17. GARIP BIR GÜN

8.7K 540 60
                                    

"Basitçe, ayrıntıya girmeden anlatacağım. Bizi batırmayacak kadar bilsen yeter" Mustafa benim futbol oynayamama fena halde kafayı takmıştı ve şu anda bana aklı sıra ders veriyordu. Ben mi? Ben işin gırgırındaydım.

"Amaç topu kaleye sokmak." Hadi canım? Ben kale direğini sana sokmak zannediyordum.

" Seni orta sahaya koyalım. Sadece bize pas at. Ayağına gelen topu hemen en yakınındakine gönder. Bizim takımdaki birine. " Mustafa anlattıkça Hakan gülme krizine giriyordu.

"Şimdi biraz pas çalışalım. Geç karşıma ve bana pas at." Söylediğini yaparak karşısına geçtim. Topu bana gönderdi. Gelişine yavaşça vurarak topu çok başka yerlere gönderdim. Mustafa sinirle topu almaya giderken Hakan kahkahalara boğulmuştu.

Gülmemek için kendimi tutarak Mustafanın sinirle kızarmış yüzüne baktım.

"Konsantre ol. Ayağının içiyle vur. Bana doğru at." diyerek topu tekrar bana gönderdi. Kendini zor tutuyordu. Ben ise rahat bir şekilde tekrar aynı şekilde vurdum. Mustafa oflayarak topu ikinci kez almaya gitti.

"Eylül! Topu önce durdur. Gelişine vurma." Topu tekrar bana gönderdiğinde dediği gibi topu durdurdum. Sanki çok bir iş yapacakmışım gibi birkaç adım geriledim. Topu kenarda oturup gülme krizine girmiş olan Hakana attım. Hakan topu yakalayarak bize gönderirken bana seslendi.

"Harika bir oyuncusun " Herkes bunu alay amaçlı söylediğini düşünse de bana sitem amaçlı söylemiş gibi gelmişti. Futbol oynayamıyormuş gibi yapmak çok zordu. Hakan da numara yaptığımı biliyordu ve oyunculuktan kastı da buydu. Ona ters bir bakış atarak Mustafaya döndüm. Sinirden ölecek! Salak.

Mustafa baş belasının dediğini kanıtlarcasına topu sertçe attı. Karşılamak yerine bir adım kenara çekildim ve top arkamdaki duvara çarpıp geri dönerken bekledim. Topu elime alarak Mustafaya baktım. Yanında Alper vardı.

"Biraz da ben." dedi Alper Mustafa'yı kenara iterken. Mustafa hemen kenara çekildi. Elimdeki topu yere bırakarak hiçbir şey söylemeden spor salonunun kapısına doğru ilerledim. Tam yanından geçerken Alper kolumdan tuttu.

"Nereye gidiyorsun?"

"Farketmez. Yeter ki sen olma." dedim ifadesizce ve kolumu çekerek kurtardım. Alper kolumu tekrar yakaladı. Kulağıma eğildi.

"Geçen gün 4 kişiyi kolayca devirdiğini onlara anlatmamı ister misin? " Önümüzü kestikleri günden bahsediyordu.

"Vayy! " dedim alayla. "Tehdit demek? "

"Ne anlarsan."

"O olaydan 1 gün önce okulda herkesin korktuğu birinin ağzını yüzünü dağıttığımı da anlatmak istersin belki? " Bana sinirle baktı. Bir zahmet sinirlensin yani! Okulda herkes ondan korkuyor. Şimdi bir kızdan dayak yediği duyulursa tüm karizma gider. Ona kaşlarımı kaldırarak alayla baktım.

"Durum 1-1 berabere. Dua et de başka açığını bulmayayım Eylül Güçlü. Sakladığın birçok şey olduğunu biliyorum." diye adeta tıslayarak kolumu bıraktı ve yürüyüp gitti. Umursamamaya çalışsam da içime korku tohumları ekilmişti bir kere. Çok dikkatsizdim. Cenk abi ve Alper kavga edebildiğimi, Bekir hoca futbol oynayabildiğimi, Çiçek teyze ise her şeyi biliyordu.

"Hadi devam edelim." dedi Mustafa. Öfkeyle ona döndüm.

"Hayırdır? Az önce Alper geldiğinde kenara çekiliyordun şimdi noldu?" Söylediklerim zoruna gitmişti. O da sinirlendi.

"Bak ben başkasına benzemem. Düzgün konuş benimle. Kız mız dinlemem çarparım ha "

"Bok çarparsın. Denesene bir kere. Hadi bir kere dene. Ben de diğerlerine benzemem. Bana bir kez vurmaya kalkarsan sana öyle bir dayak atarım ki beni her gördüğünde götün tutuşur, yolunu değiştirirsin." Üstüme yürüdü.

Baş Belası(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin