9. BAŞ BELASI

11.1K 642 65
                                    


Yarın yeni okul hayatımın ilk günü.   Mehmet amca beni bir koleje kaydettirdi. Her sene okul açılacağı için heyecandan ölüp ölüp dirilirken bu sene hiçbir şey hissetmiyordum. Baş belası bile okula gitmek istemiyordu. Odamda boş boş oturuyordum. Kapıma vurdu biri.

"Girin." diye seslendim. Selinin geleceğini düşünürken odama giren kişi Sevim teyzeydi.

"Nasılsın kızım ? " diyerek yatağa yanıma oturdu.

Ya bu kadın çok tatlı. Öpesim geliyor diyerek gülümsedi baş belası. Onu onayladıktan sonra

"Iyiyim." diye cevap verdim Sevim teyzeye.

"Yarın okula gideceksin."

"Evet."

"Sen zaten ne yapacağını biliyorsundur ama yine de söylemek istedim. Çevrendeki insanlara dikkat et. Cenk seni sabahları bırakıp akşam alacak. O gelmeden bir yere kaybolma.  Seni çok fazla kısıtlamak  istemiyorum ama bir yere gideceğin zaman haber ver olur mu? "

"Merak etmeyin. " dedim gülümsemeye çalışarak.

"Yanlış anlama sana güvenmediğimden değil..."

"Yok, yok. Anlıyorum ben sizi.  Içiniz rahat olsun. Dikkatli olacağıma söz veriyorum."

"Peki o zaman. Ben gidiyim de sen de uyu. Sabah erken kalkacaksın. Bak tembellik yok ona göre." dedi işaret parmağını yüzüme doğru sallayarak. Güldüm. Bu sefer gerçekten güldüm. O da gülerek gitti. Hemen kalkıp lambayı söndürdüm. Karanlıkta yatağa uzanarak müzik dinledim. Gram uyku yoktu gözlerimde. Sadece tavanı izliyordum. Bir anda içimde bir yerleri yumruklamak için delice bir istek duydum.  3 haftadır uyuşuk bir şekilde dolaşıyordum. Kulaklığımı çıkararak ayaklandım. Dolabımdan bir çanta çıkardım. Içine giymediğim bütün kıyafetleri doldurdum. Fermuarını zorla kapattığımda ilkel bir kum torbası oluşmuştu. Kum torbamı yatağa bırakarak tekrar dolaba yöneldim. Birkaç fular çıkardim ve birbirine sıkıca  bağladım. Sağlamlığından emin olunca çantayı fulara takarak bir ucunu dolabımın köşesine  diğer ucunu  kitaplığıma bağladım. Yavaşça vurdum çantaya.  Ağırlığı fena sayılmazdı. Üstelik sağlam gözüküyordu. Telefonumu ve kulaklığımı aldım. Rastgele bir şarkı seçip açtım ve tüm gücümle çantayı yumruklamaya başladım. Yumrukluyor, tekmeliyor, bütün öfkemi boşaltıyordum.

Kendimi çok fena kaptırmıştım. Her şeyden hırsımı çıkarırcasına vuruyordum. Bütün kuvvetimle...

...

Tişörtüm terden üstüme yapışıyordu. Son bir yumruk daha geçirdikten sonra saate baktım. 5.30 olmuştu. Sabaha kadar çantayı yumruklamıştım.  Bedenen yorgun olsam da ruhen daha iyi durumdaydım. Sakinleşmiş ve rahatlamıştım. Şarjı nerdeyse biten telefonumu şarja taktım ve  fularları çözerek çantayı indirdim. Öylece dolabın alt tarafına fırlattım. Tekrar lazım olabilirdi.

Banyoya koştum. Sıcak su bedenimden akıp giderken rahatladığımı hissediyordum. Öfkemi kusmuştum. Uzunca bir süre suyun altında dikildim. Sanki su bütün hislerimi alıp götürüyordu. Tüm bedenimi bir hissizlik sardı. Gözlerimi kapattım. Bir süre de öyle durduktan sonra yıkanarak çıktım. Tekrar saate baktım. 1 saatten fazla durmuştum banyoda. Hemen saçlarımı taradım ve havluyla kuruladım. Saç kurutma makinesi kullanmaktan nefret ederdim.

Belime kadar uzanan koyu kahverengi saçlarımı çok severdim. Sürekli açık  bırakırdım ama  buraya geldiğimden beri saçlarımı hep topuz yapmıştım. Saçlarımı tek omzumda toplayarak aynaya baktım. Pencereden süzülen güneş ışığında kendimi dikkatle inceledim. Koyu kahverengi gözlerim eskisi gibi değildi sanki. Bir tuhaf bakıyordu artık. Donuktu.

Baş Belası(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin