13. KÜÇÜK BIR EĞLENCE

9K 572 15
                                    


Elçin eve gelmeden uyumam  gerekiyordu. Bu yüzden hızlı bir duş aldım ve kulaklığımı takarak yatağa uzandım. Uykuya çok düşkün bir insandım eskiden. Ama şimdi birkaç saatlik uykuyla durabiliyordum. Gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım. Olmuyordu. Kendimi çok enerjik hissediyordum.

Bir an önce yarın olsun ve spor salonuna gideyim istiyordum. Babam bana sokak dövüşü öğretmişti, sonra da kung fu kursuna göndermişti. Bu beni 1-0 önde başlatıyordu. Ama onlar erkekti ve yapılarından gelen bir güçleri vardı. Durum şimdi berabere. Dedi baş belası

O da kavga edip rahatlamak istiyordu ve bu konuda sonuna kadar bana destek veriyordu. Bir süre bunları düşündüm ama sonunda aklımın, en başından beri kaçtığım konuya kaymasına engel olamadım. Bugün Hakanlara sizi istemiyorum demiştim. Kesinlikle çok fena bozulmuşlardı. Bir daha benimle konuşmayacaklarına emindim.

Yoğun bir hüzün bulutu çöreklendi içime. Onları üzmeyi hiç istememiştim. Hepsi kesinlikle çok iyi insanlardı. Filiz çok  sessiz ve utangaçtı. Aylin çok meraklıydı ve fazla neşeliydi. Koray komik çocuktu. Egemen ise egoist biriydi ama içinde kötü bir niyet taşımadığına emindim. Sadece fazla sinir bozucuydu. Ve en önemlisi Hakan. Abim olarak kabullendiğim, ailem yerine koyduğum tek insan. En önemlisi ona da istemiyorum demiştim. Onun ne halde olduğunu düşünemiyordum bile. Ama bazen bencil olmak gerekiyordu. Eğer benim yüzümden onlara bir zarar gelirse kendimi asla affetmez, ömür boyu vicdan azabı çekerdim.

Atmaca bir mafyaydı. Tonla adamı vardı ve ben onun karşısına tek başıma çıkmalıydım. Çünkü yanımda kim olursa zarar görecekti ve ben giremediği deliğe sırtına kabak bağlayarak giren fare olmak istemiyordum.

Kapım ardına kadar hızla açılınca yataktan doğruldum. Elçin kapının girişinden bana baktı, ağlıyordu. Hemen yanıma gelerek yatağa oturdu.

"Ne oldu? " diye sordum endişeyle.

"Sevgilim beni terketti. Beni ya beni!  Düşünebiliyor musun? Benim  gibi birini." Aman ne büyük bir sorun! diye homurdandı baş belası. Ne diyeceğimi bilemeyerek bekledim. Sonunda ağlaması bittiğinde kızarmış gözleri ve bozulmuş makyajı hariç eski Elçin olmuştu.

"Onu seviyor muydun?" diye sordum.

"Tabiki hayır. Sadece beni terketmesini sindiremedim. Yoksa umrumda bile değil. Ama şimdiye kadar bütün ilişkilerimi ben bitirmiştim. Aslında bunu da bitirecektim ama o benden önce davrandı ve ben teknik olarak terkedilmiş oldum. Sinirlerim bozuldu işte. Aman boşver sen ne yaptın Egemenle? " Sadece onu seviyor muydun diye sordum kız bütün ilişkisini anlattı. Evet ya da hayır demek bu kadar mı zor?  Sorusunu duymazdan gelerek

"Yapabileceğim bir şey var mı? " diye sordum olmayacağını bile bile.

"Var." Aha yandın! diyerek dalga geçti baş belası.

"Ne? " diye sordum neredeyse korkarak.

"Hakanı bana ayarlasana. Çocuk çoooookkkk tatlı. Sevgilisi de yokmuş." Biri beni tutsun da az sonra katil olmayayım. Hakan dedi değil mi? 

"Ben onlarla pek samimi değilim." Dedim sakinleşmeye çalışarak. Ama baş belası bana bu konuda pek de yardımcı olmuyordu.

"Nasıl samimi değilsin? Evine kadar geldiler."

"Onlar başka bir sebepten dolayı geldiler. Hatta sen devreye girmeseydin gideceklerdi." 

"Egemen midir nedir? O hiç de gidecek gibi durmuyordu." Bu ima beni delirtmek için yeterliydi. Elçine kafa göz Allah ne verdiyse dalmamak için tuttum kendimi. Birden aklımda şimşekler çaktı. Egemen ne demişti? Ben bu kızı çok sevdim. Bittin sen Egemen. Yaktım başını. Baş belası bu haince fikre kahkahalar atarken tatlı bir ses tonuyla konuşmaya başladım.

"Egemen seni çok sevdiğini söyledi."

"Ne? Nasıl? Ben onu ilk kez bugün gördüm. Beni nasıl çok sevebilir ki? "

"Demek ki tek bir hareketin onu etkilemek için yetti." dedim omuz silkerek. Bana inanmadığını belli ederek baktı.

"Gerçekten." dedim. " Ben bu kızı çok sevdim " dedi arkandan. Yalan da değildi. Egemen kendi kaşınmıştı ve cezasını da çekecekti.

"Gerçekten mi?" Gel canım gel. Oltaya gel. Topla gel, topla gel.

"Evet. Aynen öyle söyledi." Elçin derin bir nefes aldı ve hülyalı hülyalı baktı. Aha zokayı yuttu!

"O anlamda söylememiştir ya o?"

"Niye? Güzel kızsın. Bence kesin etkilendi."

"Egemen nasıl biri? Anlatsana." Çok hevesli şimdi hevesini kırmak olmaz.

"Egemen dünya iyisi. Okulun bütün kızları onun peşinde ama o hiçbirini umursamıyor. O kadar ilgiye alakaya rağmen hiçkimseye göz ucuyla bile bakmıyor. Sen onu 5 dakikada etkilemeyi başardın. Arkandan hayran hayran bakışları ve kendini tutamayıp ağzından kaçırdığı bu sözler de senden etkilendiğinin kanıtı. Ama çok utangaçtır. Aşkını itiraf edemez. Sen ona biraz cesaret ver de işkence çekmesin çocuk." Yalanlarında boğul Eylül. Egemen mi kızlara bakmıyor?  Egemen mi utangaç? Daha ne kadar uydurabilirsin merak ediyorum doğrusu. Baş belası bir yandan kahkahalarla gülerken diğer yandan da bana sataşıyordu. Ben de ne kadar uydurabileceğimi merak ediyorum açıkçası dedim ona. Neyse ki daha fazla yalana gerek kalmadan Elçin bana inandı.

"Hadi ya? Ben onu kendime bağlamasını bilirim."

"O zaman bu iş sende."

"O zaman ben de yarın seninle okula geliyorum." dedi ve yataktan zıplayarak itiraz etmeme fırsat bırakmadan gitti.

Pişman olmalı mıyım? diye sordum  baş belasına. Elçinin yarın okula gelmesi demek benim onu öldürmem demekti.

Belki de Egemenle uğraşmaktan bize sıra gelmez? Baş belası küçük umut parçacıkları sürüyordu önüme. 

Yapacak bir şey yok diyerek kendimi sertçe yatağa bıraktım. Egemenin başını yakmaktan veya Elçini kandırmaktan zerrece pişman değildim. Ikisi de egonun hayat bulmuş hali. Elçinin ilişkileri sadece eğlence amaçlı. Egemen de şimdiye kadar bana yaptıklarının cezasını çekecek. Keyifle uykuya daldım. Yarın okulda küçük bir eğlence vardı. Kendimi seviyorum ya

Baş Belası(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin