Belki takip etmek isterseniz diye 🙃
DÜZENLENDİ✔️
KEYİFLİ OKUMALAR🕸
🪦
BÖLÜM ON BEŞ
ZİNCİR B'AĞI
Ruhumun bir parçası ruhundaydı, onun bir parçası da benim ruhumda. Böyle söylemişti. Anlamak istediklerimi bir kefeye koysalar ve diğer her şeyle tartsalar yine de ağır basardı istediklerim; lakin ne işe yarardı ki bu?
Benim ruhumun üstüne kan sıçramıştı. Acaba ona da bulaşmış mıydı? Bulaşmamalıydı. Eğer Akrep'in ruhundan bir parça taşıyorsam temiz kalan tek tarafın da o olmasını isterdim. Çünkü kendimi kirletmek bir başkasını kirletmeye benzemiyordu. Çoğu zaman ellerimi kendi boynumda hissederdim ben. Düşüncelerim beni boğar nefesimi keserdi. Kendime haksızlık yapardım, bunu kabullenirdim de fakat sıra benden başkasına geldi mi akan sular duruyordu. Dünyanın en adaletli kişisine dönüşürdüm. Kendimi suçladığım kadar diğerlerini savunurdum.
Artık içimde kendimi savunabileceğim, kendimi yaşatabileceğim bir şey vardı. Ben olmayan bir parça. Ensemdeki elim soğuk noktanın üzerinde gezinirken Akrep konuşmuştu. "Ne düşünüyorsun?"
Sessizlik dakikalardır bizi çepeçevre sardığı için ilk başta sorusunu anlamlandıramadım. Elimi ensemden çekerek Akrep'e baktım. Gözleri gözlerimde dolaştı. "Ben, söylediklerini düşünüyordum."
"Ve?"
"Garip." dedim. "Yıllardır içimdeki ateşle yaşamaya çalışıyorum. Onu kabul etmeye ve benimsemeye çalışıyorum ama olmuyor. Ben kendimi hiç kabul etmedim. Şimdiye dek beni insanlar dışlıyor sanmıştım, sonra siz... ama yanılmışım. Beni en başta ben dışlıyormuşum." Uzun soluklu bir nefes aldım. "Ben yıllardır birlikte yaşadığım ateşi sahiplenmedim ama senin parçanı sahiplendim." Yutkundu. Gözlerinin içinden geçenler kalbime doğru yol aldı ve oraya kendinden izler bıraktı. "Neden?" diye sordum ihtiyaçla. Bu sorunun cevabına gerçekten ihtiyacım vardı. Kendimi kabul etmeyip saniyeler içinde nasıl oluyordu da onu kabullenebiliyordum?
İçli bir nefes aldı. "Bilmiyorum." dedi. Gerçekten bilmediğini gözlerinde gördüm. Konuşmak istediği, anlatmak istediği şeyler vardı yine de içine gömdü hepsini. "Bilmiyorum ama ateşini sahiplenmek zorundasın. Onu benimsemeden kullanamazsın."
Omuzlarım düştü. Yüzümü yüzüne doğru kaldırarak konuştum. "İstemiyorum." dedim, ağladım ağlayacaktım. Sesim o kadar kırık çıkıyordu ki kendi sesime takılıp düşüyordum. "Onu içimden çıkartmamın bir yolu yok mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI MEZARLIĞI
Fantasy"Seçecek misin yoksa seçimin kendisi mi olacaksın?" Zaman bir yılan gibi kıvrılırken insanlığın arasına karışan siluetler doğruyu ve yanlışı şaşırır. İnsan daimdir ki kolayı göğüsler ve kötülüğe adım atar. Şeytanın hinliği kulakları çınlatır. Atılan...