Nira'nın Ağzından:
Nişanlımı kaybedeli 1 ay olmuştu,baş sağlığına gelenler,teselli vermeye çalışanlar ve iyimisin diye soranlarla dolmuştu hayatım.Gerçekten çok acı bir dönemden geçiyordum sanırım atlatamayacaktım.Uzaklara gitmem gerekoyordu,çok uzaklara.Gidebileceğim tek yer de Yekta'nın verdiği adresti.
Kafamdaki anlamsız düşünceleri bir kenara bıraktım ve yataktan kalktım.Yanıma makyaj malzemelerimi aldım ve dolaptan uzun bir elbise çıkardım.Tuvalete koştum ve aynaya bakmamla iğrenmem bir olmuştu.
Benim gibi bakımlı bir kız nasıl olur da 1 ay aynaya hiç bakamamış ve bu hale gelmişti.Yüzümde damarlar belirmiş,göz altlarım hem şişkin hemde morarmışlardı.Yüzümü olabildiğince çok yıkadım ve diş fırçamı alıp dişlerimi fırçaladım.
Makyajımı yapmaya başladım göz kapaklarıma şeftali rengi far sürdüm, kaşlarımı hafif boyattım ve rimelimi sürdüm.Son olarak dudaklarıma bir parlatıcı sürdüm ve odaya geçip elbisemi giydim.Elbisem toz pembe ,çiçekli ve omuz dekolteliydi.
Yetimhaneden çıktığımdan beri hep bu motelde kalırdım.Yekta ile nişanlandığımız dönemlerde ailesi ev almak istemişti fakat kabul etmemiştim.Motel parasını ödemeyi de istediler kabul etmedim fakat durumu biliyorlardı.
Yaşım küçük ve çalıştığım bir yer yoktu o yüzden tüm masraflarımı karşılarlardı.Yekta beni çok severdi ve bana hep saygılı davranırdı.Pek yakın arladaşlarım yoktu okulda tek bir arkadaşım vardı o da şimdi tam yanımda olması gerektiği zaman burda yoktu.Anlayacağınız tamamen yanlız kalmıştım.Ayakkabılarımı giydim ve cüzdanımı alıp motelden çıktım.
Hemen karşıdaki parkta bekleyen taksiye bindim ve adresi verdim.Yekta öldü ve bunun sebebini bilen tek kişi o adresteydi.Annesi de öldü ve babası bunları atlatamadan 3 gün sonra akıl hastanesine yattı.En azından ben öyle biliyordum.
Bir teyzesi vardı o da duldu ve oğluyla yaşıyordu.Teyzesi beni pek sevmezdi ama oğlu çok akıllı ve iyi bi çocuktu.
Ben bunları düşünürken taksici çok geçmeden "Geldik hanımefendi,bu yoldan dümdüz gidin taksiyle giremem çok dar!" dedi.Ücretini ödeyip taksiden indim.
O tarafa doğru yürürken bir sürü takım elbiseli ve silahlı adam gördüm.Etrafı çevreleyen yemyeşil ağaçların dalları rüzgardan dolayı sarsılıyor ve ses çıkarıyordu.
Adamlar beni gördüklerinde silah doğrulttu.Aralarından biri "Kimsin sen?" dedi.Yektanın bu adamlarla ne işi olurdu ki?
Ben silahtan çok korkardım yemin ederim utanmasam ağlayacaktım.Hiçbişey konuşmadan sadece Yektanın yazdığı kağıdı uzattım.Adam kağıdı okuduktan sonra beni şaşkın gözlerle süzdü ve geçmem için elini işaret etti.
Eve doğru ilerlerken ağacın köşesinde çok tanıdık bir silüetin bana baktığını fark ettim.Aldırış etmeden eve doğru ilerledim.
Ev ahşap yapılıydı,kapıya yaklaştım ve kapıyı çaldım."Nira?" dedi arkamdan gelen bir ses.Arkama döndüm ve burun buruna geldiğim adamın gözlerine baktım.Aniden uzaklaştım ve bu adamı nereden tanıdığımı sordum kendime.
Okadar tanıdıktı ki sanki hergün görüyormuşum ve haberim yokmuş gibiydi.
"Siz kimsiniz?" diye sordum.
"Ben Giray.Sen de sanırım Yektanın nişanlısısın.Gel içeride konuşuruz." dedi ve eliyle içeriyi işaret etti.Onu dinledim ve içeri girdim.İçerisi yeşil boyanmış kahverengiyle dekore edilmiş ferah bir havaya sahipti.
Koridorun ilk odasına Salon olduğunu düşündüğüm yeri işaret etti , onu takip ederek odaya girdim.Oda bayağı büyüktü ve yukarıya doğru ahşap merdivenler ve merdivenlerin sonunda yan yana bir sürü kapı bulunuyordu.Salonun içerisinde birde püsküllü perdesi bulunan bir yere girdi.Evet burası mini bir bardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgi Uğruna
Romanceİçi savaş alanına bürünmüş olan Giray bir hapishanede büyümüştür.Ona çocukluğunda acı çektiren bütün gardiyanlardan tek tek intikam almaya yemin etmiş hepsinin yüzünü aklına nefretle kazımıştır. Ancak en büyük intikamını alacakken masumiyetiyle Gira...