları olduğunu gösteriyordu. Yine de tüm cesaretimi toplayıp, yüzüne baktım ve  gayet sakin bir tonda, "Senin numaraların çabuk tükenmiş olmalı, senin adına üzüldüm." dedim.

Kocaman açılmış gözleriyle bana bakakaldı, Onu olduğu yerde bırakarak hızla çıkışa doğru ilerledim. İçimi saran hazzın kendimi bu kadar iyi hissettirmesi ise fazlasıyla şaşırtıcıydı.

L U C C A  •Kitap Oldu•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin