9.Bölüm

1K 93 111
                                    

Sınav haftasına gireceğim için kısa yazmak zorunda kaldım. Hepinizden özür diliyorum...

Bölüm kısa olabilir; fakat yeterli okuyucu sayısını elde edemiyorum. Bu bölümün okuyucu, oy ve yorum sayısını yükseltirseniz çok sevinirim ^.^

Yazdığım bölümü umarım beğenirsiniz. 

Bölüm şarkısı: Lykke Li- I Follow Rivers 

9.Bölüm

Yaşadıklarımı, kısa bir zaman uğruna da olsa unutmak amacıyla gözümlerimi yumdum. Kısacık bir zaman da olsa yaşananlar, acı veya tatlı olan her şey beynimden yıkanıp; kayıplara doğru akıp gitmişti.

Kahkaha sesleri ile gözümü açmam, bir yandan şaşırmama ve beni yatağıma kilitlemesine neden olmuştu. Evimizde uzun zamandan sonra ilk defa bütün evi kaplayan kahkaha ve gülme sesleri ile dolmuştu.

Üstümde halen, bu sabaha dair bir şeyleri hatırlatacak bornozum vardı. Olanları hatırlayınca önce ki seferden daha çok sıkarak yumdum gözlerimi ve bıkkınlığımı bellli edercesine nefesimi; dışarı üfledim. 

Sıcak nefesimin odanın içindeki korku sinmiş havaya karışmasını izledim. Yavaş ve kusurlu bir biçimde yatağımdan kalkıp, dolabımdan iç çamaşırlarımı almaya yeltendim. Fakat adelerim buna karşı koyuyordu. Sabah ki koşmam yüzünden bütün adelelerim iflas etmişti. Acı çekerek dolabıma kadar gidip iç çamaşırlarımı alıp üstüme giydim.

Üstüme ev için uygun bir eşofman, üstüne de yarım kollu gri tonundan; koyu gri renginde bir t-shirt giydim.

Evi bir katman gibi sarmalayan kahkaha seslerini bulmak için evin içinde keşfe çıktım. Ses mutfaktan geliyordu. Mutfak kapısından adımımı atar atmaz babam başını, bana doğru çevirip gülümsedi. Gülümsemesi her şeyi siliyor, yerini güvene bırakıyordu.

"Biz de senin uyanmanı bekliyorduk." İlk defa benim uyanmamı beklemişlerdi? Açıklanmaz sorunun cevabını bulmak dışında başka seçeneğin yoktu. 

Babam devam etti. "Uzun zamandır birlikte kahvaltı yapmıyoruz diye güzel bir aile kahvaltısı yapalım dedik."

Ben babamın söylediklerini daha hazmedememişken; annem babamın elini bulup sıktı ve babama doğru gülümsedi. 

Çok şey değişmişti. Çevremde ki her şey, herkes. Olanlara, bana bunları yaşatan kişilere daha yeni yeni alışmışken; bir anda, hiç ummadığınız bir zamanlamayı ellerinde tutarak değişmeleri... hiç adil değildi.

Ben de değişiyordum. Kendi benliğim bir çıkmazı olmayan bir labirent olduğunu öğrendikten sonra değişmek... yeni bir bilinmeyene yelken açmaktı. Bunlar benim bir yandan ölesiye korkmama sebep olurken; diğer yandan ise kalbimi hızlıca çarpacak kadar mutluluk sevincini engellemeye neden olmuyordu.

Mutlu olduğumuz her saniyenin, her dakikanın ardından; bizi yıllarca sürükleyecek nefret dolu yıllar yaşıyorduk. Bunlardan ölesiye korkuyordum işte...

Bir yandan ise bir şeylerin düzelmesi beni mutlu ediyordu. Fakat bu iki duygunun birbirine karışarak yaşanması çok... çok farklıydı.

Bütün bunlara karşınsessizliğimi konuşturarak başımı salladım. Yüzüme bu sefer içtenlikle olan ufak bir gülümseme yerleştirdim. 

Yaşadıklarım, hislerim sonu olmayan, keşfedilmemiş bir okyanusa ben fark edemeden çoktan yelken açmıştı. Keşfetmeye çalıştıkça gemim biraz daha batıyordu. Soğsoğuk suların içinde boğuluyordum. Soğuk bedenime işliyor, beyniin kızgın sıcaklıkta yanmasına sebep oluyordu.

Karanlık BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin