45. Final

7.2K 435 16
                                    

Cumartesi bursluluk sınavı varmış sanırım. Pazar da lys var. Sınav öncesi moral olur inşallah. Gerçi bu bölüm de nasıl moral olur bilemedim ama...

4 gün sonra..

Dumanı tüten bir kahve bardağı uzatıldığında başımı kaldırdım. Poyraz karşımda dikiliyordu. Çevreme baktığımda kimsenin olmadığını gördüm.

"Herkes nerde?" diye sordum Sesim çok kısık ve çatlak çıkıyordu. O kadar çok bağırmıştım ki boğazım zarar görmüştü.

"Arkadaşların evlerine gitti. Hakan ve Ece kafeteryadalar." Başımı yavaşça sallayıp tekrar yere baktım. Gittiklerini bile farketmemiştim. Poyraz almayacağımı anlayınca bardağı burnumun ucundan çekip yanıma oturdu.

"Bir şeyler ye Eylül." dedi kirli saçlarımı okşayarak.

"Egemen benim yüzümden 4 gündür uyurken mi?" Gözlerim bir kez daha dolmuştu. Bu kadar çok gözyaşını nasıl ürettiğim hakkında bir fikrim yoktu. Sakinleştiriciler sağa sola saldırmamı önlese de ağlamam engel olamıyordu. Ağlamaktan yorgun düşmüştüm artık.

"Senin yüzünden değildi." dedi Poyraz bininci kez.

"Benim yüzümdendi." Burnumu çektim. "Benim peşimden gelmeseydi.." Sustum. Bir kez daha hıçkırmaya başladığımda Poyraz da sustu ve kolunu omzuma atarak beni göğsüne çekti. O da biliyordu benim yüzümden olduğunu. Herkes biliyordu. O gün benim peşimden gelmeseydi şu anda yoğun bakımda canıyla cebelleşmek yerine okulda ders dinliyor, sınava çalışıyor olurdu. Ya da benimle hiç tanışmasaydı...

"Eylül?" diye bir ses duyduğumda başımı kaldırıp Hakana baktım. Yanında da Ece vardı. Benim ağladığımı gören Ece yanıma oturdu ve elini sırtıma koydu.

"Zayıfladın sen." dedi neşeli çıkarmaya çalıştığı ses tonuyla. "Ege uyandığında başımın etini yer sevgilimi zayıflattın diye." Kendince bana moral vermeye çalışıyordu ama bana şu anda moral verebilecek tek şey Egemen'in gözlerini açmasıydı. Ameliyattan çıkalı 4 gün olmuştu ve o hala uyanmamıştı. 4 gündür yoğun bakımın önünden ayrılamamıştım.

"Uyanacak mı?" diye sordum gözlerine bakarak.

"Uyanacak." dese de onun da gözleri dolmuştu. "Sen benim kardeşimin savaşçı ruhunu görmedin daha. Bak inat etti seni bile tavladı." dedi zorla gülerek. Gözleri dolu dolu olan birinin gülmesi kadar kötü bir şey olamazdı dünyada. Ağlarken gülmeye çalışmak... Dizlerin titrerken ayakta durmaya çalışmak.. Kanadın kırıkken uçmaya çalışmak.. Güçlü olmadığın halde güçlü görünmeye çalışmak..

"Benim yüzümden." dedim. Bunu sürekli söylüyordum. Ve hep söyleyecektim sanırım. Benim yüzümden göğsünde bir sargıyla yatıyordu Egemen. Benim yüzümden o kahverengi gözleri 4 gündür kapalıydı.

"Kendini suçlama." dedi Ece. Sesi titriyordu artık. Gözünden bir damla yaş aktığında başımı tekrar yere çevirdim. "Senin hiçbir suçun yok, harap ettin kendini. Yeter artık!" Söylediklerini dinlemiyordum bile. Egemenin canıyla cebelleşmesinin tek sorumlusu bendim.

"Benim peşimden gelmeseydi.."

"Peşinden kendi isteğiyle geldi." dedi Ece. Başımı iki yana salladım. Peşimden kendi isteğiyle gelmiş olsa bile ben doğum gününe gitmeseydim peşimden gelmezdi. Her şekilde benim suçumdu işte. Cihat'ın derdi benimleydi ve zarar gören taraf Egemen olmuştu. Teselli verme çabaları boşunaydı. Benim yüzümden ölüyordu..

Sevdiklerim zarar görüyordu benim yüzümden. Beni sevenler, benim için çabalayanlar zarar görüyordu. Benim yaralarıma merhem olanlar sırf bu yüzden ölümle burun buruna geliyordu.

Baş Belası(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin